Korona haberlerine mâruz kaldığımız günlerin klişe başlığı “Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesinde son 24 saatte yaşananlar” oldu.
Koronavirüs şunun şurasında iki yıllık bir hadisedir. “Türkiye’yi dinsizleştirme gayretinde son günlerde yaşananlar” manşetli haberler de olmalıydı yanında. Manşetlerde hiç değilse haftada bir gün bu konuya da yer verilmeliydi.
Ne gezer, millet halinden memnun demek ki diyeceğim ama kime sorsan meselâ geçen gün “İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı”na fena halde kızgın. Yàni halk kızgın, öfkeli, bir yerlerin medyası halinden memnun.
Evet halk büyük tepki veriyor. Lâkin kimin umurunda.
Meselâ önemli STK’lardan biri olan Millî İrade Platformu İstiklâl Harbi’nin (Kahraman)Maraş’ta kadınlarımızın çarşaflarına uzatılan elin kırılmasıyla başladığını İzmir, Kadıköy ve Edremit’te yapılanların ise alenen rezil bir saldırı, büyük iffetsizlik ve din düşmanlığı olduğunu ilân etti.
Açıklama şöyleydi:
“Türk kadını tarihin hiç bir döneminde mahkûm olmamış, zincire vurulmamıştır. Özgürlüğünü korumak uğruna gözünü kırpmadan, canını hiçe sayarak cepheye yürümüş, esaret altında yaşamaktansa çocuğunun örtüsünü sırtladığı mermiye örtmüş, gerektiğinde canını vermiştir. Bugün sahip olduğumuz hürriyeti Nene Hatunlara, Kara Fatmalara, Şerife Bacılara borçluyuz. Çağdaşlığı milletimizin özünde yer alan, köklü ve kadim değerleri yok saymak, kadınların örtüsüne hakaret etmek, milletimizin maneviyatını reddetmek olarak kabul edenler, açıkça milletin birliğine ve dirliğine düşmanlık etmektedir.”
Bugün kanlı 12 Eylül (1980) darbesinin de 41. yıldönümü. Darbeler hep zararımıza oldu lâkin en fena darbe bu idamlı darbeler değildi. Korona da bu darbeler de can aldılar ama Türkiye’ye en büyük kötülüğü 28 Şubat postmodern darbesi yaptı.
Heriflerin rütbeleri sökülüyor. Bade harab’ül Basra… Şu “İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı” adiliklerine bakınız. Bunlar dahi 28 Şubat’ın (tesirleri bin yıl sürebilecek) balans ayarıdır.
O günlerde de birilerinin medyasında aynı herbokologlar ahkâm kesiyordu, bugün de “İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı” adiliğine verilen tepkiye ürüyorlar… Üstelik biz yirmi yıldır iktidarız!..
CHP, Balıkesir Edremit’te çarşaflı bir kadının zincirlenmesi ve sonra kurtarılıp (!) özgürlüklere (ya da fuhuşa) yelken açması haltıyla bir kez daha ne mal olduğunu cümle âleme ilân etti “İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı” törenlerinde.
Pekâlâ bir ne yaptık. Biz tepki verdik ama bunlar son derece cılız tepkiler. Oysa bizim medya hergün “Türkiye’yi dinsizleştirme gayretinde son günlerde yaşananlar” manşetiyle çıkmalıydı. Ve elbette görülen tüm rezilliklere haberinde yer vermek suretiyle.
Meselâ okuduğunu anlamakta zorlanan herbokologun aşı karşıtı hekimlere saldırısı bu haberlerden biri olmalıdır.
Meselâ bir yerlerin medyasında Afganistan-Taliban görünümlü İslâm aleyhtarı haberler yayınlandığında bunları faş eden bir habere yer verilmeli zikrettiğimiz aynı manşet altında yer almalıdır.
Meselâ 19 Mayıs’larda, meselâ 10 Kasım’larda Kemalistlerin yaptığı her türlü din aleyhtarı yayın da aynı manşet altında yerini almalıdır.
Muhterem okurlarım ve ey ricâl-i devlet tavrımızı netleştirmedikçe, kim olduğumuzu neyin dâvasını güttüğümüzü kararlılıkla ortaya koymadıkça karşı cenah pisliklerine, saldırılarına devam edecek. 12.09.2021
YORUMLAR