Büyük Ortadoğu Projesi aktörleri önce Irak’a demokrasi getiriyoruz naraları atıp ardından Irak’ı işgal etmiş sonrasında da Saddam’ın asılması ile birlikte saç ayağının ilkini gerçekleştirdiler. Irak halkı her gün ya bombalarla uyandı, ya da bir daha uyanmamak üzere ebedi uykuya daldı. Sıra Ortadoğu da bulunan diğer ülkelere gelmişti. En zayıf halka seçilecek planın uygulanması kolay ve pratik olacaktı. Ve hedeflenen olmuştu. Tunus’ta 2011 yılının Ocak ayında “ekmek, onur ve özgürlük” sloganıyla başlayan, kısa sürede pek çok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesini etkisi altına alan “Arap Baharı” kervanına bir oldubitti ile Suriye’de katılmış oldu. Arap Baharı ile Orta Doğu’nun bir çok ülkesinde olayların devam ettiği 15 Mart 2011’de Suriye’nin Dera ilinde bir grup öğrencinin okul duvarına, Beşşar Esed’e hitaben, “Ey Doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende” yazmasıyla, Suriye’deki halk ayaklanmasının fitili ateşlenmiş, ülke genelindeki protestolar ağır yasakların uygulanmasına sebep olmuş, hükümet karşıtlarının sert baskılara karşı silaha sarılması ile yaygınlaşan şiddetli protestolarda Suriye’de iç savaşın çıkmasına yol açmıştır. Bu süreçten sonra Suriye iç savaşı artık Beşşar Esad ve karşıtları arasındaki bir mücadele olmaktan çıkmış ve birçok ülkenin taraf ya da karşıt olduğu bilinmeyenlerle dolu denklemi oluşturulmuştu. Bilinmeyen denkleminin yanında alenen ülkelerin başında Rusya, ABD, İran, Çin, İtalya, İngiltere, Fransa ve Suudi Arabistan gibi küresel güçler de yer aldı. Kimin kime karşı savaştığı ya da taraf olduğu belli olmayan bu karışıklık içinde tek çizgisi belli olan, Suriye ile 911 km uzunlukta sınırı ile komşu olan Türkiye’dir. İç savaşın başladığı günden itibaren akan kanın durması için hem sahada hem de masada büyük emek veren, yüksek bedelli faturalar ödeyen ve ödemeye devam eden yine Türkiye’dir. Kendi ülke menfaatleri doğrultusunda Suriye topraklarında bulunan küresel aktörler dışında yine bu aktörlerin içinde bazılarının desteklediği adları bilinenlerle birlikte 100’lerce terör örgütü mevcut rejime ya taraf oldu yada düşman oldu. Bunlarla birlikte Sünniler ve Şiiler arasındaki mezhep çatışmaları da savaşın bir türlü sona ermemesinin ve farklı hesaplar yapılmasının bir diğer sebebidir.
DEAŞ ve YPG/PYD terör örgütlerinin ülkedeki mevcudiyeti de savaşın bitmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Ayrıca Suriye’deki terör örgütlerinin küresel güçler tarafından desteklenmesi, Lübnan, Irak, Afganistan ve Yemen gibi ülkelerden Suriye Ordusu safında savaşmak için gelen askerlerde savaşın bir türlü bitmek bilmemesine yol açıyor.
Ölümün her saniye kol gezdiği Suriye topraklarında Türkiye önce DEAŞ/IŞİD terör örgütüne Fırat Kalkanı Harekâtı ile büyük bir darbe vurarak bitirme noktasına getirdi. DEAŞ ile yapılan bu başarılı mücadeleyi neredeyse bütün dünya ayakta alkışladı ve destek verdi. Kısa bir süre sonra Suriye topraklarından atılan roketler sonucu 100’lerce sivil ölmüş ve yaralanmıştır. Türkiye’nin sınırlarında ve bu bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması, “Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek, dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak” için Türkiye Zeytin Dalı Harekâtı’nı başlattı. 58 gün süren harekâtın sonunda 200’den fazla meskûn mahal terör örgütü üyelerinden arındırmış, 2 bin kilometrekarelik alanda kontrol sağlamıştır. Afrin’de terör örgütü PKK/YPG halka hoparlörle kendilerine destek olmaları çağrısında bulunmuş ancak terör örgütünün çağrısına halk destek vermemiştir. Sözde müttefikimiz olan ülkeler bu harekâta karşı çıkmış, durdurmaya çalışmış, medyalarında PKK/YPG seviciliğini yapmışlardır.
Terör örgütü DEAŞ, PKK/YPG/PYD’ye karşı büyük darbe vuran Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekâtı ile 480 kilometre uzunluğundaki Fırat’ın doğusunda yer alan hattı tamamen güvenli hale getirmek, uzun bir dönemden beri terör örgütü tarafından işgal edilen alanları teröristlerden tamamen arındırıp, sınır güvenliğini sağlayarak, meskûn mahal operasyonuyla da güvenli hale gelecek olan alanları 2 milyon kişinin yaşayabileceği şekilde inşa etmek için başlamıştır.
21. Yüzyılın en trajik göç̧ biçimlerinden birisi olan Suriye’de, on dört milyondan fazla kişi yerinden edinmiş, yarısı Suriye sınırları içerisinde, yedi milyondan fazlası ise Suriye dışında yasamaktadır. Sadece Türkiye’de 4 milyona yakın göçmen bulunmaktadır.
Küresel güçlerin savaşın devam etmesi için sağladığı fon, Suriye’yi, birçok ülkenin üzerinde savaştığı bir ring alanına çevirdi. Suriye ringi sadece kan ve ölüm kokuyor. Bunu durdurmak tüm insanlığın asli görevidir.
Vicdanı olan herkes Suriye barışı için elini taşın altına koymalı artık.
YORUMLAR