Bazı beyinsizler «sınır nedir?» hálâ idrâk edememiş. Sınır námûstur, sınırlarına sahip çıkamayanın ülkesi yol geçen hanına döner. Ve öyle her gelip geçenin girebildiği bir hanenin námûsu nasıl pespaye ise, ülkeler için de durum aynıdır.
Türkiye’nin Erdoğan’ın ağzından Suriye’de güvenli bölgeler oluşturmak üzere yeni adımlar atacağını ilânı sonrasında, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın dedikleri (sözde) müttefikimizin nasıl da paniklediğinin açık ve net halidir.
Basın toplantısında, Washington’ın Ankara’yı ikna etmek üzere herhangi bir diplomatik girişimde bulunup bulunmadığı sorusuna Price, “Türk müttefiklerimizle, Başkan Erdoğan’ın son günlerde ortaya attığı teklif hakkında daha çok detay öğrenmek üzere temasa geçtik. Bunu büyükelçiliğimizden ve bakanlıktan yaptık” diyerek diplomatik bir cevapla karşılık verdi.
Başkan Erdoğan, son Kabine Toplantısı’nın ardından, “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekât önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır” demiş, Türkiye’nin kararlılığını ortaya koymuştu.
ABD, Türkiye’nin kararlı güvenlik stratejisine karşı fiilen fazla bir şey yapamıyor. Fakat bu görüntü kimseyi aldatmasın. ABD bir şeyler yapıyor ama derinden ve fevkalâde sinsi, kahpece yapıyor .
Meselâ karşı atak olarak CIA sürekli bir biçimde CHP liderliğine bilgi aktarıyor, hattâ nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini dahi empoze ediyor. Sanmayın ki bay Kemal gündemde kalmak için her sabah yeni bir icatla çıkıyor. Bu bay Kemal’i aşan bir durum. Zaten en yakınları dahi şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
İftiralara da başlattılar. Şurda 2023 seçimlerine fazla bir şey kalmadı. Üstelik ne kadar rezalet çıkarsalar da kaybedecekleri gün gibi áşikâr. Bu durumda geriye tek şey kalıyor: Yıprat yıpratabildiğin kadar…
Muhterem okurlarım, bu «Yıprat yıpratabildiğin kadar…» meselesi basite alınmasın. Bu Mr. Price’ın geveleyip açıkça söyleyemediği şeydir. Türkiye’den daha hangi detayı öğrenecekler? En fazla harekât sahalarına giriş saati, harekât sahasında kullanılacak silahlar ve saire.
Asıl öğrenmek istedikleri, kamuoyunda bütün bu hayat pahalılığına rağmen Erdoğan aleyhine esmeyen rüzgârın hikmetidir. Bu yüzden «Yıprat yıpratabildiğin kadar…» stratejisi ABD için fevkalâde öneme haizdir.
İktidar ne kadar yıpratılır, ilgi alanı başka cihete çekilirse, ABD o kadar rahat hareket edecek, belki de sınırötesi güvenlik hattı meselesinden Türkiye cayacak, geri adım atacaktır.
Sınır ötesi harekât Türkiye için bir námûs meselesidir dedik yazının başında. Türkiye halkı ve idarecileriyle -tarihinin hiçbir devrinde- námûsunu çiğnetmedi. Acımızdan ölsek, daha nice vatan evlâdını şehid versek de serhaddimizi (námûsumuzu) çiğnetmedik, çiğnetmeyeceğiz biiznillah.
Gâvur bu gerçeği bilmiyor mu? Biliyor da bilmezden geliyor, «Yıprat yıpratabildiğin kadar…» stratejisinden asırlardır vazgeçmiyor. Evet yalnız ABD olarak da düşünmemek lazım bunu. Tüm Batı, Türkiye’ye aynı nazarla bakar, aynı şekilde düşmandır. Kur’ân bu gerçeği onbeş asır önce bildirmiş:
“Ey îman edenler, kendi (din kardeş)lerinizden başkasını (dost ve) sırdaş edinmeyin. (Çünkü) onlar size şer ve fesâd yapmakda hiç kusur etmezler, size sıkıntı verecek şey(ler)i arzu ederler. Hakikat, onların (kîn ve) buğzları ağızlarından (taşıb) meydana vurmuşdur. Göğüslerinde gizlemekde oldukları (düşmanlık) ise daha büyükdür. Size âyetlerimizi (kat’î suretde) açıkladık, eğer düşünürseniz.” (Âl-i İmrân Sûresi 118. àyet)
Ne mutlu Kur’ân ışığında bakanlara. Ne mutlu iman dolu göğsü gibi serhaddi olanlara… Onlar biiznillah galib geleceklerdir. 26.05.2022
YORUMLAR