Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Nusret KEBAPÇI

SURİYE DEMİŞKEN…

SURİYE DEMİŞKEN…

Esad’ın devrilmesinin ardından daha düne kadar sözde Esad’a destek olmak üzere yazı yazan çeşitli medya platformlarında fikir belirten bir takım insanlar, birden Esad’ın ne kadar kötü olduğunu…

Türkiye’nin taleplerine yanıt vermediğini ileri sürerek iktidarın değirmenine dahası…

ABD ve İsrail yani Suriye karşıtı cephenin değirmenine su taşımaya başladılar.

İlginç mi?

Elbette.

Çünkü bu türden insanlar güçler dengesi değişince yeni ve daha büyük bir güce selam durmaya başlıyorlar ki…

Bulundukları konum…

Mevki, köşe, her neyse bozulmasın.

Evet, ne diyorlar?

“Esad sözde anlaşmaya yanaşmamış…”

Böyle olunca da “haksızmış…”

Peki, Türkiye’nin şartı neymiş ki kabul edilmemiş?

Çok basitleştirerek söylüyorum muhaliflerle görüşülmesi, Esad’ın yönetimi bırakması…

Türkiye’ de dahil olmak üzere o ülkenin talebi olmadan ülkede asker bulunduran devletlerin çekilmesi…

Diyebilirsiniz ki muhalifler kim?

Pek çok ülkeden önemli bir kısmı Türkiye üzerinden bölgeye giden…

Her türden ihtiyaçları ABD, Batı, İsrail ve Türkiye tarafından karşılanan binlerce cihatçı ve yine ABD, batı ve İsrail tarafından desteklenen çeşitli Kürt guruplar.

Tabi böyle Esad görüşmedi gibisinden sözler edenlerin Esad’ın devrilmesinin ardından…

BOP ’un tıkır tıkır yürümesi…

Bölgenin İsrail tarafından işgal edilmesi üzerine söyleyebilecekleri hiç bir sözleri de kalmıyor…

Zaten artık bu türden sözleri ağızlarına da almıyorlar.

Ama insan bir an düşünmüyor değil…

Benzeri olayları…

Biz yakın zamanda PKK ile yaşamadık mı?

Talepleri olmadı mı?

Bırakın onu…

Türk devletine karşı yıllar önce ayaklanan Derviş Mehmet…

Seyit Rıza…

Şeyh Sait ayaklanmaları sırasında sizce görüşülmeli ve talepleri dikkate mi alınmalıydı?

Neyse boş verin ama olan nedir biliyor musunuz?

Hani siz olayları, Esad gitti HTŞ geldi gibisinden görüyorsunuz ya…

Bakın süreç nasıl işlemiş…

Önce

18 Kasım tarihinde İsrail istihbarat Şefi Türkiye istihbaratıyla görüşüyor…

Ardından 25 Kasım tarihinde NATO başkanı Türk Cumhurbaşkanıyla görüşüyor…

Bunun ardından da HTŞ denilen El Kaide ve İŞİD saldırıya geçiyor…

Sonuçta Suriye düşüyor ve Esad ülkesini terk etmek zorunda kalıyor…

Ve daha dün terörist denilen HTŞ ülkede iktidarı ele geçiriyor…

Bu durumda

Bir anlamda tarih tekerrür mü ediyor gibi bir soruyu kendi kendinize bile sorabilirsiniz…

Çünkü

Ülkemizin yaşadıklarıyla çok büyük bir benzerlik bugün Suriye de yaşanıyor…

Nasıl mı?

Aynen şöyle…

Birazcık tarih bilginiz varsa hatırlarsınız…

Türkiye Kurtuluş Savaşı yapar, İngiliz…

Fransız…

İtalyan…

Ve Yunana karşı savaşırken…

Onlara karşı bir mermi bile atmayan onların bir anlamda vekâlet savaşçısı olan Derviş Mehmet…

Şeyh Sait…

Seyit Rıza…

Türkiye’ye karşı savaşıyorlardı.

Bugün de

Aynı siyasetin savunucuları…

ABD ve İsrail’e karşı tek kurşun bile atmayıp onların vekâlet savaşçısı olarak Suriye devletini parçalamaktadırlar…

Sonuçta ne oluyor biliyor musunuz?

Hizbullah’ın Filistin’e giden yolu kesilerek Filistin yalnızlaştırılmakta…

İran’ın en önemli desteği Suriye yıkılarak İran yalnız bırakılmakta…

Ve

İran hedefe konulmaktadır.

Yani…

BOP devam ediyor olan bu.

Başka hiç bir şey değil

 

22-12-2024

Nusret KEBAPÇI

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER