Türkiyelilik Tuzağı:Kimliğimize Yönelik Sessiz Savaş
TÜRKİYELİLİK TUZAĞI: KİMLİĞİMİZE YÖNELİK SESSİZ SAVAŞ
İsterseniz önce bir tespit yaparak başlayalım: Emperyalizm, tüm dünyayı küresel pazar yapmak isterken, kendi pazarına sahip çıkan ulusal ekonomisi güçlü ulus devletleri etnik ve dinsel kimliklere ayrıştırarak küçük küçük devletçiklere ayırır ki; toparlanıp tekrar birleşerek kendi pazarına egemen hale gelemesin.
İşte bir süredir Türk ulus kimliğimizi, devletimizi hedef alarak etnik ve dinsel kimliklere ayırmak isteyenlerin kullandığı sözcük bu: Türkiyelilik.
Ama bu sözcük, topluma tanıtıldığı gibi herkesi kapsayıcı, eşitlikçi, daha demokratik, kucaklayıcı falan değil. Tam tersine… Hem zaten bu sözcük, Türk kimliği gibi kendi başına bir anlam taşımayıp, yanına etnik ve dinsel kimlik isimleri konulduğunda belirli bir anlama sahip olabilmektedir.
Bu yüzden de bir süredir iktidarın yetkili ağızlarından veya ortaklarından, Atatürk karşıtı söylemlerin yanı sıra "Türk milleti" kavramının ırkçılık çağrıştırdığı, bu nedenle "Türkiye Milleti" denilmesinin daha doğru olduğu; hatta bayrağın adının da "Türk bayrağı" olarak tanımlanması yerine "Türkiye bayrağı" olarak adlandırılmasının daha doğru olduğu yönünde açıklamalar bile yapıldı.
Belki bazılarınız, birilerince yıllardır "Türk" kavramının ırkçılık olarak sunulması nedeniyle; "Türkiyelilik “in daha güzel, ırkçı olmayan, daha kapsayıcı (öyle diyorlar ya!) olacağını, bu nedenle de "Türk milleti" yerine "Türkiyelilik" kavramının herkesi birleştireceği yönündeki açıklamalara ikna olmuş da olabilirsiniz...
Ancak bu durumda herkesin kendi kendine sorması gerekiyor. Bugün: Almanya’da yaşayanlara "Almanyalı" değil, "Alman”, Fransa’da yaşayanlara "Fransalı" değil, "Fransız”, Rusya’da yaşayanlara "Rusyalı" değil, "Rus”, İtalya’da yaşayanlara "İtalyalı" değil, "İtalyan”, Yunanistan’da yaşayanlara "Yunanistanlı" değil, "Yunan" denilirken...
Peki, sizce neden ısrarla "Türk" yerine "Türkiyeli" demek yolunda yoğun bir çaba var? Üstelik bizler, bu ülkelerin arabaları, hatta o ülkeler için yarışan sporcular için bile "Alman", "Fransız", "İtalyan", "Amerikan", "İngiliz" gibi kavramlar kullanırken…
Neden bizde ısrarla bu konular gündeme getirilip, "Türk" yerine "Türkiyeli" kavramı toplum bilincine yerleştirilmeye çalışılıyor?
Aslında nedeni biliniyor: Meclis'te kurulan komisyon tartışmalarının dışarıya yansıyan açıklamalarından da anlaşıldığına göre; Anayasa'nın ilk dört maddesi yanında 42. ve 66. maddeleri de hedef tahtasında. Önceden de terör örgütünün bazı yöneticilerinin açıklamalarına yansıdığı şekilde, hedef "ulus devlet" olup, çok kimlikliliğin ancak ulus karşıtı ümmetçilikle mümkün olacağı düşünülmektedir.
Çünkü ümmet üst kimlik olarak kabul edildiğinde; tüm etnik ve dini kimlikler farklılıklarıyla, kimlikleriyle, hatta hukuklarıyla var olacaklardır.
Böyle olunca da; bunu, ABD yetkililerinin pek çok kez gündeme getirdiği "İsrail'in bölgede güçlü ulus devlet istemediği" açıklamasının yanı sıra ABD'nin dayattığı "Osmanlı millet sistemi" denilen, etnik ve dini kimliklerden oluşan, kolayca parçalanabilecek federe bir devlet dayatmasıyla birlikte düşünmek gerekiyor.
Ancak yine de her şeye rağmen, "Tamam da, 'Türk' yerine 'Türkiyelilik' olursa ne değişecek? Aynı anlama gelmez mi?" gibi sorular aklınıza gelebilir. Bu nedenle, bu sözcükler arasındaki farkı kısaca da olsa açıklayalım ki sonradan kafanız karışmasın:
"Türk Milleti" - Tek bir milleti; yani ortak vatan üzerinde yaşayan, aynı dili konuşan, aynı tarihsel geçmişe sahip olan, ortak bir ekonomi etrafında birleşen ve aynı duygu ve düşünceleri paylaşan bir topluluğu ifade ederken;
"Türkiyelilik" ise sadece coğrafi bir tanımlama olup; Suriye ve Irak'ta ulus devletlerinin yıkılmasının ardından nasıl ki halk millet olmaktan çıkarak "Iraklı Sünni", "Iraklı Yezidi", "Iraklı Arap" ya da "Suriyeli Dürzi", "Arap", "Suriyeli Şii" olmuşsa; "Türkiyelilik" de halkı millet olmaktan çıkararak aynı şekilde bu kavram, üzerinde yaşayan etnik ve dini kimlikleri "Türkiyeli Türk", "Türkiyeli Kürt", "Türkiyeli Arap", "Türkiyeli Laz", "Türkiyeli Çerkez", "Türkiyeli Alevi", "Türkiyeli Sünni" gibi adlandırmalarla tanımlayarak çok kimlikliliği, yani federasyon anlamını taşımaktadır.
Ancak bugün dünyada federasyon olan devletlerin neredeyse tamamı - Belçika hariç - kuruluşlarından itibaren küçük devletçiklerin birleşmesiyle oluşmuştur. Avrupa devletlerinin hâlâ AB adı altında tek ve büyük bir güçlü devlet oluşturmayı amaçladıkları bir zamanda; kurulmasının üzerinden 100 yılı geçen üniter bir ulus devletin, etnik ve dini kimliklerden oluşan bir federasyona dönüşmesinin dünyada hiçbir örneği yoktur. ABD saldırısıyla federe hale getirilen Irak ve yapılmaya çalışılan Suriye hariç...
İşte şimdi bizde de aynı olay, ABD dayatması ile "Osmanlı millet sistemi", kapsayıcılık ve kardeşlik adı altında hayata geçirilmek istenmektedir.
Üstelik anayasa değişikliğiyle...