Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mehmet ÇİÇEK

ZORUNLU EĞİTİM SEFERBERLİĞİ

ZORUNLU EĞİTİM SEFERBERLİĞİ

“Eğitim, okulda verilir” Bu cümleye belki de hepimizin vereceği ortak tepki; olur mu canım, “Eğitim ailede başlar” olur muhtemelen. Peki eğitim nedir?
Eğitim: belli bir konuda, belli bir bilim dalında bilgi ve beceri kazandırma, yetiştirme ve geliştirme işi. Bir başka deyişle de; yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme olarak tanımlanabilir.
Modern eğitim ile birlikte uzay biliminden cinselliğe, sanattan dinler tarihine, politikadan meslek kollarına kadar insanoğlunun erişebildiği tüm alanlarda ileri düzey eğitim verilebilmekte. Bu eğitim düzeyi dünyanın farklı ülkelerinde farklı kalite ve düzeylerde yapılabiliyor. Ülkemizde de bazı alanlarda dünya sıralamasında eğitimler veriliyor diyebiliriz.

Sorun nerede öyleyse? Türkiye’de eğitimden neden bu kadar şikayet ediliyor? Eğitimin yetersizliği mi yoksa toplum düzeyinde eğitim verilemediğinden midir bu şikayetler? Veyahut başka bir cenahtan gelen sesler üzerine bende değineyim siz cevaplayın. Bizim toplum ve birey olarak eğitilebilirliğimiz gen yapımıza mı ters geliyor? Eğitim ve öğretimi sevmeyen bir toplum muyuz?
Cevabınız ne olursa olsun sorun ortadan kalkmıyor. Bu kadar modern dünyada kendini bilim ve teknolojinin ışığından soyutlamış milletler muhakkak ki geleceğini daha modern ve gelişmiş ülkelere satmak veya onların vesayeti altına bırakmaktan başka çareleri olmayacak.

Ülkemiz son yıllarda müthiş bir şekilde yurtdışına beyin göçü vermekte. Eğitim için gidenler iş hayatına yine yurt dışında devam etmekle beraber kendi topraklarımızda yetişmiş ve iş hayatına atılmış insanlarımız da maddi sıkıntıları öne sürerek veya , maddi durumun önemli olmadığını savunanlar bile, sosyal hakların daha iyi olmasından dem vurarak çareyi gurbet ellerde aramaya koyuluyorlar. İlber Ortaylı’nın bir söyleşisi geldi birden aklıma. Orda der ki; Avrupa ve Amerika sizleri çiçekler ve avuç dolusu maaşlarla beklemez sınır kapılarında. Oraların eğitim ve medeniyetini almaya gidin ama geri dönmeyi, baba ocağını, unutmayın”. Burada anahtar iki kelime eğitim ve medeniyet galiba, çünkü batının bu konuda üstünlüğü tartışılmaz bir gerçek ki, bilim adamları orada daha iyisini bulabileceğimizin tavsiyesini bize her zaman veriyorlar.
Açıkçası eğitim kurumlarına baktığımızda da bunun sağlamasını yapabiliyoruz. En iyi eğitim kurumlarının eğitmenleri hep yurt dışında lisans, ön lisans, doktora yapmış olanlar. Bir katre de olsa batının havasını soluyanlar daha iyi eğitim verebiliyor veya biz onlara ülkemizde yetişenlerden daha fazla değer verebiliyoruz. Günümüzde futbol sahalarında çokça tartışılan yabancı hakem olsun mu olmasın mı, yabancılar daha tarafsız ve adil olabilirler mevzuları gündemi meşgul ederken olayın temelinde yatan “yabancı” ve “ithal” olguları eğitim sisteminin içine girerse, herkese adil ve tarafsız bir eğitim verilebileceği, yeni tartışma konusu olabilir. Sorunu çözer mi? Çözse dahi en ufak tabirle “ne kadar ayıp!” demekten kendimizi almamamız gerekir.

Eğitimi kendi anayurdumuzdan en iyi şekilde en iyi öğreticilerden alıp yeni nesillere daha modernleştirerek ve teknolojik yenilikleri ekleyerek veremedikten sonra nasıl bir toplum olabiliriz ki? Kendimizle nasıl gurur duyabiliriz? Yeni nesil bizim eserimizdir diyebilir miyiz?
Ne kadar geç kalmış olsak da geleceğin öğretmenlerini yetiştirmeliyiz. Öyle karın tokluğuna değil hem de, adil ve tarafsız eğitim verebilecek, gelecek kaygısı duymadan kimseye boyun eğmeden modern metotlarla, laboratuar donatılarıyla öğrencinin eve gittiğinde kendi ailesini dahi bir nebze eğitebileceği seviyelere getirebilen öğretmenler yetiştirmemiz gerek. Bir sonraki jenerasyonu kurtarmaları için milli bir iradeyle çabalamamız gerek. Hiçbir bakanlığa verilmeyen bütçelerle eğitim seferberliği yapılmalı, toplum olarak da bu harcamanın ne kadar doğru harcamalar olduğunun kanaat haline gelmesi gerek.
Ülkemizde birçok sorun olduğu hepimizin malumu. Eğitim de bunlardan bir tanesi diyemeyiz fakat. Neden mi?

Bir örnek vererek özetleyeyim. Hem de en iyi anladığımız konulardan biriyle. Yeni yapılacak bir bina düşünün. Temeli, toprak yapısına göre atılır. Sağlamlığı jeolojik, mimari ve mühendislik ilmiyle kararlaştırılır. En iyi binalar en sağlam temellerle yapılanlardır. Betonu ve demiri iyi hesaplananlar ve malzemeden kaçırılmayanlardır.

Camı çerçevesi, kapısı, evyesi, seramiği, doğraması bunun üstüne yapılır. Yüksek maliyetle temel atılmış binalarda kötü malzeme kullanılması eğreti durur. Binanın temeli onu kabul etmez. Çünkü alıcısı da yine bu değere karşılık mali yükümlülüğü fazlasıyla yerine getiren olacaktır. Yani iyi malın alıcısı değerini bilen olacaktır. Bu örnekte verdiğimiz toprak bizim milletimiz, binanın temeli de eğitimdir. Milletimiz bu konuda aç ve düşük eğitimli olduğundan eğitimin temeli öyle bir sağlam atılmalı ve öyle ciddi yatırımlar yapılmalıdır ki bu temelin üzerine inşa edilen sağlık, adalet, tarım, turizm, sanayi gibi yapıyı güzelleştiren olgular da yine aynı kalitede olmalıdır. Aksi zaten eğreti duracak, eğitimi sağlam alanlar bu durumu eğreti görecek ve kabul etmeyecektir.
Bu örnekten de anlayacağımız üzere eğitim ülkenin sorunlarından biri değildir. Ülkenin tek sorunudur.

Doğru insan yapısı üzerine kurulmuş sağlam temelli doğru eğitim sistemi ile ülkenin diğer sorunları tek tek kendiliğinden çözülecektir. Doğru temel üzerinde sorun yaşatan bir durum olursa da bir daha bu temeli yıkmadan küçük dokunuşlarla tedavi çok daha kolay yapılabilecektir.

Milletimiz unutmamalıdır ki; eğitim hepimiz için şart ve kaçınılmazdır. Odak noktamız olmalıdır. Genlerimize kadar yapışmış cehaletten bizi kurtaracak, medeniyeti başımızın üstüne değil ayaklarımızın altına serecek olan ve adeta kurtuluş savaşı gibi kazanılması şart olan bir hal almıştır. Her savaşta olduğu gibi topyekun cepheye koşmamız gereken vaziyet bizi beklemektedir. İnsanca yaşamak için bu seferberliği ilan edecek irade ise alınması gereken en zaruri meseledir. Peki, hep beraber bu büyük seferberliğe sizce hazır mıyız?

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER