Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
CAHİT BAYRAK

TEKNOLOJİDE İNOVASYON VE EĞİTİMİN ÖNEMİ

Gelişmiş ülkelere baktığımızda genellikle ekonomiyi kapsayıcı hale getirerek teknolojide inovasyonu önceledikleri, arz’ı arttırarak, katma değeri yüksek teknolojik ürünleri piyasaya sunarak markalaştırdıkları görülmektedir.

İnovasyonu başat değer haline getirmek için en önemli argüman üniversitelerde verilen mühendislik eğitimi olduğu aşikardır.

2019 yılında yapılan bir araştırmada OECD ülkeleri bağlamında yapılan değerlendirmede proje üretme ve inovasyon açısından üniversitelerde akademik kariyer bazında özellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin çok başarılı oldukları görülmektedir.

Bir ülkede katma değerli ürün üretmenin yolu sahip olduğu patent sayıları ile ortaya konulmaktadır. Aynı araştırmaya göre kişi başına düşen patent sayıları baz alındığında; ABD’de 100 bin kişide 350, OECD ülkeleri ortalaması 100 bin kişide 150, ülkemiz ise en sonlarda yer alarak sıfıra yakın bir yerde durmaktadır.

Gerçek olan şu ki, biz Türkiyede inovasyon ve patent miktarlarını arttıramıyoruz. Arttıramayışımızın sebepleri irdelendiğinde ise ilk olarak şirketlerin Ar-Ge harcamaları ve ikinci olarak üniversitelerin araştırmaları, bilimsel makalelerinin niteliği ön plana çıkmaktadır.

Bahsi geçen araştırmaya göre Türkiyede devletin şirketlere verdiği Ar-Ge harcamaları açısından OECD ülkeleri arasında üst sıralarda 5. Sırada, Üniversitelere bilimsel çalışmalar ayrılan pay sıralamasında ise 9. sırada yer almasına karşın Ar-Ge de %1, (İsrail %5, İsveç %4,5, Almanya, Belçika ABD %3,5) Kişi başına düşen bilimsel makale sayılarına baktığımızda ise yaklaşık 50 yayınla Türkiye 39. Sırada yer almaktadır.

Ülkemizde teknolojinin geliştirilmesi için ayrılan kaynakların yerli yerinde kullanılmadığı bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Peki şirketler ve Yüksek öğretim kurumları kendilerine tahsis edilen bu kaynakları yerli yerinde kullanmayıp ne yapıyorlar? Özel şirketlerin bir kısmı Ar-Ge kaynaklarını ya sermaye ya da başka alanlarda kullandıkları sonucu ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda üniversitelerin bilimsel çalışmalara ayrılan kaynakları başka alanlarda kullandığı bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır.

Eldeki kaynakları verimli kullanamayan ülkeler nitelikli eğitim de veremezler ve nihayetinde araştırmalar bu durumu bariz bir şekilde ortaya koymaktadır.

Eğitimine önem veren ülkelerin marka ürettikleri, katma değeri yüksek teknolojili ürün üretip sattıkları için kişi başına düşen milli gelir baz alındığındaOECD ülkelerin ortalaması 40-45 bin dolar civarında iken ülkemizde 12,5 bin doları geçemedi bir türlü.

Eğer bilimde ve sanayide gelişme göstermek istiyorsanız öncelikli olarak eğitime, özel de de mühendislik eğitimine önem vermeniz gerekiyor.

Türkiyede 2006 yılından sonra yeni üniversitelerin açılmasıyla birlikte bilimsel yayınlarda bariz bir şekilde geriye gidiş söz konusu. Yeni üniversitelerin ülke kalkınması ve inovasyona katkısı henüz ortaya çıkmış değil.

Amerikada 1970-2015 yılları arasında yapılan bir araştırmada yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tezleri incelendiğinde 1970 li yıllardan itibaren Bilgisayar mühendisliği alanında sürekli yükselen oranda bilimsel tezlerin varlığı görülmektedir. Bugün Amerika Bilgisayar Mühendisliği alanında tez yazma konusunda dünyada 2. Sırada yer almaktadır. Ülkemize baktığımızda ise 1. Sırada İşletme, ziraat, psikoloji, hukuk, din gibi konuların ardından mühendislik tezleri sıralamaya girmektedir.

Dünya bilgisayar teknoljisine öncülük yapan Amerika Birleşik Devletlerinin bulunduğu noktaya tesadüfi gelmediği ortaya çıkmaktadır. Amerika üniversitelerinde 1970 yıllardan itibaren bilgisayar konusunda tez çalışmalarının ürünleri olan Microsoft, Apple, Google, Facebook, Twitter, İnstagram, Whatssapp gibi bütün dünyanın kullandığı bilgisayar ve sosyal medya uygulamaları uzun yıllar yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkmış ve dünyanın en zengin şirketleri arasına girmişlerdir.

Bir ülkenin kalkınması ve ekonomik olarak gelişebilmesinin yolu eğitimden özellikle üniversite eğitiminden geçiyor. İyi bir eğitim veremeyen ülkeler hem mühendislik, hem ekonomik, hem hukuk, hem de istikrar açısından istediğini elde edemez.

Saygılarımla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER