Yakın tarihimizde devlete yön veren devlet adamları arasında yerini alan ve Cumhuriyet tarihinde bir döneme damgasını vurmuş (Eski DGM Başsavcısı) Devlet Güvenlik Mahkemesi Onursal Başkanı Nusret Demiral dün sabah geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Nusret Demiral ile 20 yıla yakın bir dostluğumuz, abi-kardeşliğimiz vardı. Birçok fikrine/görüşüne katılmasam da sevip-saydığım, hukuki anlamda çoğu zaman akıl danıştığım benim için çok değerli bir devlet büyüğümdü. Bazı fikirlerini eleştirdiğim zaman da son derece saygı gösterirdi. Bana o kadar çok güvenirdi ki kimseye anlatmadığı mahrem olmayan ve devletle ilgili yaşamış olduğu özel sırlarını bile anlatırdı. İşte benim için çok değerli böylesi bir insanı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim.
Nusret Demiral, yakın tarihimizde hafızalarımızdan silinmeyen birçok olaya tanıklık etmekle beraber sayısız fail-i meçhul cinayet davalarını araştıran, soruşturan ve takipçisi olan çok önemli çok önemli savcılarımızdan biriydi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’den mezun oldu. Torul, Alapaşa, Bafra ve Samsun’da savcılık, Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Tetkik Hakimliği görevi, daha sonra da Ankara Cumhuriyet Başsavcı yardımcılığı yaptı. Son görevi olarak da Mayıs 1984’te kurulan DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) Başsavcılığı’nda bulunmuştur.
Nusret Demiral DGM savcılığı yaptığı dönemde TBKP liderleri Haydar Kutlu, Nihat Sargın, hayali ihracatçı olarak hatırladığımız Kemal Horzum, DEP Milletvekillerinin davaları ve Doç.Dr. Bahriye Üçok, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu cinayetlerinde i savcı olarak adından söz ettirmiştir. Madımak katliamı için “tahrik sonucu” sözleri o dönem büyük tepkilere yol açmıştı. Kartal Demirağ’ın, Turgut Özal’a yönelik başarısız suikast girişiminin bir korkutma, uyarı değil tam aksine suikast teşebbüsü olduğunu belirten Nusret Damiral “Muhtar Kartal’ın elini tutup çekmese ikinci kurşun mikrofon direğine değil Özal’ın tam kalbine geliyordu” diyerek olayın Turgut Özal’ı öldürmeye yönelik kesin bir suikast teşebbüsü olduğunu ifade etmişti.
1971 yılında, 12 Mart Muhtırası’ndan 6 ay sonra Deniz Gezmiş Sivas’ın Gemerek ilçesinde yakalanmış ve Ankara’ya getirilmişti. Deniz Gezmiş, dönemin savcısı Nusret Demiral’ın karşısına 11 ayrı suçtan sorgulanmak üzerine getirilir. 6 Ocak 1969 yılında ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasının yakılması davası, ODTÜ Kampüsü’nde silahlı çatışma davası, bir eve haciz için giden Av. Sevim Onursal ve yanındaki polislerin silah zoruyla rehin alınması davası, bindikleri taksinin şoförünü kendilerini ihbar etmemesi için ağzını bantlayarak bir küvete konulduktan sonra unutulmasının ölümle sonuçlanması davası, 29 Aralık 1969 tarihinde ABD Büyükelçiliği önünde polis noktasını silahla taranması ve bir polisin yaralanması davası… Savcı Nusret Demiral, Deniz Gezmiş’e bu 11 olayı sorarak ifadesini almak isteyince Deniz Gezmiş’in cevabı “Faşist Cumhuriyet Savcısı’na ifade vermem” diyor.
Nusret Demiral, emekli olduktan sonra bir-ara siyasete atıldı ve MHP Ankara Milletvekili adayı oldu. Fakat seçim çalışmaları sırasında yapmış olduğu bir konuşmasında Ezan’ın Türkçe okunması yönünde görüşünü açıklaması üzerinde partisinden ve toplumdan büyük tepkiler aldı ve partisi tarafından disiplin kuruluna verildi. Kısa süren siyasi hayatına son vererek aktif politikayı bıraktı.
Nusret Demiral uzun yıllar kendi ofisinde özel çalışmalarını yürüttü. Yakın bir zamanda değerli eşini kaybetmesinden dolayı eve kapanmıştı. Aradan birkaç yıl geçmişti ki tarih 5 Haziran 2022, sabaha yakın Nusret Demiral geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
DGM eski Başsavcısı, DGM Onursal Başkanı Nusret Demiral’ı sizler nasıl tanırsınız ama ben çok iyi tanıyorum! Yazımın başında da belirttiğim gibi 20 yıla yakın bir dostluğumuz vardı. Kendisini, ailesini ve dostlarını çok yakından tanırım. Çok sık görüşürdük. Her görüşmemizde ilk söz devletin geleceğinden, milletin bekasından açılırdı. İnançlıydı; namazını geçirmezdi. Milliyetçi idi; milletini çok severdi. Devletçiydi; devlet, vatan, bayrak sevdalısı bir insandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü çok severdi. Zaten Atatürkçü düşünceleri ile tanınırdı. Hatta emekliliğinden sonra Cumhuriyet Kulüpleri adı altında sivil toplum çalışmaları yaptı. Daha sonraki yıllarda bu çalışmalarına da son verdi.
Bana yıllarca çok şeyler anlattı! Aşağı-yukarı devletle ilgili birçok sırrı anlattı! Çünkü bana çok güvenirdi. Hatta bir ara uzunca sohbetimiz sırasında anılarını benim yazmamı istemişti. Zaten anılarını kaleme döküyordu. Yazıp bitirdikten sonra benim gözden geçirmemi, tashih etmemi ve yayınlamamı söylemişti. Fakat nasip olmadı. Aslında Nusret Demiral’ı çok yakından tanıyan usta gazeteci Cüneyt Şaşmaz’a sormak lazım! Uzun yılar Nusret Demiral’ın danışmanlığın yaptı. Gazeteci Cüneyt Şaşmaz belki benden daha çok sırlara vakıftır. Zaten gazeteci Cüneyt Şaşmaz’la Nusret Demiral sayesinde tanışmıştım. Kendisi ile sık sık görüştük ve Nusret Demiral üzerine çok sohbetlerimiz oldu.
Nusret Demiral’ın ne zaman ziyaretine gitsem önce geçmişe gidip anılarını kaldığı yerden anlatır sonra da yeni yazmış olduğu yazılarını okurdu. Yeni yazıları hakkında benim de görüşlerimi alırdı. Pandemi öncesi çok sık görüşürdük. Pandemi’den sonra görüşmelerimiz hep telefonla oldu. Nusret Demiral’ı en çok üzen şey, birkaç yıl önce eşini kaybetmesi oldu. Nusret Demiral’ın çok yakın aile dostu olduğum için eşinin ölüm haberini ilk bana ulaştıran da çok değerli koruması Mete bey oldu. Eşinin cenazesine eşim ve birkaç arkadaşımla birlikte katılmıştım. Cenazede beni en çok üzen şey biravuç insanla eşinin cenazesini defnetmemiz oldu! Etrafında binlerce insan varken eşinin cenazesine biravuç insan katılmıştı! Sağlığında yüzlerce (belki de binlerce) seveninin, dostunun kendisini ziyaret ettiğine defalarca şahit oldum. Oysaki yüzlerce dostuna, arkadaşına, sevdiklerine eşinin vefatı haber edilmişti. İşte biravuç insanla yengenin cenazesini kaldırmamız ben kahretmişti. Aradan fazla bir zaman geçmedi, eşinin vefatından birkaç yıl sonra da şimdi kendisi vefat etti. Vefat haberini yine koruması Mete beyden öğreniyorum. Nusret Demiral ile çok anılarımız var!.. Vefatı beni çok üzdü ve derinden yaraladı. Allah(cc)’tan rahmet diliyor, damadına-kızına, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı dilemekten başka bir şey yapamıyorum. Bir de cenazesine katılmak…
En iyi bilinen yönü ‘devletçi’ olmasıdır. Atatürk hayranı, Türk tarihine meraklı, Türk ve Müslüman olmasıyla gurur duyan ender insanlardan birisiydi. Yıllarca yanlış anlaşılmasının da sıkıntısını çekti. Ne kadar çırpınsa da bir türlü kendisini ifade edemedi. Bu yüzden çok üzülürdü. Bilhassa Türkçe Ezan sözleri devlet içinde, siyasi arenada ve toplumda büyük tepkilere yol açtı. O yüzden MHP 19. Dönemde meclis dışında kalmıştı. Kürtlerin Türk boyundan geldiğini, Kürtçe’nin bir dil değil lehçe olduğunu, Kürt-Türk ayırımının Lozan’da önümüze sürüldüğünü, Kürdistan’ın bir semt olduğunu ama paye çıkarılmaması gerektiği gibi ilginç fikirleri vardı. İdamın kaldırılmasına tepki göstermiş ve yeniden meclise getirilmesini istemişti.
Nusret Demiral’ın üniversite yıllarında Necip Fazıl Kısakürek’e hayranlığı vardı. O yıllarda Nusret Demiral’ı arkadaşları Necip Fazıl’ın ziyaretine götürüp tanıştırıyorlar. Bu tanışmadan sonra Nusret Demiral Necip Fazıl Kısakürek’in tüm kitaplarını okuyor.
Nusret Damiral’ın hayatında üç büyük olay iz bırakmıştır. Deniz Gezmiş’i de sorgularken idam edilmemesi için uğraşmış ama ikna edememiştir. Sadece “Pişmanım” demiş olsa idi belki de Deniz Gezmiş idam edilmeyecekti. Deniz Gezmiş, Savcı Nusret Demiral’ın karşısında bile bırakın pişmanım demeyi “Senin gibi Faşist bir savcı mı benim ifademi alacak” diyecek kadar dik durmuş ve davasından asla taviz vermemiştir. Savcı Nusret Demiral Daha sonra Deniz Gezmiş’in idam edilmesine çok üzülmüştür. Deniz Gezmiş solcu da olsa, komünist de olsa bize göre vatanseverdi. Nusret Demirel’in hayatında iz bırakan diğer iki olay ise Madımak Katliamı için “tahrik sonucu” sözleri ve Ezan’ın Türkçe okunmasını istemesi büyük tepkilere yol açmış olmasıdır.
Yakın Tarihimizde Devlete Yön Veren, Devlet Adamları Arasında Yerini Alan ve Cumhuriyet Tarihinde Bir Döneme Damgasını Vuran, 20 yıllık dost/ağabey, devlet büyüğüm Eski DGM Başsavcısı Nusret Demiral’i kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Her fani, her nefs ölümü tadacaktır. Ölümden kurtuluş yoktur. O’ndan geldik O’na döneceğiz. Allah(cc)’tan rahmet dileyerek mekanı cennet olsun demekten başka birşey yapamıyorum. Tekrar ailesine, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum…
YORUMLAR