Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Türkiye-Suriye Arasındaki Normalleşmeye SABOTAJ: Taciz Provokasyonu, Uludere, Diyarbakır/Sur/Hendek ve Kobani Olaylarını Hatırlatıyor…

Türkiye’de bazı şehirlerde Suriyelilere yönelik saldırılar asla ve asla tesadüf olamazdı. Provokasyon amaçlı gerçekleşen olayların eşzamanlı başlaması ve Suriye’ye sıçramasının tesadüf olmadığı olayların organize ve sistemli oluşundan anlaşılıyordu. Kayseri merkezli başlayan provokasyon bize Uludere, Gezi, Diyarbakır/Sur/Hendek ve Kobani olaylarını hatırlatıyordu. Kayseri’deki taciz provokasyonunun perde arkasında asıl gerçek Türkiye’yi ve Suriye’nin Kuzey’ini karıştırmak, kaosa sokmak, siyasi kriz yaratmaktı. Elbet ki bu olayda dış güçlerin parmağı vardı! Ve en büyük amaçları da Türkiye-Suriye arasındaki normalleşmeyi baltalamak…

Türkiye’de bazı şehirlerde Suriyelilere

Haber-Yorum: Muhsin AKIL

Kayseri’de Suriye uyruklu (İ.A) 7 yaşındaki amcasının kızına taciz/istismar ettiği iddiası, Türkiye’de bazı şehirlerde infial yarattı. Başta Kayseri olmak üzere İstanbul/(Sultanbeyli), Hatay (Reyhanlı, Kırıkhan), Adana, Urfa/(Akçakale), Adana, G. Antep, Bursa, Konya, Antalya ve bazı şehirlerde Suriyelilere yönelik provokasyon amaçlı eylemlere yol açtı. Kayseri’de başlayan olaylarda Suriyelilere yönelik evler, araçlar ve işyerleri kundaklandı, yağmalandı, yakıldı. Olaylarda 14 polis ve 1 itfaiye eri yaralandı.

Kayseri’de 7 yaşındaki Suriye uyruklu kız çocuğuna yönelik cinsel saldırı iddiası sonrası provokatörler tarafından çıkartılan toplumsal olaylardaki asıl amaç sadece Türkiye’yi karıştırmak değil aynı zamanda Suriye’nin Kuzey’ini de karıştırmaktı. Olayların gerek Türkiye’de ve gerekse Suriye’nin Kuzey’inde büyümemesi için Türk Güvenlik Güçleri (Emniyet, Mit, Jandarma) zamanında müdahale etti. Gerekli tedbir/önlemleri alarak provokatörleri tespit edip gözaltına alıp medyada teşhir etti. .

Türkiye’de provokasyon amaçlı olaylara karışan 477 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan 477 kişiden 285’inin sicilleri bir hayli kirli çıktı. Göçmen kaçakçısı, uyuşturucu, gasp, tehdit, yaralama, hürriyetten yoksun bırakma, yağma, hırsızlık, dolandırıcılık, cinsel taciz, mala zarar verme, parada, sahtecilik vs. daha birçok suçtan sabıkalı (adli sicili temiz olmayan) kişiler olduğu tespit edildi. Provokatif eylemleri yapan bu kadar suçtan sicili olan insanın birarada olması tesadüf olabilir miydi?!  Sanki özellikle sokaktan toplanmış ve olayları yapmaları için organize edilmişlerdi! Aleni ve açık bir şekilde buram buram provokasyon kokuyordu.

Garip olan sadece bu olsa!.. Provokasyonların öncesi ve sonrası sosyal medyada organize olmalarına ne demeli?! Sosyal medyada Bod Hesapları üzerinden İlginç paylaşımlar!.. Ve asıl paylaşımları X sosyal medya platformu üzerinden 79 bin paylaşım yapılması düşündürücü değil mi?! Sözkonusu bu paylaşımları yapanların yüzde 37’sinin Bot Hesap olduğunun ortaya çıkması! Zaten İçişleri Bakanlığının yapmış olduğu açıklamaya göre Kayseri merkezli provokasyon amaçlı eylemlerin ülkenin huzurunu ve güvenliğini tehdit eden kışkırtıcı, nefret, tahrik söylemler içerdiğine yönelik olduğu tespit edilmişti. Olayları provoke eden 63 hesap hakkında soruşturma açıldığı, 343 paylaşımın yüzde 68’inin provokatif ve negatif olduğu, 10 kişinin savcılığa sevkedildiği belirtildi.

Olaylarla ilgili olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatarak “Türk adaleti, suçlulara hak ettikleri cezaları vermektedir. Halkımızın kamu düzenini, güvenliğini ve insan haklarını gözetmeden çevreye zarar vermesi kabul edilemez. İnancımızda, medeniyet değerlerimizde, aziz milletimizin sicilinde olmayan yabancı düşmanlığına müsaade edemeyiz.” dedi.

İçişleri Bakanı Yerlikaya, Yüce Türk Adaleti tarafından suçluların cezasız bırakılmayacağını, halkımızın kamu düzenini, güvenliğini ve insan haklarını gözetmeden çevreye zarar vermesi kabul edilemeyeceğini, inancımızda, medeniyet değerlerimizde, aziz milletimizin sicilinde olmayan yabancı düşmanlığına müsaade edilemeyeceğini ve Türkiye bir hukuk devleti olduğunu, güvenlik güçlerimizin tüm suç ve suçlularla mücadelesini dün olduğu gibi bugün de devam ettiğini özellikle ifade etmiştir.

Kayseri merkezli Türkiye ve Suriye’de patlak veren provokatif eylemlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye ilgili normalleşme sürecinin başlayabileceği açıklaması sonrasına denk gelmesi de mi tesadüf olabilirdi?! Yıllar sonra Türkiye-Suriye yakınlaşması süreci içinde böylesi bir provokasyonun cereyan etmesinde elbette ki vardı bir amaç! Açıkçası Türkiye’ye yönelik bir büyük bir provokasyon ve sabotajdı.

Olayların asıl perde arkası araştırıldığında vahim, garip ve ilginç tespitler de ortaya çıktı. Kayseri’de taciz olayı Bod Hesaplar üzerinden sosyal medya provokatörlerince Türkiye’de bir Suriyelinin, Türk bir kız çocuğuna, Suriye’de de bir Türk’ün Suriyeli bir kız çocuğuna yapmış olduğu taciz olarak duyurulmuştu. Bu da korkunç bir çarpıtma, yalan/iftaraydı. Açıkçası büyük bir sabotaj ve provokasyondu. Zaten Türkiye’yi ve Suriye’nin Kuzey’ini karıştıran asıl husus da buydu. Sosyal medya provokatörleri Bot Hesaplardan çok sinsi ve kurnazca kışkırtıcı paylaşımlar yaptıkları için olaylar bir anda Kayseri başta olmak üzere Türkiye’nin bazı şehirlerine ve Suriye’nin Kuzey’inde alevlendi.

Yine olayların perde arkası araştırıldığı zaman medyaya yansıyan farklı bir gelişme daha ortaya çıkıyor. Olayın geçtiği mahallenin sorunlu/problemli bir yer olduğunu bilen provokatörler Kayseri’de bu mahalleyi öncesinden seçiliyorlar! Yine garip olan olayın ilk başlangıcında provokatif kişi Pazar yerine gelen tacizci olarak suçladığı kişiyi takip ediyor. O anda tacizci olarak suçlanan Suriyeli ve 7 yaşındaki yeğeni (kız çocuğu) tuvalete girerken provokatif kişi tarafından kamera görüntüsü alınarak “Taciz var…” diye bağırması ve bu çığlık üzerine o civardaki halkın tuvalete koşması ile olayların ilk fitili ateşlenmiş oluyordu. Sonrasında bu görüntünün sosyal medyada paylaşılması da olayı körüklemiş, Türkiye’de ve Suriye’nin Kuzey’inde eşzamanlı duyulmasına yol açmıştır. Böylece provokatörler ‘provokasyon amaçlarına’ ulaşmışmışlardı.

Olayların önceden planlanmış büyük bir provokasyon olduğu o kadar aşikardı ki… Biliyorsunuz ki çoğu çocuklar dışardaki umumi tuvaletlere ebeveynlerin kontrolünde giriyorlar. Çocuk tuvalete girdikten sonra anne, baba, kardeş vs. çok yakını kapıda beklerler. Bunu Türk milleti olarak hepimiz bilmekteyiz. Zaten tacize uğradığı iddia edilen 7 yaşındaki kız çocuğu tacizci olarak suçlanan kişinin amcasının kızı! Ya bu suçlama büyük bir iftira ise… Çünkü ortada daha taciz yokken tuvalete girme anında patlak veriyor! Yok, şayet taciz olayı gerçek olsa bile provokatjrlerin sözkonusu Suriyeli tacizciyi önceden bilmiş olmaları gerekiyordu ki takip edip böyle bir olayı gerçekleştirdiler. Asıl şüpheli olan durum da bu… Yani, bu olay enine, boyuna ve derinliğine analiz edilmesi gerekiyor. En başta bu olayda taciz olduğu iddia edilen olayın gerçek mi yalan/iftira mı olduğu ortaya çıkartılmalıdır. Ki daha baştan böylesi korkunç bir şüphe ortadan kalksın. Olayın gerçek yüzü ortaya çıksın.

Yine medyada yapılan bir isabetli ve bir analizde tuvalete girilme anında ‘taciz var’ diye çığlık atıp bağıran kişinin şizofren olduğunun ortaya çıkması garip ve vahim bir durum olduğu garip ve vahim bir durum değil midir?! Bu kişi tacizci diye suçlanan Suriyeli neden takip etmiş ve onun tuvalete gireceğini nereden biliniyor?! En önemlisi de tacizci olarak suçlanan Suriyelinin yeğenine tacizde bulunacağı, provokatif kişi tarafından nereden bildiği gerçeği ortayı çıkarılmalıdır. Daha doğrusu olayın yalan mı doğru mu, taciz ettiği iddia edilen Suriyelinin gerçekten taciz olayını işlediği mi yoksa iftiraya mı uğradığı da en kısa bir zamanda ortaya çıkartılmalıdır. Bbu konuda daha çok soru akla gelebilir. İnanıyoruz ki olay yeri, olay, olayın gelişmesi, tacizci, taciz ettiği iddia edilen Suriyeli çok iyi araştırılırsa mutlaka somut/gerçek sonuçlar ortaya çıkacaktır. Yine inanıyoruz ki mutlaka ve mutlaka olayın doğruluğu ve yanlışlığı hususunda bütün gerçekler yüzüne çıkacaktır.

Medyada, sosyal medyada okuduğumuz haberler ışığında Türkiye’de bugüne kadar (Türk, Suriyeli farketmez) her gün onlarca taciz/tecavüz olayı cereyan ederken sokağa çıkıp böylesine korkunç bir yağma, kundaklama evlere saldırı yapılmadı. Kayseri’nin bir ilçesinde böylesi bir olayın bir anda alevlenmesi ne anlama geliyordu?! Elbet ki çok profesyonelce planlanmış ve uygulamaya konmuş büyük bir provokasyon olduğu o kadar açık ve şeffaf ki… Hem de Türkiye-Suriye arasında buzların eriyebileceği bir zamana denk getirilmesi o kadar garip ve vahim ki… Bu olayda yabancı istihbarat birimlerinin ve bazı terör örgütlerinin parmağının olduğundan hiçbir şüphemiz yok. Planlı, programlı ve sistemli bir provokasyon…  

Amaçları eşzamanlı Türkiye ve Suriye’nin Kuzey’ini karıştırmak. Türkiye ile  ÖSO’nun (Özgür Suriye Ordusu) arasını açmak… Şükür ki Türk devletinin olaylara (Türkiye’de ve Suriye’nin Kuzey’inde) yerinde ve zamanında, aklıselim, soğukkanlı ve bilinçli bir şekilde müdahale ederek kutuplaşmanın, anarşi ve terörize edilmesinin önüne geçilmiştir. Çünkü bu tür konularda Türkiye’nin istihbarat ve güvenlik konusundaki olağanüstü tecrübesi işe yaramıştır. Olayın failleri, müsebbipleri ve kışkırtıcıları sıcağı-sıcağına yakalanarak soruşturma aşamasına getirilmiştir.

Yine bazı araştırma ve iddialara göre olayların gelişme aşamasında içinde olay yeri olarak Kayseri’nin ve özellikle Suriyelilerin yoğun olduğu mahallenin seçilmesi ve içinde bulunduğu  (x şehir x plakalı) iki ayrı aracın taşıdıkları insanlara Suriyelilerin evlerini göstermeleri de mi tesadüf olabilir?! Yahu araçtaki kişilerin araştırılması ve kimlerle bağlantısı olduğunun ortaya çıkartılması halinde provokasyonun çözüleceğine inanmaktayız. Mutlaka vardır kirli bir bağlantıları…

Ayrıca İstanbul/Sultanbeyli ayaklanmasında provokatör olarak 14 yaşındaki bir çocuğun seçilmesi garip değil mi?! Bu çocuğu yönlendiren kişi veya kişiler kim?! 14 yaşındaki çocuğun (E.P) “Ayaklanış-Türkiye” paylaşımında “….Sultanbeyli’de ayaklanma çıkarmaya çalışacağız” ifadeleri neyi çağrıştırıyor?! Ve aynı hesaptan geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin kimlik bilgilerinin paylaşılması!.. Türkiye’deki 4 milyona yakın Suriyelinin kimlik bilgilerinin paylaşıldığını bir düşünün!..

MİT, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Güçleri, Türkiye ve Suriye’deki olaylara yerinde ve zamanında (eşzamanlı ) gerekli müdahaleleri yaptığını açıklayarak olayın faillerinin, provokatif eylemleri gerçekleştiren kişilerin, medya ve sosyal medyada provokasyon amaçlı paylaşım yapanların tespit edilerek haklarında işlemlerin yapıldığını açıkladılar. Ayrıca şimdi olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönelik yapılacak olan hiçbir eyleme müsaade edilmeyeceği de özellikle belirtilmiştir.

Kayseri’de başlayıp birçok şehrimize yayılan ve Suriye’nin Kuzey’ine de sıçrayan olaylar ilgili olarak başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere MİT, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlı bazı önemli açıklamalarda bulundular.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dün Kayseri’de küçük bir grubun yol açtığı olayın sebebi muhalefetin zehirli söylemleridir. Vandallık yapmak sokakları ateşe vermek kabul edilemez. Sığınmacı nefreti ve yabancı düşmanlığını körükleyerek hiçbir yere varılamaz. Biz hiçbir zaman böyle olmadık, olmayacağız. Ayrımcılık, ötekileştirme AK Parti siyasetinde kendisine yer bulmamıştır, bulamayacaktır. Biz birilerini yıpratmanın peşinde de değiliz. Siyaset yanlışa engel olmak doğruya güç vermektir. Millete hizmet götürenlere engel çıkarmak elini kolunu bağlayacak mantıkla hareket etmek bize yakışmaz.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasında en çok dikkat çeken husus “Kayseri’de küçük bir grubun yol açtığı müessif olayların sebeplerinden biri, muhalefetin zehirli söylemleridir” ifadesi olmuştur.

MİT: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı faaliyet gösteren, Türkiye’nin izlediği dış politikaya karşı düzeni bozmak isteyen provokatif eylemlerde bulunan kişiler ve eylemlerde yer alanlar yakalanmış, bu kişiler hakkında gerekli işlemler yapılmıştır. Eylemlere karışan ve olayları kızıştıran her kişi tespit edilerek, gerekli işlemlerin yapılmasına devam edilmektedir. Milli İstihbarat Teşkilatı, Suriye’de durumu kontrol altına almak, sükunet ve güvenliği sağlamak amacıyla sahada yoğun bir şekilde çalışmalar yürütmekte olup, konuya ilişkin Sn. Cumhurbaşkanımız düzenli olarak bilgilendirilmekte ve sahadaki tüm kurumlarla koordinasyon sağlanmaktadır.”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bağımsız ve tarafsız Türk yargısı, kanunlar çerçevesinde gerekli cezaları uygulamaktadır. Ayrımcılık yaparak, ötekileştirerek ve nefret dili kullanarak milletimizin arasına nifak tohumları ekmek isteyenler asla amacına ulaşamayacaktır. Aziz milletimiz, sağduyulu davranarak ülkemizi karıştırmak isteyenlere asla müsaade etmeyecektir.”

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: “Suriyeli sığınmacılar konusunda son dönemde oluşturulmaya çalışılan olumsuz algı ve artan gerilimler dikkatle izlenmektedir. Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren bazı unsurların kamu düzenini bozma girişimleri devletimizin tüm birimleriyle gösterdiği özverili çaba sayesinde başarısız kılınacaktır”

Dışişleri Bakanlığı:“Zanlısı hakkında devletimizin adli süreçleri işlettiği bir suçun ardından Kayseri’de yaşanan üzücü hadiselerin, sınırlarımızın ötesinde de birtakım provokasyonlara malzeme edilmesi yanlıştır. Türkiye’nin Suriye halkının esenliği için gösterdiği çabalar ve ilkeli duruşu, her türlü provokasyonun üzerindedir.”

TBMM Dij. Mecralar Kom.Bşk. Hüseyin Yayman olayların temel amacının Türkiye-Suriye politikası olduğuna dikkat çekti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Ümit Özdağ, algı operasyonlarına dikkat çekerek olayların PKK, FETÖ ve MOSSAD’ı sevindirdiğini belirtti.

CHP ise Suriye ile normalleşme sürecinin başlatıldığı bir dönemle bu olayın patlak vermesi üzerine Suriye’nin Kuzey’inde Türk bayrağının yakılması ve Türk mallarına zarar verilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek olaylarla ilgili vatandaşlarımıza itidal çağrısında bulundu. CHP yapmış olduğu açıklamada olayları çarpıtarak siyasi malzeme yaptı. Türkiye’nin Suriye politikasının çöktüğünü, hükümetin Suriye krizini çözemediğini, ifade ederek olaylardan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tuttu. Türkiye’nin sığınmacı deposu haline geldiğini, Türkiye’deki Suriyeliler üzerinden Avrupa ile pazarlık yapıldığını, sığınmacıların geri gönderilmesi gerektiğini belirterek toplumsal, siyasi, ekonomik ve demografik sorunların görmezlikten gelindiğinin altını çizdi.

Kayseri merkezli Türkiye ve Suriye’nin Kuzey’in gerçekleşen provokasyon amaçlı olaylarla ilgili CNN TÜRK İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ, Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür’ün tespitleri de çok önemli mesajlar içeriyordu. CNN İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ olayların kritik bir dönemde meydana geldiğini ve adi/kriminal bir olayın nasıl linç psikolojisi ve dedikodularla büyütüldüğüne dikkat çekti. Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür de olayların bir turnusol kağıdı niteliği taşımakla birlikte ırkçı, kışkırtıcı bir dille hem Türkiye’de hem de Suriye’nin Kuzey’ine sıçratıldığın ifade etti.

Suriye Milli Ordusu 2. Kolordu Komutanı Fehim İsa olaylarla ilgili bölgedeki halka itidal çağrısında bulunarak provokatörlere uyulmaması gerektiğini, Türk bayrağına saygı duyulması gerektiğini ifade ederek Türkiye’nin kendileri için çok önemli olduğunu, Türk kardeşlerinin ve Türk bayrağının kutsal olduğunu belirtti. Fehmi İsa ayrıca “özgür halkımızı akıllı ve bilinçle olmaya ve özgürleştirilmiş bölgeleri belirsizliğe sürüklememeye davet ediyoruz” dedi. Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa de benzer açıklamalar yaparak “Türkiye’ye verilen zarar bize verilmiş zarardır. Ortada bir provokasyon var. Suriye’deki olayları Türkiye’ye, Türkiye’deki olayları Suriye’ye taşımak olmaz. Suriye’de olanların hesabını biz göreceğiz. Türkiye’de kanuna karşı gelen eylemlerin hesabını Türkiye Cumhuriyeti Devleti zaten görüyor. Münferit olayları toplumsal hadiseye çevirirsek bundan ancak düşmanlarımız çıkar sağlar” dedi.

Son olarak diyoruz ki TACİZ PROVOKASYUNU, Uludere, Gezi, Diyarbakır/Sur/Hendek ve Kobani olaylarını hatırlatıyor!.. Türkiye’nin daha yakın tarihinde bu olayları tezgahlayan karanlık güçler yeniden harekete geçtiler. Ama yine başaramadılar. Çünkü Türkiye benzer oyunları/tuzakları da daha önce bozmuştu. Yine bozmasını bildi. Artık Türkiye bu tuzağa bir daha düşmez!..