Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Halit Korkmaz

Türkiye Tehdit Altında

Türkiye Tehdit Altında

ABD dünyanın kuzey çatısından Girit adasına oluşturduğu demir perde hattı ile NATO’nun yeni sınırlarını çizmiş oldu.

Bu sınırlar içinde ve gizli NATO’da Türkiye yok.

I.Dünya savaşında İngiltere’nin Yunanistan’ı tertipleyip Anadolu’ya saldırttığı gibi bu kerre ABD Yunanistan’ı hazırlayıp Türkiye üzerinde oluşturmaya başladığı baskı ve şantajla gerginlik yaratarak bir tutuşma için elinden geleni yapmaya başladı.

Topraklarını ABD’ye, diplomasisini, bütçesini ve devlet idaresini Almanya’ya devreden Yunanistan’ın Merkez Bankasının başına da Almanya’nın atadığı bir  Alman idareci ile  müstemleke bir devlet olduğunu resmi olarak  ilân etti.

ABD’nin on bin km öteden dünyanın merkezi Avrasya’ya kuvvet yığıp Rusya’yı savaşa sokması kurulacak yeni sistemin belirgin adımlarıdır.

Ukrayna’ya, Rusya’yı savaşa çekecek ne yaptırıldı ise Yunanistan’a da Türkiye’yi savaşa çekecek ne varsa yaptırılmaya başlandı.

Yetmez!

Suriye’de ve Irak’ta birbirlerini şeytan ilân eden ABD ve  İran, Ukrayna/Rusya savaşı ile başlayan yeni dönemde İran’ın önünü açmaya başlayan ABD, İran’ı Türkiye için ringe çekmeye başladı.

ABD’nin Ukrayna/Rusya ile başlattığı savaşı genişletebileceği cephelerden birisi Türkiye/Yunanistan, diğeri ise Türkiye/İran cephesidir.

Devlet aklı kalmayan Yunanistan’ın bundan böyle kışkırtma ve tacizlerle özellikle Kilisenin kaşıdığı Enosis ile Kıbrıs, mesnetsiz hak iddiaları ile Akdeniz, karasuları ve kıta sahanlığı ile Ege, adaların Lozan’a mugayır silâhlandırılması,  Ege hava sahasının 10 deniz mili genişliğinde olduğunu iddia etmesi ve Ege’de arama kurtarma faaliyetleri için bir anlaşmaya yanaşmaması konuları başlıca çekişme alanlarıdır.

Türkiye için  daha girift ve önemli olan cephe Suriye’dir.

Bu cepheyi de ABD öncülüğünde Batı kulübü yürütmektedir.

Suriye coğrafyasında Batının Türkiye’ye karşı yürüttüğü düşmanca hazırlıklar Yunanistan’daki savaş hazırlıkları ile paralel ve aynı tarzda yürütülmektedir.

Yalnız bir farkla!

Yunanistan’la Türkiye savaşırken Türkiye’ye karşı Batılı askerler, Türkiye Suriye’de savaşırken Türkiye’ye karşı Batılı olmayan taşeron askerler savaşacaktır.

Savaşmak için Batılıların tek eksiği inanmış askerlerden yoksun olmalarıdır.

Batı/ABD/NATO Türkiye’nin topraklarını, askerini ve stratejik konumunu hovardaca kullanmak, Rusya’nın “nükleer bombalarını” Türkiye’ye çekmek için NATO’ya olan üyeliğimize evet demişlerdi.

Vaki zamanda (1962) ABD’nin Türkiye ve İtalya’ya, SSCB’nin Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmelerini ABD kendi topraklarına halel gelmemesi için yüksek sesle ve nokta belirterek duyurmuş olması manidardır.

Batı’nın Türkiye’yi istemesi, gel medeni ilişkiler kuralım babından olmayıp benim emrimde, topraklarını ve asker gücünü kullanarak/süründürerek ancak kendime bağlarım anlayışı ile kaimdir.

Türkiye’nin ne batıcı ne doğucu, çok taraflı ve çok yönlü olarak dünya diplomasisinde “coğrafya temelli” yeni bir tanımlama ile yol almaya başlaması takdire şayandır.

Türkiye, şimdiye kadar etkisi altında kaldığı “oryantalist” baskı ve tanımlamalardan bir an önce ve süratle sıyrılmalıdır.

Osmanlı İmparatorluğunu I. Dünya savaşı sonrası İngiltere ve Fransa 16 Mayıs 1916’da bir araya gelerek  gizli Sykes Picot antlaşması ile topraklarını cetvelle çizip parçalamalarının ardından bugün Türkiye için yeni bir tarihi fırsat dönemi doğmuş bulunmaktadır.

Bu görüş   yeni Osmanlıcılık gibi ithamcı bir anlayışla karalanmasın.

Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.

Yoksa Anadolu’daki toprak bütünlüğümüz tehlikeye girecek.

O zaman sormak lâzım Amerika’nın on bin km öteden Suriye’de ne işi var.

Amerika’ya ses çıkaran yok.

Eleştirende yok.

Bu toprakların hepsi ecdat yadigarı Osmanlı topraklarıdır.

Ermeniler ve PKK’lılar toprak talebinde bulunduklarında demokratik hak, biz Türkler tapuları elimizde olan topraklar üzerinde yaşayan kardeşlerimizin hukuki haklarını müdafaa için yaptığımız müdahaleler sözüm ona Osmanlıcılık oluyor.

Kendilerini kör gibi gösteriyorlar fakat ben size bunların asıl adlarını yazayım.

Bunlar millet ve devlet düşmanlarıdır.

Haindir.

Bunlar ne Türk’tür, ne Müslümandır.

Coğrafyana sahip çıkmazsan gelir başkaları sahip çıkar.

Bundan böyle ne Suriye, ne Irak asla bütün bir Suriye ve Irak olmayacaktır.

Her iki devlet emperyalistlerce bölünmüştür.

Topraklar el değiştirince en az elli, yüz yıl son şekil ve egemenlikle yürür.

Türkiye bir an önce güney sınırlarındaki 30-35 km’lik hattı tamamlamak ve parçaları birleştirmek zorundadır.

Gerekli hukuki zemin ABD ve Rusya ile Türkiye’nin yaptığı mutabakatlarda mevcuttur.

Suriye’de Atlantik’i aşıp gelen Amerika kararlı, Rusya kararlı, İran kararlı, Anadolu topraklarının bekasını tehlikeye düşürecek işgaller için Türkiye’den itidal beklemek vatanımıza ihanet olarak durur.

Tilki ezan okumaya başladı, gözünüz kümeste olsun.

Bir üçüncü dünya savaşı başlatılmış durumdadır.

Asırlardır insanlığı sömüren batının bizlere zerk etmiş olduğu tehlikeli kodlardan bir an evvel sıyrılmalıyız.

ABD ve Batı’nın dışında “yeni bir dünya” yükselmektedir.

Türkiye ringlere sürdüğü barış diplomasisi ile bu savaşın yayılımını önlemeye çalışmaktadır.

Vatan tevil götürmez.

 

Saygılarımla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER