TEDBİRDEN TAKDİRE
Yakın zamanda yaşanılan İzmir depremi. Çok uzak olmayan tarihlerdeki geçmiş depremler, kaybedilen nice canlar tüm Türkiyeyi üzüntüye boğmuştur.
Yaşanan afetlerin ardından nedenleri hakkında yapılan yorumlar. uzmanların açıklamaların hepsi farkındalık oluşturmak, bilinçlendirmek tekrar aynı olaylar yaşandığında daha az yarayla atlatmak amacıyla yapılıyor. Onların, görevi bu ve görevlerini yapıyorlar.
Toplum olarak farkındalık oluşmasıysa, ancak eksik olan fark edip düzeltip, eyleme dönüştüğü zaman oluşur. Farkındalık oluşması bir slogan değildir gerçek bir dönüşümdür.
Afet öncesi üç beş kişi dahi birlikte hareket edemiyor. Doğru bilgi ışığında ortak karar veremiyor. Hal böyleyken afet sonrası yardımlaşma, paylaşma, birlik olmak gibi pek çok konuda tüm Türkiye beraber hareket edilebiliyor. Şüphesiz, merhamet insana yakışan en güzel değerdir. Bu toplumda geçmişten günümüze taşıdığı pek çok değerle, övgüye hak eder elbette.
Ancak eksik bir yanımız var ki. O da bilimsellik değeri. Olaylara karşı çoklu bakış açısı geliştirip, neden ve sonuç üzerinde düşünüp karar alma cesareti gösterilemiyor. Her defasında aynı yöntem uygulayarak faklı sonuç beklemek aklı kullanmaktan uzaktır. Özellikle insan hayatı ne bir mucize nede şansa bırakılamayacak kadar önemlidir. Tedbir almak aklı kullanmaktır. Aklı kullanmaksa Allah’ın emridir.
Gereken tedbiri almadan Allah’ın takdiri ne sığınıp teselli bulmak, değil ecir kazanmak vebal altına girmeye bile sebep olur. Rad Suresi 11. Ayete göre Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmeyecektir. Pek çok şeyi açıklayan ayet insanoğlunu kendi eylemlerin sonuçlarından kendini sorumlu tutar.
Pek çok sosyal mesajın bulunduğu Yusuf suresinde 67. Ayette Hz. Yakup (Mısır’a hareket etmek üzere olan çocuklarına) dedi ki: “ Ey yavrularım! Şehire bir kapıdan girmeyin de, ayrı ayrı kapılardan girin. Böyle olmakla beraber, Allah’ın hükmünden hiç bir şeyi sizden gideremem. Hüküm ancak Allah’ındır; yalnız ona tevekkül ettim ve tevekkül edenler de yalnız ona dayanıp güvenmelidirler.” Ayette bilgiye dayalı tedbir almaktan bahsediliyor.
Diğer bir sorun Liyakattır. Liyakat sadece bir diplomadan ibaret değidir. Onun temelinde de bilgi yatar. Öncelikle kendini bilmek neyi ne kadar yapabilirliğini bilmek ve bu bilgiye göre işe talip olmak. Yine Yûsuf suresi 55.ayette Hükümdarın: “Onu bana getirin; kendime hâs (müşâvir) yapayım” demesine karşılık Hz. Yusuf’ un cevabı “Beni memleketin hazînelerinin başına getir! Çünki ben iyi muhâfaza eden, (idâresini) iyi bilen bir kimseyim” dedi. Görüldüğü gibi Hz. Yusuf ona verilen vazifeye değil iyi bildiği işe talip olmuştur.
Sonuç olarak aklı kullanmaya dair Yaratıcının yaptığı öğütler, insana bilimsellik değeri kazandırır. Özellikle çocukları yetiştirirken erken yaşlarda başlayarak pek çok değerin yanında bilimsellik değeri kazandırılmalıdır. Bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma, bilgiye göre karar mekanizması geliştirmek yönünde bilinçli ve planlı eğitim, öncelikle ailede başlayarak kurumsal olarak sürdürülürmelidir.Bu sayede en azından gelecek nesillerin yaptığı işler daha liyakat temelli olabilir.
Selam ve saygılarımla.
YORUMLAR