Yalnız Türkiye’de değil dünya ölçeğinde de iktidarda uzun süre kalan siyasi partilerde “Vatandaşa Saygısızlık” hastalığı musallat olur. Biz buna kısaltarak «VS» diyeceğiz.
«VS» aslında akılsızlıktır. Fakat iktidar bize saygısız diye biz de aynı şekilde hareket etmeyelim, yumuşatıp «düşüncesizlik» diyelim.
“Aşıda gönüllülük esasını uyguluyoruz” deyip iki (2) doz PCR mecburiyeti getirmek, bunu yaptırmayanlara her şeyi yasaklamak zorbalığı ciddî bir «VS»dir.
Üstelik o kadar büyük bir «VS» ki, utanmadan ve sıkılmadan “iki (2) doz PCR mecburiyeti aşılanma oranını yükseltti” bile diyorlar artık. Daha önce defalarca yazdım, iktidar bu yaptıklarıyla ayağına sıkıyor!
Sağlık Bakanı, “herkesin aşı yaptırması pandemiyi ortadan kaldırabilir” diyor. O bile kesin konuşamıyor. Sonra da aşı karşıtlarına ahmak muamelesi yapılıyor!.
Artık vatandaşlarına «VS» uygulaması mıdır yoksa aşıya karşı olmak mıdır ahmaklık orasını herkesin takdirine bırakalım. Lâkin bilinsin ki iktidarın tutumu hem kendisi hem de ülke için hayırlı değildir.
Türkiye düşmanları topyekûn iktidarın bu zorbalıklarını alkışlıyor ama hálâ uyanmıyorlar. Şaşırıyor muyum? Hayır. Zira «VS» tam da böyle bir şeydir işte. Yàni işin sırrı iktidarda uzun süre kalmak…
Hayır alternatifleri olsa işi gücü bırakıp hergün burada “iktidarı bitirelim” türü yazılar yazardım ama işin kötüsü alternatifleri yok…
O yüzden Kılıçdaroğlu ve avanesi beyhude seçim deyip durmasınlar. CHP kendini ikiye katlasa yine yetmiyor üstelik.
Ve muhterem CB Erdoğan hayatta olduğu sürece kimse ne İmamzadeye ne etekzadelerin şunların bunların adaylarına falan rey vermez.
CB Erdoğan, “2023, Türkiye’nin ve Türk milletinin yeniden şahlanışının sembolüdür” dedi. Elbette buna her Müslüman Türkiyeli inşá’allah der. Lâkin duâmızın kabulü için en azından «VS» tavırlarının değişmesi, saygısızlık yerine “vatandaşa hürmet” («VH») gelmeli değil midir?
Allah ihlás sahiplerini sever. Dinimiz ihlás dinidir. Yàni samimiyet birinci plandadır. Samimiyeti olmayanın imanı makbul değildir, o münafıktır.
Ak Parti samimiyet testindedir. Bugünlerin kıymetini bilmek gerekir. Vatandaş hürmet ister, kendine değer verildiğini görmek ister.
(İkinci yazı) İstanbul’da trafik yoğunluğu
İstanbul’un her sahada çilesi kalabalığı yüzünden. Bunu ancak akılsızlar anlayamaz. Çin’in başkenti bile İstanbul kadar kalabalık değil.
Nüfus yoğunluğu beraberinde her derdi, hattâ her belâyı getirir. Nerde çokluk orda b…k diye boşuna dememişler. Metropollerin de bir kapasitesi vardır. İstanbul trafiği bu kadar aracı kaldıramıyor. Bakın boğazda üç (3) köprü var, bir de denizaltı Avrasya Tuneli. Yayalar için olan metro geçişini saymıyorum bile. Hal bu iken yetmiyor.
Sabah işe gidenler büyük bir işkence çekiyor. Bizzat gördüm, şahid oldum. Bostancıya, hattâ daha ilerisine kadar süren kilometrelerce araç kuyruğu oluşuyor boğaz köprüsü için. İnsanlar canından beziyor. Kavgalar, gürültüler de cabası… Buna mecbur muyuz? Hayır değiliz.
Çare İstanbul nüfusunu daha da arttırmak değil, bilakis azaltmak olduğu halde milyonlarca nüfusu daha çekmek istercesine yeni gökdelen siteleri peydahlanmakta. Hani sayın CB “dikey yapılanma bitecek” demişti? Bu söz de mi samimi değildi yoksa?
Dost acı söylermiş. Yapılan yanlışlar yalnız iktidarı tüketmeyecek, ülkeyi de tüketecektir. Netekim İstanbu yüzünden Türkiye ekonomisi de tehlike sinyalleri veriyor. Zira İstanbul demek tüketim demek. İstanbul nüfusu arttıkça, arttırıldıkça üretim azalıyor. Bunu göremiyor muyuz? Vallahi pes.
İktidar muaccel tedbirler almalıdır. Yoksa bunun hesabı dünyada da ahirette de verilir. 16.09.2021
YORUMLAR