Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Senin evin yıkıldı benim yüreğim…

«Türkiye Tek Yürek» deprem yardım kampanyasında yaklaşık olarak 115 milyar TL’sını aşan bir bağış toplandı. Elbette bu para yardımı dışında yiyecek, giyecek, konutunu paylaşma gibi yardımlar da hayli fazla.

Bu neyi gösterir?

Bu Müslüman bir toplum olarak Türkiye’nin vicdan katsayısını gösterir. Her Müslüman “Senin evin yıkıldı benim yüreğim…” duygusuyla yardım yapar çünkü.

«Türkiye Tek Yürek» yalnızca bir deprem işi değildir. Pandemide de gördük benzeri hassasiyeti.

Türkiye insanları “adam sende bana ne” demez. Gâvur değildir çünkü.

Biz millet olarak hakikaten farklıyız. Yeri gelir namusumuz, vatanımız tehlike altında olursa canımızı feda etmekten hiç çekinmeyiz. O yüzdendir “Türkler savaşçı bir millet” denilmesi.

Gel gör ki bu «savaşçı» millet yeri geldiğinde «bağışçı», fedakârlığı sınır tanımaz bir millet olur çıkar.

Savaşçıdır ama yüreği katı değil, bilakis çok ama çok yufkadır. Yeri gelir savaşta düşman askerini bile alır tedavi eder.

Yiğidi öldür hakkını yeme diye bir söz vardır. Aslında bunu biz değil düşmanlarımız demiştir. Türklerin hakkını yememiş, ne kadar asil ve sağlam bir millet olduğumuzu itiraf etmişlerdir.

Son zamanlarda hayli değiştik. Doğrudur. Zira düzenli bir yıpratma ile bizi bozdukça bozdular. Ahlâk sükût etti, vicdanlarımız karardı.

Depremler de faydalıdır. Allah (háşa, sümme háşa) zalim değildir. Hiçbir hadiseyi sebepsiz yaratmaz. Bakın şu depremler bizi nasıl da fabrika ayarlarımıza döndürüverdi.

Yeniden İslâm’a sarıldık. Camilere gidin cemaat arttı. Beş vakit namazını kılanlar yüzde onu geçmiyordu, artık geçiyor ve daha da düzeleceğiz inşá’allah.

Ben bu milletten hiç ümidimi kesmemiştim. Lâkin düzelmemiz neredeyse imkânsız hale geldi diye kahroluyordum.

Allah-u Tealâ  (c.c), depremlerle bir nevi “hayır benim indimde imkânsız diye bir şey yoktur” demiş oldu.

El’ân da sarsılmaya devam ediyor Türkiye.

Konya’yı iyi bilirim. Çocukluğumda bir kez deprem olmuştu. Dipten güm diye bir büyük balyozla vurulmuş gibi sarsılmıştık. Konya Türkiye’nin deprem açısından en sağlam bölgesi bilinirdi.

Ne oldu bakın Konya da sallandı. Bilim insanlarının söylediklerine göre bu sarsıntılar daha bir süre devam edecek.

Marmara fay hattı enerji biriktirmeye devam ediyor ancak ne zaman patlar ya da bilim diliyle kırılır orasını ancak Allah bilir.

Jeologlar konunun uzmanları yàni araştırmalarına devam etsinler. Bize düşen şahsî tedbirlerimizi almak:

1) Her evde mutlaka bir deprem çantası bulunmalıdır. (içinde ilk yardım malzemeleri, su, kuru gıda, konserve gibi şeyler bulunsun)

2) Bir zelzelede üzerimize devrilmesi ihtimali olan büyük dolapları duvarlara sabitlemeliyiz. Esasen bu konuda Japonlar gibi davranmak en iyisi ve doğrusudur. Evlerimizi böyle heyulalardan temizleyelim.

3) Çürük binalarda kiracı isek hemen çıkalım. Ev sahibi isek yönetimi toplayıp binamız sağlam mı baktıralım.

Güçlendirme gerekiyorsa güçlendirelim, olmayacak gibiyse yeniden yapılmasına karar verelim. İnanın hiçbir masraf hayatımızdan pahalı değildir.

Kadıncağız inliyordu. “Evlâdım enkaz altında kaldı, keşke ben de öleydim” Böyle ağlamak mı yoksa masrafa girip binayı yeniden yaptırmak mı? Karar sizin. Aklınızı kullanın. Devlet de yardım edecek. 25.02.2023

071016 00000000000bspyz

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER