Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yücel Can

VARLIĞIN SEMBOLÜ SÖZDE KALMASIN.

İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “İnsan Hakları” denir. Ve 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabulü ile ilan edilen olan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, önsözüyle birlikte otuz maddeden oluşmaktadır.
Bu maddelerde temel haklara, sosyal ekonomik ve kültürel haklara yer verilmektedir. İşte Birleşmiş Milletler çerçevesinde oluşturulan temel insan hakkı sözleşmelerini tümüne taraf olan Türkiye’nin de taraf olduğu BM’nin altı temel insan hakları sözleşmesi ve beyannamede dikkat çeken bazı maddeler:

Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Sözleşme, Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi. Beyannamenin bazı maddelerine gelince;

Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge’de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.
Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamaz. Herkes, nerede olursa olsun, kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir.
Yasa önünde herkes eşittir ve herkes ayrım gözetilmeksizin yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkını taşır.

Asya ve Afrika başta olmak üzere dünya kan ağlıyor. Dünyada zulüm, çifte standart, işkence, ayrımcılık uç noktada, şiddet tarif edilmez halde. Gasp, tecavüz Avrupa ve Amerika’dan kalkmış Ortadoğu’da, Irak’ta kol geziyor.
Savaşlar can alıyor, özürlüler haline feryat ediyor, terör hak, hukuk tanımıyor. Mevlâna ve güzellikler sadece lazım olduğunda kullanılıyor. Bildirgeyi hazırlayanlar, imzalayanlar maalesef aynı zamanda suçu işleyen taraf. Ve bir o kadar genelden özele insanlık kan ağlıyor. Ve insan sanki yeni bir tanım istiyor. Öte yandan bayram gelmiş kime ne. Artık bayramlarda çocuklar şeker bile toplamaya gelmiyor, şeker toplayan çocuklar ise asık surattan şikâyetçi.

“Ne olacak. Öze dönüş ne zaman gerçekleşecek? Her şey olduk ama kendimiz olamadık.”

İnsanlığı tanımlamak, tanımak kadar insanlığı algılamak da bir o kadar önemli olsa gerek. Nedense hep yeminler, anlaşmalar yazıda, sözde kalıyor. Bir türlü yazılanlara sadık kalamıyor insanlar, devletler…
Galiba yapacağımız anlaşmalarda, verdiğimiz sözlerde unuttuğumuz bir konu var; Sadakat, samimiyet, doğruluk sevgi, saygı, muhabbet, fedakârlık, kardeşlik, insani değerler, şekilden öte de insan olarak kendini bularak gönül iklimde ıslanmak…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER