Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Yağmıyor ki…

Kışın güzelliğidir kar. Artan kürevî hararet mevsimleri de bozdu.

Çocukluk ve gençlik yıllarımda lapa lapa kar yağardı kış boyunca.

Hattâ İzmir’li bir arkadaşım hiç kar görmemişti de İstanbul’a (Hava Harp Okulu) gelince kar yağdığında bahçeye fırlamış uzun uzun karlar altında çocuklar gibi oynamıştı.

Nerde o eski günler? Sabah kalktığımızda karlara bizden önce birileri basmışsa üzülürdük. Kardanadam yapmaya çıkar, iptiadi de olsa, yegan yegan herbirimizin heykel yapma marifeti, sanatı olduğunu isbatlardık.

Çoktandır içimden söylüyorum, “bir kar yağsa da Cenap Şahabettin’in «Elhan-ı şita» (Kış-kar nağmeleri) şiirini okuyarak seyretsem; o her biri ilâhî sanatın tecellisi sürü sürü farklı tanenin arza nazlı nazlı inişini…”

Şiire “kelimelerle resim yapma sanatı” bir başka ifadesiyle de “nesir musikisi” demişti ünlü şair. Şimâl: Kuzey, Cenûp: Güney demektir. Karıştırıyorsanız Cenap Şehabettin yardım etsin: “Semt-i şimâlîsi karlar altında donarken kısm-ı cenûbîsi lavlar içinde yanıyor…” Kar, soğuk kuzeyi şimâli hatırlatır, volkanların indifasıyla yayılan kor halindeki erimiş madenler yàni lavlar ise sıcak güneyi…

Garp (Batı) hayranı ezik Şarklı (Doğulu) tipler Osmanlı’yı, sömürgeci, emperyalist güçlere benzetir, fetihleri kılıç zoruyla İslâm dinini yaymak zannederler der ya, onlara da Cenap Şahabettin konuşsun:

“Bizim tehlikeli bir erdemliliğimiz vardır: Elimizin altındakilerin dinine dokunmayız, milliyetine dokunmayız, açıktan aleyhimize çalışmazlarsa millî isteklerine de dokunmayız, onlar bize biraz haraç versin, bayrağımız başlarında dalgalansın. Hükümranlık duygumuz bu kadarcıkla yetinir, başka bir şey istemeyiz.” (Avrupa Mektupları – 3)

Allah takrisatını afveylesin, hepi topu 63 sene yaşamış adamcağız. Ancak hem şair, hem yazar hem de saygıdeğer bir hekim imiş. Memâlik-i Osmâniyye’nin türlü diyarlarında sıhhiye müfettişliği ve reisliği bile yapmış.

Böylesi vasıflı, hünerli insànlar nerede yetişir?

Gençlerine üstün bir eğitim verebilen ülkelerde, iklimlerde yetişir. Osmanlı hakkında ileri geri konuşan aklıevvellerin kulağına küpe olsun.

Neyse madem ki o kadar bahsettik kar yağmasa da “inşá’allah yağarken de okuruz” diyerek merhumun Elhan-ı şita şiirini dercedip bitirelim:

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar…
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı,
Ey kebûterlerin neşîdeleri,
O bahârın bu işte ferdâsı:
Kapladı bir derin sükûta yeri karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar!

Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyâz rîşe-i cenâh-ı melek gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!

(…….)

Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar.
Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar.
Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzan,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân,

Karlar.. bütün elhânı mezâmir-i sükûtun,
Karlar.. bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun…
 
Dök hâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök,
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi!…

Şiirin yazı hacmi büyümesin diye kaydetmediğim kısmını ve bugünkü kuş dilindeki karşılığını görmek için (tıklayınız) : ELHAN-I ŞİTA 13.12.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER