İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞI’NDA BUGÜNE KADAR NELER OLDU?!
Tarih 7 Ekim 2023… İsrail-Filistin Savaşı’nda tarihi bir gün olarak hatırlanacak. Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları İsrail’in güneyindeki şehirleri hedef alarak 20 dakika içinde İsrail’e 5 bin füze/roket göndermişti. Ayrıca karadan da farklı bir strateji ile hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir yöntemle planörlerle havadan sızma harekatını gerçekleştirmişti. Şehir içlerine sızan Hamas askeri grubu Beyt Hanun-Erez Sınır kapısını kontrol altına alarak birçok İsrailli asker ve polisi esir almıştı.
İsrail 50 yıllık tarihinde böylesi bir saldırı ile karşılaşmamıştı. İsrail, Hamas’ın bu ani saldırısının şokuyla birkaç gün kendine gelememişti. Çünkü övünüp gurur duyduğu Demir Kubbe ilk defa delinmişti. Ne zamanki kendisine geldi, Gazze’yi havadan, karadan ve denizden bombardımana tuttu. O günden bu yana geçen 15 gün içinde Batı Şeria dahil olmak üzere Filistin’de cepheyi genişleterek saldırılarını sürdürdü. Hamas da İsrail içlerine yönelik füze/roket atışlarıyla misilleme yapmaya devam etti. İsrail-Filistin arasındaki karşılıklı saldırılar halen devam ediyor. İsrail’in Filistin’e (Gazze, Batı Şeria ve Ürdün sınırı) yönelik yapmış olduğu saldırılara İsrailli yerleşimciler de dahil olmuştu.
İsrail-Filistin Savaşı, 75 yıldır devam ediyor. Hamas’ın askeri grubu İzzeddin el-Kasım Tugayları’nın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yönelik başlatmış olduğu ‘Aksa Tufanı ı’ operasyonu üzerinden 15 gün geçti. Bugüne kadar 306’sı asker olmak üzere toplam 1400’ün üzerinde İsrailli ölmüş ve 5 bine yakın İsrailli de yaralandı. İsrail saldırılarında 1756’sı çocuk olmak üzere toplam 4 bin 385 Filistinli şehit oldu. 15 bine yakın Filistinli de yaralandı. İsrail saldırıları sonucunu 18 gazeteci hayatını kaybetti.
GAZZE’DE YAŞANAN BÜYÜK FELAKET/NEDVE…
İsrail saldırısı altındaki Gazze Şeridi’nde 2 milyon Filistinli açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla karşı-karşıya. Gazze’yi hiçbir insani yardım ulaştırılamıyor. Gazze halkı ölümle pençeleşiyor.
Gazze halkı sokaklarda yatıp kalkmakta olduğu için şu anda doğrudan hedef haline gelmiş durumda. Zaten sığındıkları hastaneler, camiler ve kiliseler de İsrail tarafından bombalanıyor.
Gazze’deki Filistin halkına kısa bir zaman içinde temel ihtiyaçları olan su, elektrik ve gıda ulaştırılamazsa insanlık adına korkunç bir felaket yaşanacak. Gazze’deki Filistin halkına acilen yardım edilmesi gerekiyor.
Filistin Sağlık Bakanlığı, BM, Uluslararası Kızılhaç Komitesi Norveç Mülteci Konseyi (NRC),Gazze’deki açlığa, susuzluğa ve sokaklara mahkum edilen Filistinlere yardım edilmesi çağrısında bulundular.
İsrail ablukası altındaki Gazze halkı büyük bir insani ve sağlık felaketi ile karşı-karşıya… Hastaneler dolmuş, ilaç ve akaryakıt bitme aşamasına gelmiş… Marketler ya boşalmış, ya da yeterli ürün kalmamış… Fırınlar da ya kapalı ya da önünde insan kuyruğu oluşmuş… Su depolarının önünde oluşan insan kuyruğu… Tabi kı su varsa, ya da sıra kendisine gelirse… Gazze halkının ekmek, su, gıda için nasıl bir çile çektiğine ve nasıl bir felaketle karşı-kırşaya olduğuna şahit olmaktayız. Gazze de büyük bir yaşam mücadelesi ve büyük bir kaos yaşanmakta…
Norveç Mülteci Konseyi (NRC) Gazze’de yaşanan bu dramı “ Gazze halkının insani felaketin eşiğinde” diyerek dünya kamuoyuna duyurdu.
Gazze halkının bu içler acısı haline elbet ki seyirci kalınmıyordu. Birçok ülke yardıma hazırdı ama İsrail Gazze’ye bütün kapıları kapattığı için gelebilecek yardımlar da gelmiyordu. Uluslararası kuruluşlar ve birçok ülke İsrail’i uyarıyordu! Yardımların ulaşması için en azından Mısır kapısının açılmasını istiyorlardı. Ne yazık ki İsrail bütün bu çağrılara kulağını tıkamıştı. Gazze halkı İsrail’in umurunda değildi. Yapılan çağrıları duymazlıktan geliyordu.
Gazze’nin hali içler acısı… Gazze’deki Filistin halkı kan ağlıyor… Ambülansların bile hastalara ulaşımı imkansız hale gelmiş… Elektrik santralleri çalışmadığı için elektrik yok. Elektrik olmayınca su arıtma tesisleri ve su pompaları çalışmıyor. Ne temizlik ne de içmek için su bulanamıyor. Sağlık sistemi zaten çökmüş. Hastane morglarında bile yer kalmamış. Cenazeler dondurma kamyonlarında muhafaza ediliyor. Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. İkinci büyük Nekbe (Büyük Felaket) yaşanıyor desek daha doğru olur.
Gazze’de bütün bunlar yaşanırken İsrail’in ısrarla sivillerin evlerini boşaltmasını ve bulundukları yerleri terk etmesini istemesi de olması muhtemel daha büyük felaketin adeta habercisi gibiydi. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın dediği gibi Gazze’de gerçekten Büyük Nekbe (Büyük Felaket) yaşanıyordu!..
İsrail’in GAZZE ŞERİDİ’NDEKİ el-Ehli Baptist HASTANE SALDIRISI Uluslararası Kuruluşlar ve Bazı Ülkeler Tarafından Şiddetle Kınandı
BM (Birleşmiş Milletler), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), UNİCEF ((Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu), Türkiye, Katar, Rusya, Suud-i Arabistan, İran, Ürdün, Lübnan, Libya, İran, Pakistan, Arap Birliği, AB, Cezayir, ABD, Slovenya, Fransa, Norveç, Almanya, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNCEF), Afrika Birliği Komisyonu, Fransa, Kanada, KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) ve daha birçok ülke tarafından İsrail’in zulmü şiddetle kınandı. Ve İsrail’e saldırıları durdurması uyarısı yapıldı. Fakat İsrail bu çağrıları ve uyarıları hiçbir zaman dikkate almadı.
İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonucu 500 Filistinli ölürken binlercesi de yaralanmıştı. Türkiye, Filistin’de 3 gün, İran bazı ülkeler 1 günlüğüne yas ilan etmişti. İsrail’in ülkeleri yasa sokacak kadar saldırganlaşması sorgulanmalıydı! İsrail’in yapmış olduğu apaçık devlet terörüydü.
İsrail’in el-Ehli Babtist Hastane saldırısı dünyada büyük yankı uyandırdı. Dünyada doğru haber yazan sağduyulu medya İsrail’in el-Ehli Baptist Hastanesi saldırısını kınarken batı medyası olayı çarpıtarak İsrail’den yana haberler yayınladı.
Öte yandan el-Ehli Baptist Hastenesini bombalamasını şiddetle kınayan uluslararası kuruluşlar ve bazı ülkeler Gazze’deki sivillere ve sağlık hizmetlerine yönelik saldırılara son vermesi için İsrail’i İsrail’e çağrıda bulundular.
İsrail’in el-Ehli Baptist Hastanesi saldırısı üzerine, Türkiye ve KKTC “Bu bir savaş suçudur, bir katliamdır.”, Rusya “Savaş Suçu”, Katar “vahşice bir katliam ve uluslararası hukukun ihlali”, Pakistan “insanlık dışı ve savunulamaz olduğunu”, Suudi Arabistan “Menfur Suç”, Katar, “vahşice bir katliam ve uluslararası hukukun ihlali”, Suudi Arabistan “menfur suç”, Ürdün “iğrenç katliam ve savaş suçu”, Libya “vahşi bir suç”, Kanada “Savaşlarla ilgili kurallar vardır ve hastaneyi vurmak kabul edilemez”, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNCEF) “Dehşet”, Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF): “Bu bir katliamdır”, diyerek İsrail’i çok sert bir şekilde kınayarak bu saldırılara son vermesini istediler.
Gazze Şeridi’ndeki el-Ehli Babtist Hastenesi saldırısı sonrası Batı Şeria, Ürdün, Lübnan ve dünyanın birçok ülkesinde binlerce kişi sokağa inerek İsrail’i kınadılar ve protesto ettiler.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev’in “Gazze Şeridi’nde bir hastaneye yapılan korkunç saldırı açıkça savaş suçudur.” diyerek tek sorumlusunun ABD olduğunu belirtmesi, Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın “İsrail yönetimi tüm kırmızı çizgileri aştığını söyleyerek “İsrail’in akıttığı kandan sorumlu tutulmalı, cezalandırılmalı” demesi, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, İsrail’in Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi saldırısından ABD’yi sorumlu tutması Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF): “Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez. Hastaneler hedef değildir.” diyerek İsrail’i uyarması gibi çağrılar, mesajlar ve uyarılar da fayda etmiyordu.
İsrail’in Gazze’de bir hastaneyi vurarak yüzlerce sivilin ölümüne yol açmasının müsebbipleri arasında İsrail’e her türlü desteği veren ABD başte gelmek üzere bazı Avrupa ülkeleri vardı. Hasztane saldırısından onlarda sorumluydu!
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNCEF) Başkanı Catherine Russel, Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine yönelik saldırı karşısında dehşete düştüğünü söylemesi ne kadar acı bir gerçekti. Fransa Cumhurbaşkanı Makron’un “Hiçbir şey bir hastaneye yapılan saldırıyı haklı çıkaramaz. Hiçbir şey sivilleri hedef almayı haklı çıkaramaz.” gibi ifadeler kullansa da İsrail’e destek verse de aleni bir şekilde İsrail’e destek vermeye devam etmesi ne kadar manidardı.
İsrail’in Gazze’deki el/Ehli Baptist Hastanesi, Gazze’nin kuzeyinde faaliyet gösteren 22 hastaneden sadece birisiydi. Anglikan Kilisesi’nin Kilise Misyoner Topluluğu (CMS) aracılığıyla 1882’de kurulmuştu.1882 yılından bu yana, tam 141 yıldır bölgeye hizmet veriyordu. Gazze’nin en eski hastanesi olarak biliniyordu. Yapılan bağışlar sayesinde ayakta duruyordu. İsrail’in saldırısı yerle-bir olan işte bu hastaneydi. Bu hastane tam 500 kişiye mezar olmuştu.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İsrail’e Hamas ile mücadele etmesi için güvenlik sistemleri sağladığını belirterek, bunun masum sivilleri öldürmek anlamına gelmediğini söylemesi ne kadar inandırıcı?! Bir yanda Gazze’ye vahşet yaşatan, sivilleri öldüren, aç-susuz, elektiriksiz, gıdasız ve barınaksız bırakan İsrail’i eleştirirken diğer yandan İsrail’in yanında olduğunu söyleyip her türlü desteği vermekte… Bu nasıl bir yüzlülük ki insanlıktan zerre miktarı nasipleri olmamış… Yüzlerinde yapmacık üzüntüler, dillerinde yüzeysel kınama mesajları, ellerinde uçaklar, bombalar, silahlar… Ve Filistin halkına kan kusturuyorlar…
ULUSLARARASI KURULUŞLARIN AÇIKLAMALARI DA İSRAİL’İ DURDURAMIYOR!..
İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika İletişim Direktörü Ahmed Benchemsi: “açıkça savaş suçu” Ancak, bu durum misilleme olarak 2 milyon insanı cezalandırmak için bir gerekçe değil.” dryerek İsrail’e ateş püskürüyor.
Arap Birliği ile Afrika Birliği’nin ortak açıklaması: “Bölge sakinlerine temel insani yardım sağlamak ve yaralılara yardım etmek için acil insani koridor açılmalı, toplu cezalandırma kabul edilemez.” diyerek İsrail’e çağrı yapıyor.
UNICEF: “Gazze’den gelen görüntüler korkunç. Kurbanlar arasında çok sayıda çocuk var. 1 milyon kişinin gideceği güvenli bir yeri yok. Bu kabul edilemez, şiddet derhal son bulmalı. Çocukların güvenliği için Gazze’de ateşkese ve insani koridora ihtiyaç var. UNICEF, Gazze Şeridi’ndeki çocukların kritik ihtiyaçlarına yanıt veriyor ancak erişim giderek zorlaşıyor ve tehlikeli hal alıyor. Çocuklara ulaşmak için acil insani ateşkese ihtiyacımız var.” diyerek dünyayı ateşkes çağrısında bulunuyor.
BM(Birleşmiş Milletler) içinde bulunan BM Sözcüsü dahil olmak üzere BM Barış Gücü, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL), Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı, Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardımlar Koordinatörü Martin Griffiths, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA),BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği gibi önemli kuruluş, temsilci, sözcü ve yetkililerin ortak açıklamalarının kısaca özeti:
“Gazze nüfusunun büyük bir kısmı soykırıma maruz kalıyor. Durum kötünün de kötüsü… Sınır geçişleri kapalı olduğu için Gazze Şeridi’ne halihazırda hiçbir yardım girişi yapılamıyor… İsrailli yetkililerin sivilleri koruması gerekiyor… Uluslararası insani hukuk uyarınca BM tesisleri hiçbir zaman hedef alınmamalı. trajediyi sonlandırma… Gazzeli sivilleri tam kuşatma altında olan bir alana taşımak çok tehlikeli. Savaşlarınn bile kuralları vardır… Uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukukuna saygı gösterilmeli… Siviller korunmalı ve kalkan olarak kullanılmamalı. Korkarım en kötüsünü henüz görmedik… Orta Doğu’da uçurumun eşiğindeyiz… Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına büyük ihtiyaç var… Lübnan-İsrail sınırındaki gerginlik kontrolden çıkabilir.” diye açıklamalarda bulunan uluslararası kuruluşlar Gazze’de büyük bir dramın yaşandığını ve artık insani yardım sağlayamadıklarını belirtiyorlarından yakınıyorlardı.
BM içindeki bütün bu kuruluş, temsilci, sözcü ve yetkililerin açıklamalarından İsrail-Lübnan sınırındaki gerginlik başta olmak üzere “İsrail kuşatma altında olan Gazzeli sivillerin başka bir alana taşınmasının tehlikesi, Gazze Şeridi’ndeki tesislere sığınan sivillerin korunması gerektiği, hastanelerdeki yakıt rezervlerinin kısa bir süre içinde tükeneceği, “Mavi Hat” olarak tanımlanan İsrail-Lübnan sınır bölgesindeki karşılıklı saldırıların bir an önce sonlandırılması, insanı yardımların Gazze’ye ulaşabilmesi için sürekli erişimin sağlanması, yüzbinlerce Filistinlinin barınaklara sığınması, halkın gıda ve su ihtiyaçları, Filistinlerin tek umudu olan Refah Sınır kapısının açılması, Gazze’ye yapılacak yardımların önündeki engellerin kaldırılması, İsrail’in Güney’e zorladığı Filistinlilerin de bombalanması, bazı bazı bölge, okul ve hastanelere sığınan sivillere yapılan tahliye baskısının uluslararası hukuka aykırı olması…” gibi binlerce sorunla karşı-karşıya olan Filistin halkının büyük bir felaketin eşiğinde olduğu ortaya çıkıyordu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Orta Doğu ve Kuzey Afrika İletişim Direktörü Ahmed Banchemsi, UNICEF, AB, DSÖ, Arap Birliği, Avrupa Birliği Konseyi, İngiltere merkezli uluslararası sivil toplum örgütü Save The Children (Çocukları Kurtarın), Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu, UNRWA’nın X sosyal medya platformu, İsrail’deki Diyalog Merkezi’nin (Dialog Center), Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) gibi diğer uluslararası kuruluşların açıklamalarının özetleyecek olursak:
“Açıkça savaş, savaş suçu, misilleme olarak iki milyon insanın cezalandırmak gerekçe değil, Bölge sakinlerine temel insani yardım sağlamak ve yaralılara yardım etmek için acil insani koridor açılmalı, toplu cezalandırma kabul edilemez… Gazze’den gelen görüntüler korkunç. Kurbanlar arasında çok sayıda çocuk var. 1 milyon kişinin gideceği güvenli bir yeri yok. Bu kabul edilemez, şiddet derhal son bulmalı… Çocukların güvenliği için Gazze’de ateşkese ve insani koridora ihtiyaç var… Sivillerin güvenilecek yeri kalmadığı, İsrail’in Gazze nüfusunu sınır dışı etme suçu işlediğini ve bunun Cenevre Sözleşmesinin 49. Maddesine aykırı olduğunu ve askeri güç acımasızca kullanılarak adeta planlı bir intikam eylemi olduğu, Avrupa’ya yönelecek mültecilerin artabileceği, İsrail bombardımanından dolayı Gazze halkının temel ihtiyaçlarını karşılamadığı, Gazze’de gidilebilecek ve sığınılabilecek bir yerin olmadığı, hastane saldırıları faillerinin hesap vermesi, hava saldırılarında çocukların ölmemesi için acilen ateşkese gidilmesi, yaşananların büyük bir felaket olduğu, Gazze ye insani yardım gitmezse felaketin daha da büyüyeceği, yakıt, elektrik olmadığı için hastanelerin çalışmayacağı, ilaç olmadığından insanların tedavi edilemediği, temiz suyun tükendiği, ülke genelinde yapılan ankette katılanların yüzde 86’sı saldırılardan İsrail’i sorumlu tutması, hastanelerden tahliyenin insanlık dramı olduğu, sağlık hizmetlerine yönelik saldırıların durması…”
İsrail’in Gazze ve tüm Filistin topraklarında yaşanan zulme Türk Yahudi Toplumu da sessiz kalmadı: “Masum sivillerin her ne koşulda ve nerede olursa olsun -özellikle hastane, okul, huzurevi vb. hedef alınmalarını, katledilmelerini şiddetle reddediyor ve kınıyoruz! “ diyerek kalıcı barış istediklerini açıkladılar.
KISACA, YA 3. DÜNYA SAVAŞI YA DA BARIŞ… İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINA TÜRKİYE DUR DİYECEK!.
Filistin halkı üzerinde fosforlu bomba kullanacak kadar alçalan İsrail’e kimse DUR diyemiyordu. İsrail saldırıyor dünya seyrediyordu. Elbet ki uluslararası kuruluş ve birçok devlet İsrail’i kınamakta ve saldırılarını bir an önce durdurma için çağrı yapmaktaydı. Fakat İsrail’in gözü o kadar kararmıştı ki hiçbir çağrıya ve hiçbir uyarıya kulak vermiyordu.
ABD ve bazı Avrupa ülkeleri İsrail’in Filistin halkına yönelik zulmü karşısındaki ikiyüzlü davranıyordu. İsrail’e DUR diyeceklerine tam aksine her türlü siyasi, ekonomik ve silah desteği vererek daha da çok şımartıyorlardı. Bu zulme elbet ki onlarda ortaktı. Onların üzülmesi ve kınaması bile sahteydi.
Türkiye, Mısır, Pakistan, Rusya, Çin vs. birçok duyarlı/hassas ülkeler, İsrail’i saldırılarını durdurması ve bir an önce çözüm yoluna gidilmesi konusunda uyarmasına rağmen İsrail bütün bu uyarıları ciddiye almıyor ve saldırılarını devam ettiriyordu.
Bu savaş böyle giderse önce Ortadoğu’ya daha sonra da dünyanın birçok yerine sıçrayacak. Daha ötesi FELAKET! Yani, 3. Dünya Savaşı…
Bu savaşa DUR diyebilecek bir tek ülke vardı o da Türkiye… Çünkü Filistin/Kudüs Türkiye’nin kırmızı çizgisi!.. Ayrıca kendi geleceği/istikbali, Ortadoğu’nun rahat ve huzuru ve DÜNYA BARIŞI için Türkiye düğmeye basmıştı! Türkiye, İsrail-Filistin Savaşı’na son verilmesi mutlak bir zorunluluk olduğunun bilinci içinde hareket ediyordu.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek bugün İsrail’e en büyük desteği veren küresel/emperyalist güçlere öyle bir mesaj veriyordu ki!.. Ayrıca geçmiş dönemler içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kudüs Kırmızı Çizgimizdir!” mesajı ile bugünlere ışık tutmuştu. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de önemli bir açıklaması ve çağrısıyla teyit etmişti. Devlet Bahçeli’nin açık/aleni mesajı olan “Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.” sözleri de ne demek istediğimizin bazı ipuçlarını vermekte!..
İsrail’in arkasında ABD, Avrupa ülkeleri olmasına rağmen Türkiye nihayetinde bu soruna da köklü bir çözüm yolu bulacak. Aslında buldu da! Fakat taşların yerine oturması ve olgunlaşması için sessiz ve derinden çalışıyordu! O yüzden dünyanın geleceği, insanlığın huzuru ve refahı için Türkiye bu konuda yoğun bir diplomasi trafiği yürütmekte. Bu savaşı durduracak, İsrail’e DUR diyebilecek bir tek ülke var o da Türkiye… Bu GERÇEĞE çok yakında bütün dünya şahit olacak!
Böylesi bir kıvılcım ve böylesi bir savaş zaten bekleniyordu! Sonunda vakti-saati gelip çattı! Tarihi gerçekler, kutsal kitaplar ve bu konularda ehil/uzman bilgeler böylesi bir savaşı yıllar öncesinden haber etmişlerdi. Böylesi bir KUTSAL GÖREV (tarihte olduğu gibi) yine Türklere verilmişti! Şu anda görünen yüzüyle Cumhurbaşkanı önderliğinde/liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ve görünmeyen yüzüyle DE dünyanın her yerine dağılmış olan kutsal emanetçiler harekete geçmişti. Nasıl ki Türk’ün Siber Ordusu Ayyıldız Tim, İsrail Savunma Bakanlığı İnternet Sitesi’ni hackleyerek İsrail’in çok gizli askeri, tatbikat ve personel verilerini ele geçirdi ise aynen bunun gibi Müslüman Türklerin diğer görünmeyen orduları da dünyanın her yerinde İSRAİL’E DUR DİYEBİLMEK için olağanüstü çaba/gayret sarfediyor!..
YORUMLAR