Onlarınkine ya Mehmed Akif gibi “tek dişi kalmış canavar” diyeceksiniz, ya da öylesi bir medeniyet olamayacağı için «medeniyetsiz» diyeceksiniz. «Batı Medeniyeti» ibaresi yanlış, zira medeniyetin mánâsına ters.
Geçen gün İsveç’in bir kentinde (katli vacip) Danimarkalı aktivist (Rasmus Paludan) «polis koruması altında» yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîmi yaktı!
Dikkat ediniz, «polis koruması altında» dedim. Birisi bir suç işleyebilir. Bu suç iki milyarlık İslâm âleminin kutsal değeri Kur’ân’a karşı da işlenmiş olabilir. Lâkin (İslâm devleti olmasa da), herhangi bir devlet, bir mücrimi suçu rahatça işlesin diye korumaya alamaz.
Böylesi bir davranış evrensel hukuk normlarına aykırıdır, “medeni” bir bir ülke için yüzkızartıcıdır. Fakat kimlerden bahsediyoruz? Batı hakkında konuşuyorsanız, evrensel aklın màrufu bir medeniyet ile Batı cibilliyetinin tarih boyunca ters düştüğünü de unutmayacaksınız.
* * *
Hadise şöyle cereyan etmiş: Bu rezil Paludan isimli şahıs, polis eşliğinde (bilinçli bir tercih olarak, kasden) Müslümanların yaşadığı bölgede halka açık bir alana geliyor, beraberinde getirdiği bir Kur’ân-ı Kerîmi yere bırakıp, emniyet şeridi arkasından elindeki megafonla tepki verenlere tahkir dolu bir tahrik konuşması da yapıp ardından Kur’ân’ı tutuşturuyor!
Meydanda toplanan yaklaşık 200 kişilik Müslüman halk, önce polise müracaat ile “yaptırmayın” diyor, polis aldırmıyor bile. Sonra halk Paludan’a bağırıyor çağırıyor, hücum edip durdurmak istiyor ama nafile. Herif polis korumasında, hem de ordu gibi gelmiş polisler…
Bölgedeki kardeşlerimizin habercilere anlattığına göre, bu her zaman oluyormuş ve hasseten Müslümanların yaşadığı mahalleleri ve cami yakınlarını seçen Paludan gibilere bu tür izinler kolayca veriliyormuş.
Dünyaya, İslâm âlemine karşı, utanmadan «İnsàn Hakları» martavalları okuyan, din ve vicdan özgürlüğünü savunduğunu her fırsatta ilân etmiş «vahşi Batı» klasiğidir bu. Biz İsveç’e değil, bütün şu hayásızlıklarına rağmen hálâ Batı’ya hayranlıkla bakabilen müstağriblere şaşırıyoruz…
«Çifte standart» (!) Batı’nın öteki yüzüdür. Bunu idrâk edemeyenler de, ya kahpe Batı’nın makyajına aldanmış ahmaklardan veya bizzat Batı’ya çalışan ajanlardan, hainlerdendir, başkası değil.
Batı’da trafik kurallarına uyuluyormuş. Batı’da şöyle oluyormuş böyle oluyormuş, adamlar bazı şeyleri aşmışlarmış falan. Bunlar madalyonun sadece bir yüzüdür bu bir. İkincisi de şudur: Madalyonun birinci yüzünde görüp beğendiğin tüm güzellikler, gerçek medeniyet izleri esasen senin yitirdiklerin, senden devşirdikleridir de farkında değilsin.
Meselâ yeryüzünde, insànlık tarihinde; iki rakam sistemi, iki de temel hukuk olagelmiştir. Bunlar rakam sistemleri olarak: «Arabic numerals» (Arap rakamları) ve «Roman numerals» (Romen rakamları) olarak meşhurdur.
Hukukta ise, çoğunlukla İslâm Hukuku ve (zulme cevaz verdiği için) pek az yararlanılmış Roma Hukukudur. İsimleri farklı olsa da sair tüm hukuk, bu iki temel hukuk normlarının yön verdiği sistemlerdir.
Batı dünyası yalnızca İslâm âleminin hukukunu çalmamış, daha pek çok şeyini araklayıp kendine maletmiştir. Daha sonra şaşkın (müstağrib) Doğu, kendi öz malını yalvar yakar onların biçimlendirdiği haliyle yine onlardan satın almıştır. Ne tuhaf, ne gülünç bir komedya.
Paludan hadisesi de tarihe bir komedya olarak geçecektir: The Paludan commedia (Paludan Komedyası). Veya «The Paludan Tragedia» (Paludan Trajedyası).
Paludan meselesi fevkalâde mühim bir hatırlatmadır, Batıyı böyle tutun aklınızda...Ve bir şeyi daha unutmayın:
Yakın tarihimizde, hadi daha açık yazalım, DEVRİM TARİHİMİZDE, bizzat bu ülke çocuklarının da Kur’ân yaktıklarını! İçimizdeki o beyinsizler de bizim Rasmus Paludan’larımızdı. Onları da sakın unutmayın!.. 16.04.2022
YORUMLAR