Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Ziyâ Paşa ve Batı

Tanzimat devri devlet ve fikir adamı Ziyâ Paşa (Abdülhamid Ziyâeddin) (d. 1829 İstanbul., v. 1880 17 Mayıs Adana) gazeteci, yazar ve şairdir. Osmanlı Devletimizde 19’uncu asrın önemli devlet adamlarından biridir.

Abdülaziz Han döneminde Avrupa’ya kaçarak Jön Türkler’e katıldığı halde vatan haini muamelesi görmemiş, o da fazla ileri gitmemiş, her daim devletin ve milletin menfaatini gözetmiştir.

Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte «Batılılaşma» kavramını ilk defa ortaya atan Osmanlı aydınları arasında yer alır.

Ziyâ Paşa’nın muhalefeti yapıcı idi. Çıkardığı gazete aracılığıyla devrin hükûmetini eleştirdi. Yurda döndükten sonra vali olarak hizmet verdi ve görev yeri olan Adana’da vefat etti.

Ziyâ Paşa’nın beyitleriyle yazımızı süslemek bile bir seviyedir. Onun beyitlerinde «hikmet» ağırlığı vardır. Onlar birer nasihat ve hakikati ifadeye yarayan hikmet damlalarıdır.

“Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” (Lafla peynir gemisi yürümez, oysa ortaya hayırlı bir eser koyar isen marifetin ve binaen’aleyh aklının seviyesi belli olur)

“Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (Nasihat ile gidişatını düzelmeyenlere sert ikazlar yapılır, buna rağmen akıllanmaz, yola gelmezlerse daha sert, onur kıran dayak gibi tedbirlere müstehak olurlar). gibi kimi beyitleri darb-ı mesel olmuştur.

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm
Dolaştım mülk-ü İslâmı bütün virâneler gördüm.

Yukarıdaki beytinde toptan İslâm âlemine yönelmiş bir tenkid var. Ziyâ Paşa böyle umumi tenkidler de yapmakta, İstiklâl Marşı şairimiz Mehmed Akif merhum gibi o da millet ve ümmet seviyesinin yüksek olması gerektiğine inanmakta, bu yönde çabalamaktadır.

Fakat Ziyâ Paşa’nın Batı telâkkisi aslında hatalarla doludur. Zira yüksek binaların medeniyet demek olmadığı bir hakikattir. Ziyâ Paşa merhuma yine kendi mısralarıyla cevap verecek olursam,

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşekdir.

Yàni, özü kötü olan, değersiz ya da şerefsiz, zalim insànlara hiç giydikleri üniforma, makam, mevki, ihtişamları asalet, şeref, hakiki büyüklük verir mi? Elbette vermez, o eşekler yine eşektirler diyor.

Bunu insàn gibi devletler veya medeniyetler için de ifade edebiliriz. Onların Ay’a gidiyor olmaları, gökdelenleri ve sair ilerilikleri o vahşi benliklerini değiştiriyor mu?

Hayır değiştirmiyor. Dün Vietnam’da ne yaptılarsa, Afgan ve Irak Müslümanlarına neler yaptılarsa bugün de aynını yapmakta yàni eşekliklerinde devam etmektedirler.

Yine Ziyâ Paşa başka bir beytinde de (Terkib-i Bend VI) şöyle der:

“Lâ’net olsun o mala, o servete o ileriliğe ki kazanılmasında, edinilmesinde din, ırz ya da namus (hasılı bütün insànî erdemler) uğrunda feda edilmiş olsun” diyor burada da…

O hâlde muhterem okurlarım Batı karşısında ezikliğin âlemi yok. Batı bizzatihi kendi entellektüellerinin de itirafıyla bir vahşet medeniyetidir. İlletlidir, haslıklıdır yàni.

Düşünür yazar ve CB danışmanı İbrahim Kalın beyefendinin “Ben, Öteki ve Ötesi, İslâm-Batı İlişkileri Tarihine Giriş” eserini okursanız çok daha geniş bilgi sahibi olursunuz. (İnsàn Yay. 2016, İstanbul)

Batı bütün yükselişini insànlığın dışlandığı aşağılık işlerine borçludur. Bugün dahi alçalmaktadır tabana, yükseldik sandıkça tavana… 02.08.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER