Serap’ı Molotofla Yakan Çocuk Örgütün İç Yüzünü Gördü: 'Devlete Güvendi'
8 Kasım 2009'da İstanbul'da bir otobüse atılan molotof kokteyli sonucu ağır yaralanan ve hayatını kaybeden 17 yaşındaki Serap Eser'in ölümü, terör örgütünün çocukları nasıl kullandığını Sabah Gazetesi ''Serap'ın Annesi Ağlıyor Seninki de Ağlıyor mu? haberiyle gözler önüne sermişti. Olayın baş şüphelisi, sorgusunda örgütün kendisini nasıl yönlendirdiğini anlatarak pişmanlık göstermişti. Bugün ise iktidarın PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı silah bırakma çağrısı, geçmişte suça sürüklenen çocukların hikâyeleriyle yeniden gündeme geliyor.
İstanbul Küçükçekmece’de, 8 Kasım 2009’da PKK yandaşları tarafından bir İETT otobüsüne molotof kokteyli atıldı. İçinde yolcuların bulunduğu otobüste lise öğrencisi 17 yaşındaki Serap Eser ağır yaralandı. Vücudunun büyük bölümü yanan genç kız, hastanede günler süren yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetti. Olay, tüm Türkiye’yi derinden sarsarken, saldırıyı gerçekleştirenler arasında 18 yaşından küçük çocukların bulunması dikkat çekti.
Sorguda pişmanlık gözyaşları döktü
Olayın ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, saldırıya karışan 6 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerden 4’ü 18 yaşının altındaydı ve Çocuk Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. Serap Eser’in akrabası olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube ve Toplum Suçlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Sıtkı Akgül, şüphelilerle bizzat görüştü.
Sorgu sırasında, olayın baş şüphelisi olduğu belirlenen Ö.K. isimli çocukla özel bir görüşme yaptı. Çocuğun korku ve tedirginlik içinde olduğunu fark eden Akgül, empati kurmasını sağlamak için ona "Senin annen ağlıyordur değil mi?" diye sordu. Şüpheli, "Evet, ağlıyordur" cevabını verdi. Akgül, "Serap’ın annesi de şimdi ağlıyordur. PKK size yanlış bilgiler aşılıyor. Oysa devletimiz analar ağlamasın diye mücadele ediyor" diyerek çocuğa örgütün gerçek yüzünü gösterdi.
Terör örgütünün suça sürüklediği çocuklar
Nezarethaneden çıkarken, Akgül çocuğa kim olduğunu açıkladı: "Ben Çocuk Şube’den Sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısıyım. Molotof atıp yaktığın kız benim yeğenim." Bunu duyan Ö.K., gözyaşlarına boğuldu. Devlete güven duyduğunu söyleyen şüpheli, terör örgütünün kendisine nasıl yanlış bilgiler aşıladığını anlattı. Ö.K.’nin verdiği bilgiler doğrultusunda İstanbul Üniversitesi'nde okuyan ve Kandil’de bomba eğitimi aldığı belirlenen Hülya D. adlı kişi yakalandı.
Öcalan’a yapılan silah bırakma çağrısı ve geçmişteki gerçekler
Bugün, iktidarın PKK lideri Abdullah Öcalan'a silah bırakma çağrısı yapması, geçmişte terör örgütünün nasıl çocukları suça sürüklediğini hatırlatıyor. Serap Eser olayında olduğu gibi, birçok çocuk örgüt propagandasının etkisiyle eline molotof, taş ya da silah almak zorunda bırakıldı. O dönemde suça itilen çocukların devlet tarafından nasıl kazanıldığına dair örnekler bulunurken, bugün yapılan çağrının örgüt içindeki çözülmeyi hızlandırıp hızlandırmayacağı tartışılıyor.