Emperyalist küresel güçlerin Türkiye’yi parçalama planı 100 yıldır devam ettiği gibi hala da devam etmektedir. Küresel emperyalist güçlerin sözcüsü/direktörü ABD nasıl ki 1980 öncesi Türkiye içinde kaos, anarşi, terör rüzgarı estirerek halkımızı kamplara böldü ve 1980 sonrası da PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile Türkiye’yi tehdit etti, şimdi de dışarda (Irak ve Suriye’de) PKK/PYD/YPG/SDG ve DEAŞ/IŞİD gibi terör örgütleri ile Türkiye’yi tehdit etmeye devam ediyor. Sözde dost/müttefik ABD artık gerçek yüzünü saklamıyor! Düşmanlığını açık/aleni bir şekilde göstermekten çekinmiyor.
ABD şu anda bile bütün dünyanın gözleri önünde Suriye ve Irak’ta Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren PKK/PYD/YPG/SDG terör örgütüne silah, mühimmat ve finans desteği veriyor. O yüzden de Türkiye’nin askeri operasyonlarından son derece rahatsız. Türkiye’nin yapacağı operasyonları ve harekatları durdurabilmek için uyarı, tehdit, yaptırım vs. her yola başvurarak elinden ne gelirse yapıyor. Türkiye’ye yönelik siyasi, ekonomik, psikolojik her türlü baskı ve tehdit yolunu kullanıyor.
ABD için PKK/PYD/YPG/SDG ne ise DEAŞ/IŞİD de aynıdır! Aslında her ikisi de terör örgütü. ABD için farketmiyor, her iki terör örgütünü de yeri ve zamanı geldikçe kullanıyor. Duruma göre de her iki terör örgütüne iyi ve kötü rollerini paylaştırıyor! Şu anda PKK/PYD/YPG/SDG, ABD için iyi rolde, DEAŞ/IŞİD ise kötü rolde! Önümüzdeki günlerde bu roller yer değiştirebilir. Her şey Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı kara harekatına bağlı. ABD, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD/YPG/SDG’ye yapacağı kara harekatından olağanüstü rahatsız. Bu harekat sonrası DEAŞ/IŞİD tekrar sahneye çıkacak! O yüzden şimdiden Türkiye’yi DEAŞ/IŞİD ile tehdit etmeye başladı!
Şayet Türkiye kara harekatını başlatırsa PYD/SDG kontrolündeki cezaevlerindeki DEAŞ/IŞİD mahkumları kaçabilirmiş! Bu da bölge için çok büyük bir riskmiş! Böyle bir durum gerçekleştiğinde DEAŞ/IŞİD’in ortaya çıkmasının müsebbibi Türkiye olacakmış. ABD, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı kara harekatı öncesinde PKK/PYD/YPG/SDG’yi korumak için gerekli bahaneyi bulmuş gibi! Peki, Türkiye’nin yapacağı operasyonu engelleyebilecek mi?! Asla!.. Çünkü Türkiye, yapacağı operasyon ve harekatlar ile ilgili hiçbir güçten icazet almadığını aleni bir şekilde bütün dünyaya duyurdu. ABD de bunun bilinci içinde olduğu için (DEAŞ/IŞİD’i bahane ederek) böylesi bir kılıf buldu.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG’ye yönelik yapacağı kara harekatını uluslararası hukuk kuralları içinde kendi sınırlarının güvenliğini sağlamak, terör örgütü tehdidini ortadan kaldırmak ve Suriye’nin bağımsızlığı, istikrarı ve huzur için yaptığını defalarca dünyaya ilan etti.. Asıl uluslararası hukuk kurallarına uymayan ülkenin ABD’nin kendisiydi. ABD, Türkiye’nin bütün uyarılarına rağmen terör örgütlerine vermiş olduğu destekten vazgeçme eğilimi hiçbir zaman göstermedi.
ABD, şimdi de Türkiye’yi DEAŞ/IŞİD ile tehdit etmekte! Suriye’nin kuzeyine yapılacak kara harekatından dolayı PKK/PYD/SDG kontrolündeki cezaevlerinde yatan DEAŞ/IŞİD mahkumları riske girerse (kaçarsa) sorumlusu/müsebbibi Türkiye olacakmış! ABD’nin vermek istediği mesaj aynen böyle. Şayet Türkiye yakında kara harekatını başlatırsa ABD bu planını tatbikata koyacak. Zaten her iki terör örgütü de (PKK/PYD/SDG ve DEAŞ/IŞİD) ABD’nin kontrolünde …
ABD, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı kara harekatı sonrasında PYD/SDG kontrolündeki cezaevlerindeki DEAŞ/IŞİD mahkumlarını salarak Türkiye’nin başına bela edeceği mesajını açık bir şekilde vermekteydi. Bütün dünyaya “Ben Türkiye’yi uyarmıştım. Gel vazgeç bu kara harekatından..” diyecek. ABD, sözde terör örgütü PKK/PYD/SDG’ye meşru hak kazandırmış oluyor! Böylece DEAŞ/IŞİD Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını başlatacak. ABD bir taşla iki kuş vurmuş oluyor! ABD’nin bu sinsi planını icraata geçirerek hem Türkiye’nin başına DEAŞ/IŞİD terör örgütünü bela etmiş olacak hem de bölgede gücüne güç katarak terör örgütü PKK/PYD/SDG’yi korumaya almış olacak.
Türkiye’nin jeopolitik, stratejik ve siyasi konumu küresel ölçekte değerlendirildiği zaman ‘dünyanın merkezi’ olarak görebiliriz. Türkiye-ABD, Türkiye-AB, Türkiye-Rusya ilişkileri bazen iyi bazen kötü bazen de gerilimli bir atmosferde seyir etmesi geleceğe yönelik bazı ipuçları veriyor!.. Türkiye, Rusya ve İran’ın ortak imza attığı Astana metni her üç ülkeyi de bağlamakta. Türkiye ne kadar Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG’ye yönelik operasyonlarını devam ettirse de Astana’da yapılan anlaşma doğrultusunda hareket ediyordu.
Astana Anlaşması doğrultusunda hareket eden Türkiye’nin amacı, yapmış olduğu kara ve hava operasyonları ile kendi sınırlarını tehdit eden terör odaklarını 30 kilometre derinliğe itmek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaktı. Türkiye Astana süreci doğrultusunda Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik çözümleyici adımların atılmasını isteyen ülkelerin başında gelmektedir. Rusya’nın Suriye üzerindeki hamiliği Ukrayna Savaşı nedeniyle zayıflamış olsa da ortaya çıkan boşluğu Türkiye doldurması bölgenin istikrar ve barışı için olumlu bir adım olsa gerek.
Türkiye-Suriye yakınlaşması ile ilgili gelişmeler önümüzdeki günlerde somut adımların atılmasına sebep olabilir. Türkiye’nin, terör örgütü PKK/PYD’nin Suriye iç savaşında ele geçirdiği petrol tesislerine yapmış olduğu nokta atışı hava operasyonlar, terörün finans kaynaklarını kurutmaya yönelik olduğu gibi rejimin de işine yarayabilir! Bu durum beklenen Türkiye-Suriye yakınlaşmasına zemin hazırlayabilir. Fakat ABD’nin tam böyle bir zamanda DEAŞ/IŞİD bahanesiyle PYD/PKK ile ortak devriyelerini yeniden başlatması ne anlama geliyordu?! ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder’in geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu “Suriye Demokratik Güçleri ile ortak operasyonlarımız yeniden başladı.” açıklaması bu durumu teyit etmektedir.
Türkiye, Rusya ve Suriye arasında diplomatik ilişkilerin istihbarı, siyasi ve liderler düzeyinde gelişmesi neticesinde bir sonuca varılabileceği artık gün gibi ortaya çıkmıştır. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamada önce istihbarat, sonra dışişleri, daha sonrada savunma bakanlarının biraraya geldikten sonra liderler olarak biraraya gelinebileceğini belirtmişti. Türkiye-Rusya-Suriye arasında böylesi bir yakınlaşma ve işbirliği elbet ki ABD’yi son derece rahatsız edecektir. Zaten ABD, yapmış olduğu açıklamalarda bu rahatsızlığını aleni bir şekilde beyan etmektedir. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesini istemeyen ABD, Suriye’de barış, huzur ve istikrar ister mi?!
ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin arabuluculuğunu ne kadar övse de aslında Türkiye düşmanlığını Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terör örgütüne her türlü (silah, mühimmat, finans vs.) desteği vererek göstermektedir. ABD’nin Yaptırım Koordinatörü Büyükelçi James O’Brien, Rusya’ya uygulamış olduğu yaptırımlara Türkiye’nin de uyması gerektiğini, şayet ki bu yaptırımlara Türkiye uymadığı takdirde benzer yaptırımların Türkiye’ye de uygulanacağını ifade etmesi bile aba altından sopa göstermekle birlikte açık bir şekilde dolaylı bir tehdittir.
ABD/Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı), Suriye’de DEAŞ/IŞİD’e karşı Suriye Demokratik Güçleri (SDG/PKK/YPG) ile birlikte mücadele ettiklerini ifade ederek Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/YPG’ye yapacağı kara harekatının DEAŞ/IŞİD karşısında bugüne kadar elde edilen tüm kazanımları tehlikeye gireceği konusunda bir açıklama yaparak dolaylı yönden Türkiye’yi uyardı! Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine yapmış olduğu hava harekatı sonrasında büyük bir panik yaşayan ABD, PKK/PYD/YPG/SDG ile ortak devriyelerini durdurmuştu. ABD, DEAŞ/IŞİD’i bahane ederek Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine başlatacağı kara harekatı öncesi 9 Aralık 2022 tarihinde PKK/PYD/YPG/SDG ile ortak devriyeleri tekrar başlattıklarını duyurdu.
DEAŞ/IŞİD aynen PKK/YPG/SDG gibi küresel emperyalist güçlerin bir ürünüdür. Her iki örgütünün en büyük destekçisi ABD’dir. DEAŞ/IŞİD terör örgütü ABD için gizli bir aparat! Yeri ve zamanı geldiğinde aynen PKK/PYD/SDG gibi kullanacak! ABD’nin bölgeye yerleşmesi DEAŞ/IŞİD sayesinde olmuştu. Bu durum PKK/PYD/SDG’nin de çok işine çok yaramıştı! ABD, Ortadoğu’da gücünü elinde tutabilmek için nasıl ki PKK/PYD/YPG/SDG’yi çıkarları doğrultusunda kullanıyorsa aynı şekilde DEAŞ/IŞİD’i de kendi çıkarları doğrultusunda kullanacaktı.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yapmış olduğu hava harekatı sonrası ABD büyük bir telaşa kapılmıştı! Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik kara harekatı başlatacak olması ABD’yi tekrar telaşa soktu! ABD bu yüzden DEAŞ/IŞİD’i sahneye sürmeye karar verdi. Daha önce de (2019 yılında) Türkiye’nin terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYP/YPG’ye yönelik başlatmış olduğu Barış Pınarı Harekatı ABD üzerinde büyük bir DEAŞ/IŞİD gerilimi yaratmıştı! Yani, Türkiye’nin operasyonları nedeniyle SDG(PYD/YPG) kontrolündeki cezaevlerinde DEAŞ/IŞİD mahkumlarının kaçmaması sözkonusuydu! Böyle bir durumda ABD ne yapacaktı?! Hatta o dönemde SDG yöneticisi Jia Kurd Reuters haber ajansına vermiş olduğu bir demeçte “Bu saldırı kesinlikle cezaevinde bulunan DAEŞ militanlarına yönelik güvenlik önlemlerini zayıflatacak.” diyerek ABD ile aynı rahatsızlığı paylaşıyordu.
Şimdi yıl 2022… Türkiye yakın bir zamanda Suriye’nin kuzeyine kara harekatı başlatacağını açıklaması ile birlikte ABD ve terör örgütü PYP/YPG’de yine aynı telaş, yine aynı korku ve yine aynı panik başladı! ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Michael Erik Kurilla “Çok endişeliyim çünkü bu durum bölgede istikrarsızlığa ve Suriye’deki ortaklarımızın DEAŞ hapishanelerinin kontrolünü kaybetmesine yol açabilir. Suriye’nin kuzeyinde 28 kadar hapishane var… Buradaki gerilimi azaltmak ve Türklerin girmesini engellemek için yapılacak her şey çok önemli” diyerek tedirginliğini açıklamıştı.
Suriye’nin kuzeydoğusunda PYD/YPG/SDG kontrolündeki hapishanelerde binlerce DEAŞ/IŞİD mensubu var. BM bu durumdan çok rahatsız ve bir an önce bu sorunun çözülmesini istiyor. Hatta BM Terörle Mücadele Birimi Direktörü Vladimir Voronkov IŞİD’nin büyümeye devam ettiğine vurgu yaparak bölgenin terörist gruplar için adeta bir arena haline geldiğine değinmesi boşuna değil. Peki ya ABD’nin bu konuya yaklaşımı!.. ABD için en önemli şey kendi çıkarları! Ha PKK/PYD/YPG/SDG ha DEAŞ/IŞİD… ABD için farketmiyor… Nasıl olsa her iki terör örgütü de işine yarıyor!
ABD daha önceki yıllarda DEAŞ/IŞİD varlığını Irak ve İran’a karşı kullanmıştı. Aynı şekilde bugün de PKK/PYD/YPG/SDG’yi Türkiye karşı kullanıyor. Hem de aleni/açık bir şekilde silah, mühimmat ve finans desteği vererek. Zaten o yüzden Türkiye’ni şu içinde bulunduğumuz günlerde Suriye’nin kuzeyine yapacağı kara harekatından olağanüstü rahatsız. Bu rahatsızlığını gündeme getirirken DEAŞ/IŞİD’i bahane ederek Türkiye’yi tehdit etmeyi de ihmal etmiyor! Çünkü, YPG/SDG ile birlikte DEAŞ/IŞİD’e karşı ortak mücadele veriyormuş.
Bütün bunlardan çok iyi anlıyorduk ki Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG’ye yönelik yapacağı kara harekatı sonrasında ABD sinsi planını gerçekleştirecek! Terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG kontrolündeki cezaevlerindeki DEAŞ/IŞİD mahkumları, bundan sonra eylemlerini ve saldırılarını Türkiye’ye karşı yapmaları karşılığında serbest bırakılacaklar. Yani, PKK/PYD/YPG/SDG kendini toparlamaya ve dinlenmeye çekilerek yerini bir süreliğine de olsa DEAŞ/IŞİD’e bırakacak. ABD’nin Suriye üzerindeki Türkiye’ye yönelik şimdilik planı bu şekilde. Nasıl ki PKK/PYD/YPG/SDG’ye her türlü silah, mühimmat ve finans desteği verdi bundan sonra aynı desteği DEAŞ/IŞİD’e de verecek.
YORUMLAR