Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Tepkisiz Müslümanlar…

Altı sene kadar oluyor.

Memleketim Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ceddimiz Osmanlının yadigarı Kurşunlu Fatih Paşa Câmii, lâ’net terörist PKK itleri tarafından ateşe verilip ezanı susturulmuştu.

Camimiz, 2019’da biten tâmir-felâh[1] çalışmaları ardından yeniden ezanına kavuşmuş, mü’minlerle şenlenmişti.

Muhterem Müslümanlar! Sadece Türkiye’nin değil, İslâm âleminin de tepki vermesi gereken; fevkalâde hadiselerden biriydi bu.

Kâfir PKK terör örgütünün yaktığı Kurşunlu (Fatih) Camii hadisesinde tüm Müslümanlar ayağa kalkmalı, Diyarbakır’a yüzlerce otobüs ile gidilip, milyonlar sokağa dökülmeli yàni çok büyük bir tepki vermeliydi.

Oysa çok cılız tepkiler verilmiş, Diyanet bir hutbesiyle kınamış, devlet hâkezâ öyle ciddî bir şekilde teyakkuza geçmemişti.

Oysa istiklâl marşımızda dahi vardır bu. “Rûhumun senden ilâhî şudur ancak emeli / Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli…”

İşte nâmahremin eli terörle değmişti bir ulu mâbedimize.

Gezi olaylarında da ellerinde içki fışkılarıyla ayakkabı ile Beşiktaş’ta bir camimize girmişlerdi, harem-i iskmetine girer gibi Müslümanların…

Neden cılız tepkiler veriyoruz büyük, canhıraş hadiselere? Biz o  büyük imandan kopalı yediğimiz darbelerin farkında bile değiliz de o yüzden…

(İkinci yazı) Anksiyete, Kötü ruhlar ve «Hemezâtiş Şeyâtîn…»

Yaygın bir lakırdı var. “Şeytan diyor ki…” der ve başlar saydırmaya adam. Keşke Şeytan aleyhillâneye hiç kulak vermesek, ona uymasak ama, kolay iş midir bu?

Adamın biri trafikte bir şekilde asabını bozar, “şeytan diyor ki…” der, bir sürü kötü şeyi (yapmayacak da olsa) sıralar… Biraz bunalır, yine aynı lakırdı: “şeytan diyor ki git… (hırsızlık yap, banka soy…)

Muhterem okurlarım tüm bu şeytan tuzaklarına karşı şu iki âyeti (duâ mahiyetinde) okumayı tavsiye ediyorum:

«Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn» Meâlen: “Ve de ki: «Rabbim, şeytanların dürtüşdürmelerinden (vesveselerinden) sana sığınırım»” Diğer âyet ise: «Ve eûzu bike Rabbi en yahđurûn..» Meâli: «Ve Rabbim, onların huzurumda bulunmalarından sana sığınırım». (Mü’minûn, 97-98. âyetler)

Rastlamıştım, «dürtme»yi sosyal medyaya da koymuşlar. Birini dürtüp farketmesini, başka işle meşgulse ondan çıkıp sizinle ilgilenmesini sağlıyorsunuz.

Şeytan aleyhillânenin yaptığı da tam olarak böyle. Çeşitli aletleriyle insanları dürtüyor, yönlerini günaha ya da hayırlı olmayan işlere çeviriyor.

Âyetlerde çok sırlar var. Dikkat ettiniz mi? Ne kadar mühim bir duâ: “Huzurumda bulunmalarından…” Yani işimde, evimde, hayırlı ameller içindeyken… Şeytanların yanıbaşımda olmasından beni dürtmesinden!..

Unutmayın bütün günahlar, tüm belâlar bir dürtme ile başlar. Hapishaneler “şeytan diyor ki…” kurbanlarıyla dolu…

Şeytanın iğvasından[2] kurtulmak isteyen “Allah diyor ki…” dedikten sonra bu âyetleri ezberlesin. Umulur ki “şeytan diyor ki…” demeyi de, böyle yeni âyetler ezberledikçe unutur, tamamen terkederiz. 27 Şubat 2021

—————————————————-
[1] Tâmir, uydurukçası onarım. Felâh ise ezanda da geçen kurtuluş anlamındadır. Tâmir-felâh ise yabancı karşılığı ile restorasyon demektir.
[2] Arapça ğavāye, yàni azmak, sapıtmaktan iġvā’: Baştan çıkarma, yolunu şaşırtma, ayartma.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER