TBMM den MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin çağrısı PKK üst düzeyini rahatsız etti.Çünkü eğer imralı barış derse PKK üst düzeyindeki bu hainlerin rahatı kaçacak,ellerinde tuttukları uyuşturucu ve silah kaçakcılığının verdiği zenginlik ellerinden kayıp gidecek.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli en beklenmedik anda önce DEM Partililerle el sıkıştı. Sonrasında da Bahçeli’den hepimizin günlerdir konuştuğu mesajlar ardı sıra gelmeye başladı.
Şunu en baştan belirtmek isterim: Devlet Bahçeli’nin başlattığı bu adımlar değerlidir, bir taraftan da kolay değildir.
Bu adımları şu an Bahçeli değil de başka bir siyasetçi atmış olsaydı hem bu kadar etkili olmazdı, bu kadar ses getirmezdi hem de tepkilerin ucu bucağı görünmeyebilirdi.
Ki böylesi zor konularda Bahçeli gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi sağlam duran, dayanıklı liderlere ihtiyaç olduğu muhakkak…
Diğer taraftan adımı atan liderler çok tecrübeli olsa da karşı tarafta zor, çok bilinmeyenli, karışık bir yapı mevcut.
Bir görünenler var, bir de arkada asıl yıllardır çatışma halinde olunan görünmeyen yapılar mevcut.
Bahçeli’nin konuşmasındaki en önemli sözleri neydi?
“Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın.”
Önce şunu soralım:
Öcalan ‘terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsa’ örgüt faaliyetlerini sonlandıracak mı?
Yani Öcalan örgüt üzerinde bu kadar etkili mi?
Nihayetinde çıkış noktası üzerinden belli bir zaman geçmesiyle birlikte; örgütün Amerika başta olmak üzere birçok ülkenin aparatı haline geldiği söylenebilir.
Yukarıda belirttiğim görünmeyen yapılardan kastım da bu ülkeler. Açıkçası asıl sıkıntı tam da burası. Örgüte silah veren, finansmana ulaşımını sağlayan ya da kolaylaştıran, uyuşturucu gibi illegal faaliyetlerin yolunu açan bir yapı.
Kasım 2022’de Anadolu Ajansı’nda yayımlanan haberde şu çarpıcı rakamlar belirtiliyor:
“Avrupa’daki uyuşturucu ticaretinin yüzde 80’lik kısmını kontrol eden örgüt (PKK), bu yolla yıllık 1,5 milyar dolar civarında gelir elde ediyor.”
Avrupa’daki uyuşturucu ticaretinin % 80’i… Bunlar çok büyük rakamlar, çok büyük pazarlar.
Bununla birlikte kimi istihbarat raporlarına göre “PKK’nın 86 milyar Dolarlık bir bütçeye sahip olduğu iddia edilmiştir” (Wikileaks, 1999)
Gelinen bu noktada örgüt silah bırakma konusunda sadece Öcalan’ı mı dinler? Ya da ardına bir bir dizilen bu ülkeleri de dikkate alır mı? Ayrıca ulaştığı bu gücü kolaylıkla bırakmak ister mi?
Dolayısıyla Kandil’in karışık ilişkiler yumağı içinde olduğu belirtilebilir.
Diğer taraftan sahada Kürt kardeşlerimize dönem dönem sorular yönelttim. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde çoğunlukla Öcalan şiddet kavramı ile birlikte ifade ediliyor. Özellikle gençler Öcalan’ın ismini bile duymak istemiyor
Bu noktada Selahattin Demirtaş ismi öne çıkarılıyor. Bir anlamda Demirtaş’ın bu sorunlara çözüm getirebileceği beklentisi hâkim seçmende.
Sahada bir seçmen şunu söylemişti:
“Demirtaş parti kursun ardından sel olup akalım”
Yani Demirtaş’a seçmen sadakatinin yüksek olduğu belirtilebilir.
Yalnız Bahçeli’nin “Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM’e uzansın.” sözünden anladığımız bu süreçten Demirtaş’ın uzak tutulacağı yönünde.
Bekleyip göreceğiz.
YORUMLAR