Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

Tarihi, Siyasi, Stratejik Açıdan Türkiye ve Azerbaycan-Ermenistan İlişkileri

Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarının yeniden başlamasının asıl sebebi ABD ve Fransa’nın Türkiye’nin Akdeniz’de, Suriye’de ve Afrika’da yaptıklarından rahatsız olmasından kaynaklanmış olabilir! Ya da Türkiye-Rusya arasındaki ilişki, dostluk ve yakınlaşmayı baltalamak ve Türkiye’nin dikkatini başka yöne çekmek için Azerbaycan-Ermenistan savaşının yeniden başlatılması senaryosunu yazılmış olabilir! Yani, Ermenistan’ı Azerbaycan’ın üzerine saldırtan gücün ABD ve Fransa olabileceği gibi bir ihtimal ortaya çıkıyor. Yazılan senaryolarda Yunanistan da rol alabilir! Yunanistan karasularını daha fazla bir mile çıkartma adımları atabilir! Türkiye’nin başını ağrıtmak için 4’üncü bir cephenin de açılması sözkonusu olabilir.

ABD kendi çıkarları doğrultusunda nasıl ki Ukrayna-Rusya Savaşı’nın devam etmesini istiyorsa ikinci bir cepheyi Azerbaycan-Ermenistan arasında yeni bir savaşın başlatılması ile açmak isteyebilir! Hem de Paşinyan’ın Batı’ya yeşil ışık yaktığı bir dönemde!..

Aslında Ermenistan-Azerbaycan arasındaki bugünkü sorunların sebebini derinlerde aramak gerekiyor. Yani, yüzyıl öncesine giderek…  Yüzyıl içinde Ermenistan-Azerbaycan arasındaki tüm gelişmeleri ve sorunları irdeleyerek günümüze ışık tutabiliriz. Ancak o zaman iki ülke arasındaki sorunların sebeplerini daha iyi anlayabiliriz.

Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırıları yeni değildir. Saldırıların temeli yüzyıl öncesine dayanır. 1917 yılında Bolşevik İhtilali sonrasında açıklanan “Milletlerin Hakları Bildiri” üzerine Ermeniler, Azerbaycan bölgesine saldırılar başlattılar. Ermeniler, 1918 yılında Rusların da desteği ile 30 bin Azerbaycan Türk’ü katletti. SSCB dağılınca Ermeniler Karabağ bölgesinde hak iddia etmeye başladılar. Ermenistan’ın ‘Büyük Ermenistan’ hayali bu saldırıları daha da artırmıştır.

1.Dünya Savaşı sonrası dağılan Osmanlı Devleti’nden geriye kalan bir avuç toprak parçası üzerinde (Kurtuluş Savaşı neticesinde) Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken Azerbaycan Sovyetler Birliği içinde yer alıyordu. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da (1991 yılında) Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti. Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur.

Türkiye-Azerbaycan arasındaki köklü bir dostluk ve kardeşlik bağı vardır. İki ülke arasında ne kadar tarihi etnik, dini, kültürel bağlar var ise de aynı zamanda Türkiye için siyasi, ekonomik, stratejik, coğrafi bir önemi de vardı. Azerbaycan nasıl ki Türkiye’nin Türk Dünyası’na açılan kapısı ise aynı şekilde Türkiye de Azerbaycan için Batı ülkelerine açılan kapısı sayılır.

Azerbaycan-Türkiye yakınlaşması Ebülfez Elçibey döneminde daha da yoğunlaştı. Elçibey zamanında iki ülke arasında siyasi, ekonomik, askeri vs. birçok anlaşma yapıldı. 1994 yılında Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, iki ülkenin arasındaki derin bağı “Tek Millet İki Devlet” sözleriyle izah etmişti. Bu söz her iki ülke tarafından halen duygusal ve manevi açıdan milli maya olarak kullanmaktadır.

1994 yılı Türkiye-Azerbaycan arasında karşılıklı ticari ilişkilerin anlaşmalarla kök saldığı bir yıldır. 2000 yıllarında Azerbaycan-Türkiye arasında petrol, doğalgaz ve demiryolu hatları icraata konmuştur. 2026’da Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı, 2007’de Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE), 2012 yılında da Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu hatları ile iki ülke arasında ticari ilişkiler doruk noktaya çıkmıştır. Tabi ki bu gelişmeler Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin pekişmesini sağlamıştır. Türkiye-Azerbaycan arasındaki doğalgaz anlaşmaları Rusya’ya olan bağımlılığı bir nebze düşürmüştür. Öte yandan Azerbaycan-Türkiye arasında imzalanan “Büyük Öğrenci Projesi” ile binlerce Azerbaycan öğrencisi Türkiye’de okuma hakkı elde etmiştir.

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri bazen sekteye uğramış olsa da kısa bir süre sonra hemen düzeliyordu. Zaman içinde Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ideolojik/duygusallığın üzerine çıkarak devası projelerle stratejik ortaklığa dönüştü. 2019 yılı istatistikleri bu ilişkilerin zirveye çıktığı yıldır. İki ülkenin ticaret hacmi 4,5 milyar doları bulmuştur. Yeni anlaşmalar ile hedef 15 milyar dolar oldu. 2020 yılına gelindiğinde Azerbaycan-Türkiye arasındaki doğalgaz ithali Rusya’yı geçti.

Yazımızın başında Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sorunların temelinin 19. yüzyıla dayandığını belirtmiştik. Aradan yüzyıl geçse de iki ülke arasındaki sorunlar yeniden patlak verdi. 1980 ve 1990 yılları arasında her iki ülke arasındaki siyasi ve sıcak çatışmalar Dağlık Karabağ sorunu ile dünya gündemine oturdu.

Dağlık Karabağ’ın 1990 yılında Ermenistan tarafından işgal edilmesinin üzerinden 30 yıl geçmişti. Sorunun çözümü için BM Güvenlik Konseyi ve Minsk Grubu da devreye girmiş olsa dahi maalesef herhangi bir çözüm getirmemiştir. 2010 yılında Azerbaycan sorunun çözülmesi için her türlü siyasi, askeri, diplomatik yollara başvuracağını açıklamasına rağmen çatışmalar devam etmişti. 2018 yılında Nikol Paşinyan’ın iktidara gelmesi ile birlikte provokatif söylem ve eylemler Azerbaycan’a yönelik saldırıya dönüşmüş oldu

Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmişti. Azerbaycan-Türkiye arasında tarihi, etnik, dini, kültürel bağlar Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” söylemi ile daha da derinleşmişti. Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz zengini bir ülke olması Türkiye açısından önemliydi. Çünkü Türkiye petrol ve doğalgaz tüketici bir ülkeydi. Türkiye, tarihi, etnik, dini ve kültürel bağları olan böylesi bir ülkeyle neden ilişkilerini genişleterek geleceğe yönelik planlar yapmasın…

1’inci Dağlık Karabağ Savaşı 1988-1994 yılların arasında Ermenilerin bağımsızlık için referandum kararı almasıyla başladı. 2. Dağlık Karabağ Savaşı’ndan sonra Dağlık Karabağ Cumhuriyeti isimli bağımsız bir devlet kuruldu! Aslında Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın bir parçasıydı. Savaş öncesinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında sokak gösterileri, karşılıklı çatışmalar olmuştu. Bu gelişmeler iki ülke arasında büyük gerilimlere yol açmıştı. Yüzbinlerce insan topraklarından göç etmek zorunda kalmıştı. Ayrıca Sumqayıt Pogromu, Kirovabad Pogromu, Bakü Pogromu, Hocalı, Malıbeyli, Kuşçular, Maragha, Kugark gibi katliamlar, Şusa Muharebesi ve 22 Şubat 1988 yılında Askeran çatışması yaşanmıştır.

Ermenistan’da yapılan 40.000 kişinin katıldığı gösteriden sonra Ermenistan’ın Karabağ’a saldırarak çatışmaların dozunu artırması savaşı tetiklemişti. SSCB dağıldıktan sonra 25 Şubat 2992 yılında Hocalı Katliamı’nın gerçekleşmesi! 8 Nisan 1992’de Kelbecer Rayonu’nun Ağdaban köyüne saldırı… Devreye İran İslam Cumhuriyeti girmişti. Levon Ter-Petrosyan ile Yakup Memedov İran tarafından Tahran’a davet edilmişti. Bu görüşmelerde barış anlaşmasının temel ilkeleri imzalanmıştı. 1992 Haziran – Temmuz Karabağ Savaşı taarruzları…

1 Haziran 1992’de Ebulfez Elçibey Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilir-seçilmez Azerbaycan taarruzları başlamış ve 12 Haziran’da Asgeran (Şuamyan), 7 Temmuz’da da Ağdere (Mardakert) geri alınmıştı. 1993 yılı 4-15 Haziran günleri arasında Gence’de Elçibey’e karşı isyanın başlaması sonrasında Elçibey Bakü’yü terk etmişti. Daha sonra Haydar Aliyev Azerbaycan Meclisi Sözcüsü olmuştur. 24 Haziran’da da Haydar Aliyev’e Cumhurbaşkanı olağanüstü yetkisi verilmişti. 1993 yılı Yaz ve Güz taarruzları ile geçmişti. 1993-1994 ise Kış taarruzları… Türkiye ve İran araya girerek diplomatik müdahalelerde bulundular. Nihayetinde 16 Mayıs 1994 yılında Azerbaycan ve Ermenistan arasında Moskova’da ateşkes anlaşması imzalanmış oldu.

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki tarihi, etnik, dini ve kültürel dostluğun temeli Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” söylemi üzerine daha da güçlenmiştir. Fakat 1990 yılında Ermenistan’ın Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ topraklarını işgal etmesi ile başlayan Azerbaycan-Ermenistan sorunu tam 30 yıl sürmüştür. Azerbaycan-Ermenistan sorununun çözümü için Uluslararası kuruluşların aracılığı, önerileri ve girişimleri de bir sonuç getirmemiştir. Hatta 30 yıl sonra Ermenistan işgal ettiği toprakları daha da genişletmek için 27 Eylül 2020’de 2. Karabağ Savaşı’nı başlattı. Ermenistan bu sefer amacına ulaşamadı. Beklediğinin tam tersi ile karşılaşarak bu savaşa ancak 44 gün dayanabilmişti. Böylece 30 yıl öce Azerbaycan’dan almış olduğu toprakları da kaybetmiş oldu. 

Türkiye’nin Azerbaycan’a vermiş olduğu siyasi, diplomatik, teknik, askeri destek sonucu Azerbaycan 44 gün süren savaşı zaferle sonuçlandırmıştır. Savaşın Azerbaycan tarafından kazanımında Türk yapımı İHA’larının olağanüstü etkisi olmuştur. 10 Kasım 2020 tarihinde Rusya-Ermenistan-Azerbaycan arasında imzalanan anlaşma üzerine Karabağ yeniden Azerbaycan toprağı sayıldı. Böylece Azerbaycan 30 yıl önce kaybettiği topraklarının yüzde 80’inini geri alabildi. 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra Türkiye-Azerbaycan ilişkileri daha da yoğunlaşmış ve “Bir Millet İki Devlet” ruhu doğrultusunda iki ülke arasındaki bağlar daha da güçlendirilmiştir.

2022 yılında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan yaptığı açıklamalarda Ermenistan’ın barışa bağlı olduğunu ifade ederek sürekli Azerbaycan’ı suçladı. Dağlık Karabağ Ermenilerinin yok edilemeyeceklerini ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın herkesi tehdit ettiğini söyledi. Azerbaycan’ın Hatta Türkiye-Ermenistan ilişkilerini engellediğini dile getirerek Azerbaycan’ın Ermenistan’ı ateşkesi ihlal etmekle suçladığından şikayetçi oldu. Savaş esirleri ile ilgili de insani meseleyi pazarlık kozuna dönüştürmeye çalıştığını ifade etti…

Azerbaycan-Ermenistan Savaşı, Türkiye’nin desteği ile Azerbaycan büyük bir avantaj elde etti. ABD ve Rusya müdahale etse bile çatışmalar durdurulamadı. Dağlık Karabağ, BM ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanınıyordu. Dağlık Karabağı’ın yüzölçümü Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si kadardı. 1991 yılında Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ilan edilse de Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımadı.

Şu andaki Ermenistan Devlet Başkanı Nikol Paşinyan, 1918 yılında Kadife Devrim ile iktidara gelmişti. Rusya karşıtı söylemleri ile dikkatleri çeken Nikol Peşinyan ABD’nin adamı olarak biliniyordu. Ermenistan’ın iç siyasetinin halka yansıması çok sınırlı olmuştu. Ekonomik ve sosyal sıkıntılar Paşinyan’ı milliyetçi söylem ve eylemlere itmişti.

Türkiye, Rusya’nın doğal gazına bağımlı olmasından dolayı ciddi sıkıntılar yaşadığı için Azerbaycan ile stratejik ortaklığı geliştirme yoluna gitti. Azerbaycan’ın Türkiye ve Avrupa doğalgaz piyasasındaki etkisi çok önemliydi. Azerbaycan’ın Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’na (TANAP) gaz sevkini artırması, sadece Türkiye’deki değil Avrupa’daki payını da yükseltmektedir.

1992-1994 yılları arasında cereyan eden KARABAĞ SAVAŞI, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerini olağanüstü etkilemiştir. Bölgede ve Güney Kafkasya’da siyasi, ekonomik istikrarsızlıklar patlak vermiştir. Ayrıca Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a sınırlarını kapatması uluslararası ilişkiler ve ekonomik yönden çok etkilemiştir.

Ermenistan, 21 Eylül 1999 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin başlaması ile birlikte Türkiye tarafından Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ) kurucu üye olarak davet edilmişti. Tam da Türkiye-Ermenistan ilişkileri başlamıştı ki Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırması Karabağ Savaşı’nın başlamasına neden oldu.

Türkiye-Ermenistan arasında tekrar normalleşmeye gidilmesi için 2008 yılında yeni bir süreç başlatılmıştı. Hatta bu süreç neticesinde 2009 yılında Zürih Protokolleri imzalanmıştı. Türkiye, bu protokolleri uygunluğu ve geçerliliği için TBBM sevk etti. Ermenistan da protokollerin kendi Anayasası’na uygun olup-olmadığına baktı.

18 Ocak 2010 tarihli gerekçeli kararda protokollerin ruhuna aykırı önkoşullar ve kısıtlayıcı hükümler yer almasından dolayı müzakere gerekçesi ve protokollerle hedeflenen temel amacı zedelemişti. Ermenistan, Türkiye’ye kabul ettirmek için bir hayli uğraşsa da 1 Mart 2018 yılında protokoller hükümsüz ilan edilmişti.

2’inci Karabağ Savaşı sonrası iki ülke (Türkiye-Ermenistan) arasındaki uygun şartlardan dolayı ilişkiler yeniden başlamıştı. İki ülke ilişkilerinin normalleşmesi için karşılıklı temsilciler görevlendirmişti. Ve arkasından iki ülke arasında doğrudan uçuşları ve havayolu kargo ticareti de başlatılmıştı.

Türkiye, Ermenistan ile iyi komşuluk ilişkilerinin kurulması ve devam ettirilmesini her zaman istemiştir. Fakat her nedense bu ilişkilerin sekteye uğramasına, baltalanmasına ve bozulmasına her defasında Ermenistan sebep olmuştur. Ermenistan ve Azerbaycan arasında ne zaman herhangi bir gerilim patlak verse Türkiye-Ermenistan ilişkileri de ister-istemez etkileniyor ve zarar görüyordu. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin sürekliliği Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesi ile doğru orantılıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER