Suriye’nin kuzeybatısında, 27 Kasım’da muhalif cihatçı grup Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ile Suriye hükümet güçleri arasında başlayan ve Halep’e kadar uzanan çatışmalar, bölgede tansiyonu artırdı. Türkiye, çatışmalara doğrudan müdahil olmadığını açıkladı ancak gelişmeleri yakından izliyor.
Türkiye, Astana Ortaklarıyla Görüşmelerini Sürdürüyor
Çatışmalar, Türkiye’nin son dönemde Suriye’deki statükonun değişmesi çağrısını yoğunlaştırdığı bir dönemde yaşandı. Ankara, Astana Süreci ortakları Rusya ve İran ile diplomatik temaslarını sürdürerek, özellikle İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde artan saldırılara dikkat çekiyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, 29 Kasım gecesi yaptığı yazılı açıklamada, İdlib’e yönelik saldırıların Astana mutabakatını ihlal ettiğini vurguladı. Keçeli, Türkiye’nin saldırıların durdurulması yönündeki uyarılarının dikkate alınmadığını belirtti.
Rusya ve Suriye Hedefte
Türk güvenlik kaynaklarına göre, saldırılar Rusya’nın hava kuvvetleri ve Suriye hükümetinin kara birlikleri tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye, saldırılara yanıt vermeyi düşünen grupları uzun süre engellediğini de kaydetti.
Fidan: “Yeni Göç Dalgasına İzin Vermeyeceğiz”
30 Kasım’da TRT World Forum’da konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Halep’e kadar uzanan çatışmalara müdahil olmadığını bir kez daha vurguladı.
“Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyoruz,” diyen Fidan, “Halep’teki çatışmalara müdahil değiliz. Ancak, Türkiye sınırlarına yönelik yeni bir göç dalgasını tetiklememek için gerekli tedbirleri alıyoruz ve bu süreçte hiçbir aksiyona girişmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Endişesi: Yeni Bir Göç Dalgası
Türkiye, 2011’den bu yana Suriye iç savaşından kaçan yaklaşık 3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Ankara, yaklaşık 2 milyon kişinin yaşadığı İdlib’e yönelik büyük bir operasyonun yeni bir kitlesel göç dalgasını tetiklemesinden endişe ediyor. Bu nedenle, Suriye’deki gelişmelere dair diplomatik çabalarını sürdürüyor.