Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Said Paşazade / Araştırmacı yazar

Tehlikenin farkında olmak…

Ünlü İngiliz şair ve oyun yazarı William Shakespeare, yazıldığı tarih hálâ tartışmalı oyunu Hamlet’te “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele” dedirtir babasının intikamı peşindeki Danimarka’lı prense.

Konuşma “Düşüncemizin katlanması mı güzel / Zalim kaderin yumruklarına, oklarına / Yoksa diretip belâ denizlerine karşı / Dur, yeter demesi mi?” sözleriyle devam eder:

Bir yazımda daha bahsetmiştim. Şairce dile getirilen bu sözler insànoğluna katlanmak yerine mücadeleyi va’z eder. Akıl sahipleri için elbette.

Bünyemiz Allah’ın bir ihsanı olarak hastalıklarla mücadele ediyor, mikroplara virüslere karşı direnç kazanıyor.

Gerçi işin bu koruyucu hekimlik cihetini kimyasal ilaçlarla berhava etmeye çalıştı ilaç sanayii. Sonuçta hekimler de teslim oldu ve hastalarına (istisnaları tenzih ederim) müşteri gibi davranmaya kadar vardı iş.

Sosyal (içtimâî) hayatımızda da durum farklı gelişmedi. Toplum ya da millet, bünyesini kemiren ve istikbâlini karartan türlü ahlâksızlıklara karşı tepki veremez oldu. Belâ denizlerine karşı “dur, yeter” diyenler azaldıkça, protesto refleksi de kayboldu ve mikroplar bünyeyi sardı.

Şairler sultanı Necip Fazıl Kısakürek, İngiliz Shakespeare’den çok daha etkili bir nazımla “durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!” demişti. Hayatım boyunca beni en ziyâde etkileyen şiirlerin başında gelir DESTAN.

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

Ahlâk sukut etmiş, âilenin temeli analarımız sokakların, reklâmların metaları olmuş, korkunç çatırtılar geliyor kubbemizden. Gel gör ki, kalabalıklar moda hipnozuyla çılğınca Şeytan’ın yarış arabalarına binmiş uçuruma at sürüyorlar.

Ünlü mücadeleci, büyük şair akıl sahiplerini tefekküre dâvet eder:

Bir şey koptu içimden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

Fertlerin yabancılaşma sonunda birbirine hitabından (bay – bey) kadınlarımızın «moda dini» etkisiyle açılıp saçılmalarına kadar sürekli negatif yönde ahlâkî gidişatı, yàni ahlâk erozyonu daha güzel nasıl anlatılabilirdi ki?

Üstad, şiiri nükleer bomba kadar tesirli bir «şairler sultanı». Lâkin o güzel ve müessir şiirlerin kadr’ü kıymetini de bilemedik. Kullan-at mendiller gibi terennüm ediyoruz cânım mısraları:

Siyasetçisi kullanır iktidara gelince tek kelimesini hatırlamaz. Hoca va’zında, yazar yazılarında kullanır, lâkin kimse hayatına tatbik etmez… Ve elbette tatbikatı olmayanın müessiriyatı da olmaz.

Vaziyet ortada değil mi? Yoksa siz tehlikenin farkında değil misiniz? İlginçtir, Türkiye bu sloganvari sözle Cumhuriyet nâm ceridenin reklâmlarında tanıştı. Reklâm afişinde, siyah zemin üzerine yazılıydı ve (Bu Ak Parti iktidarı ile) Kemalizm ve devrimler elden gidiyor, tehlike büyük” demek isteniyordu

Oysa ortada bir tehlike varsa bu bizim içindi. Kemalizm (tüm devrimleriyle) güçleniyor, İslâm ise marka haline indirgeniyordu. Asıl ágâh olması, tehlikenin farkına varması, “Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, / Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden…” diyerek paniklemesi gereken bizdik.

Bizdik ama, hayır biz gayet mutluyduk. Reis vardı, bizimkiler iktidardaydı, CHP asla iktidar olamazdı, e artık kim bize ne yapabilirdi?

Oysa tam da böyle zamanlarda yapılıyordu yapılanlar. Evet iktidar olamıyorlardı ama iktidarın gözünden sürmeyi çekip alıyorlardı da haberimiz bile olmuyordu. Menderes desem yeterli olur mu muhterem okur? 10.05.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER