Gazetecilik ve yazarlıkta mayınlı tarlalar vardır! En tehlikelisi de EGO! Yani bencillik… Genellikle aynı gazetede yazan yazarlar birbirlerini pek okumazlar! Şayet okurlarsa da ya gizlice okurlar ya da meraktan dolayı… Fakat her nedense hep kendilerinin okunmalarını, okuyucuları tarafından hep kendilerinin takdir edilmelerini isterler. Şayet kendisi de bir meslektaşı tarafından takip ediliyorsa (yani okunuyorsa) yazarın keyfine diyecek yoktur! Yazarlarımız keşke egolarını asgari düzeyde de olsa yok edebilseler!..
Bu satırlarımdan dolayı hiçbir Başkent Postası yazarımız üzerine alınmasın (bu hususun onlarla bir alakası yok) çünkü ben genel ve evrensel anlamda yazarlıktan söz ediyorum. Şimdi sözü getiriyorum Başkent Postası yazarlarına!.. İnanın ben Başkent Postası’nda yazmaya karar vermeden önce de Seyfi Uzunkök kardeşimin hatırına binan Başkent Postası İnternet Sitesi’ni takip ediyor ve yazarlarını da okuyordum. Daha o günlerde ilgimi çeken yazarlar vardı. İnanın Başkent Postası’nda boş konulardan bahseden, geyik yapan, lüzumsuz yazan bir yazar göremedim. Başkent Postası’nın bütün yazarları kendi sahasında dopdolu, uzman ve bilgi sahibi olduğuna kanaat getirdim. Gerek dış politika, gerek ekonomi, gerek toplumsal, gerek psikoloji, felsefe, bilim vs. her sahada ve gerekse de sanat-kültür-edebiyat ve dini konularda yazan yazarlarımızın her biri yazdıkları konulara hakimler ve kendilerini okutturacak kapasitedeki insanlar.
Aslında yazımın başında belirtecektim (fakat önemli değil) benim bugünkü yazımın asıl konusu her hafta Başkent Postası yazarlarından birisini seçerek (tabi ki bugüne kadar Başkent Postası’nda yazmış olduğu tüm yazılarını üşenip-sıkılmadan okuduktan sonra) hem yazarımızın kendisinden hem de yazılarından bahsetmeyi okuyucularıma duyurmaktı. Çünkü Başkent Postası yazarlarımızın her birini her gün üşenmeden okuyordum. Aynı yerde yazdığımız için yazarlarımızın neler yazdıklarını merak ediyor ve her birini ayrı ayrı okuyorum. Tabi ki ben yazarlarımızı okurken hem kendileri hakkında hem de üzerinde durdukları konular hakkında bilgi sahibi oluyordum. Bu durum da beni mutlu ediyordu. İnanın Başkent Postası yazarlarını okumama değiyordu. Çünkü her biri okutturuyordu…
Ne kadar günlük yazmış olsam da (yukarıda da bahsettiğim gibi) ben her hafta Başkent Postası yazarlarımızdan birini (eski tabirle köşemde!) yazıma misafir edeceğim! Yani kendisinden, yazdıklarından bahsedeceğim. Elimden geldiği kadar yazarlarımızın pozitif yönlerini ele almaya çalışacağım. Yani, eleştirecek olsam bile eleştirmeyeceğim! Eleştiri konusunu (ben de dahil olmak üzere) tüm okuyucularımıza (ki hepimizin okuyucularına) bırakmayı daha uygun görüyorum.
Bugünkü yazımda (köşemde!) değerli misafirim E. Hv. Plt. Yzb. Ramazan Ercan Bitikçioğlu… Yazarımız kendine has bir üslubu ve titiz kalemiyle dış politika, siyasi, ekonomi, toplumsal, dini vs. her konu üzerinde yazabiliyor. Fikirlerine/görüşlerine katılalım veya katılmayalım ama kendisini okutturuyor. Ben de bazı fikirlerin/düşüncelerine katılmasam bile okumaktan haz aldığım bir yazar Ramazan Ercan Bitikçioğlu… Tabi ki eleştireceğim bazı yönleri var ama gerek duymuyordum. Sadece okumam yeterli…
Dikkatimi çeken ve yazarımızın kendisini (Ramazan Ercan Bitikçioğlu)çağrıştıran diğer bir yazar daha var o da Mehmet Said Paşazade/Din Kültür Araştırmacısı. Kırk yıllık gazetecilik ve yazarlık tecrübelerim ışığında şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki bu yazarımızın ismi müstear gibi geldi bana. Üslup, kaide ve konuya bakış tarzı sanki Ramazan Ercan Bitikçioğlu’nu hatırlatıyor. Benim için pek de önemli değil… Başka biri de olabilir, yanılabilirim de!.. Kendisini okutturuyor ya… Benim için önemli olan yazarımızın okuyucuları ile kurmuş olduğu diyalog/köprü ve kendisini okutturmasıdır…
E. Hv. Plt. Yzb. Ramazan Ercan Bitikçioğlu “Denizler Durmaz Çalkalanmadan” başlıklı yazısında Kıyamet’ten bahsederken hala zulmün devam ettiğini ve kıyamete kadar da devam edeceğine vurgu yaparak günümüzdeki Ukrayna-Rusya Savaşı’nı, Uygur Türlerini ve Filistin’i örnek vererek hatırlatıyor!.. Ukrayna Tiyatrosu başlıklı yazısında da “Beynelmilel savaş hukuku normları alenen çiğneniyor… kuralları güçlüler koyuyor, ihlâl edilecekse de onlar edebiliyor!” diyerek hassas bir konu üzerinde durmuş. Ayrıca Ramazan Ay’ının önemine binaen yazmış olduğu yazılarda da ulvi mesajlar veriyor.
Başkent Postası Yazarı E. Hv. Plt. Yzb. Ramazan Ercan Bitikçioğlu, bazı yazılarını serbest ama genel konular üzerinde yazıyor. Mesela başörtüsü (tesettür) ve hayat pahalılığına gibi… İslami yönden helal ve haram konuları üzerinde titizlikle duruyor. Zaten bütün yazılarında İslami ve milli duyarlılığındaki hassasiyeti görebiliyoruz. Bilhassa asker emeklisi olup da bu konularda hassasiyet göstermesi takdir-e şayan. İnancını açık ve dobra bir şekilde ifade ediyor yazarımız. Kim gücenir, darılır, kırılır demiyor. Aleni açık bir şekilde eleştirilerini yapıyor. İslami konular üzerinde hassas duruyor dedik de asıl önemlisi üzerinde durduğu konulara hakimiyetidir. Yazarımızda bu durum zaten var. İslami yönden gerekli tarih, fıkıh, akaid, hadis ve tasavvuf vs.) tüm konulara vakıf. Evet, tüm konulara vakıf ki yazılarını çok rahat yazdığı gibi okutturuyor da… Tabi ki arada tartışılacak, istişare edilecek konular da olabilir. Ama ben bu gibi hususlara (yazarlarımızı eleştirmek gibi) değinmeyeceğimi daha önce söylemiştim.
Dış politika üzerindeki yazıları arasında Pakistan’daki değişime, Ukrayna’yı örnek göstererek Türkiye’deki düzensizliğe değinmesi de bir o kadar hoş. Öte yandan, medya konusunda «Le Monde Diplomatique» Fransız gazetesini örnek vererek Mehmet Şevket Eygi’den bahsetmesi, Estetik; kültür ve irfan’dan bahsederken Süleymaniye’yi örnek vererek Türkiye’deki camilerin çoğunun mimarı estetikten uzak olduğuna değinmesi yazarımızın üzerinde durduğu konudaki ciddiyetini apaçık göstermektedir.
Yazarımız Ramazan Ercan Bitikçioğlu, bir yazısında da “3. Cihan Harbi çıkar mı?” sorusuna kendi üslubu içinde ABD’nin Japonya’nın Hroşima, Nagazaki attığı nükleer bombalardan bahsediyor ve Batı’nın tarihteki vahşetine Afganistan, Vietnam, Kamboçya vs. örnekler vererek nihayetinde sözü “One Minute” getirerek “şerefli bir diklenişti” diyor.
Yazarımız E. Hv. Plt. Yzb. Ramazan Ercan Bitikçioğlu’nun Başkent Postası’ndaki hemen hemen tüm yazılarını üşenip-sıkılmadan okudum. Hatta okuduğum yazı başlıklarını aklımda kaldığı kadarı ile küçük küçük not almıştım. Almış olduğum o notları da aşağıda bir bir sıralıyorum.
“Çanakkale Geçilmez” yazısı… Ve diğer yazıları “Zafer ve Hiç”, “Antalya Diplomasi Zirvesi”, “Petrolle Birlikte Akıl da Uçtu”, “Avrupa’nın Ekmek Sepeti” Çernobille ilgili yazısı, Montrö, Postmodern Darbe, Hikmet’i Hükümet, Yeni Sömürgecilik, Vahşi Batı, Ekonomi, Anayasa, Hukuk, Darbe Anayasası, Hicri Takvim, Noel Baba, ABD Doları, Başkanlık Sistemi, Askeri Ücret, Osmanlı, Kadın Hakları, FETÖ, SOROS, Türkiye Düşmanları, Kısas, Pandemi, Mossad, Atatürk, Laiklik, İstiklal Mahkemesi, Cumhuriyet, Haçlı İttifakı, Kemalizm, Siyasi Cinayetler, İmam Hatip ve İlahiyat Tartışması, Ahlaki Bozukluk, Geleceğin Dünyası Türkiye, ABD ve J. Biden, Yunanistan, Mavi Vatan, Milli Mücadele, “Gâvur İzmir”!, CHP ve Kürt Liderler, Adil Dünya, Doğruluk, Karma Eğitim, Modernizm, Dış Politika’da Bengladeş, Türkiye-Afganistan İlişkileri, Devlet Bankaları, Taliban, Diyanet Kerbelâ Popolizm, Türkiye’deki Orman Yangınları, Sigara ve Covid19, Kıbrıs ve KKTC, Mevdudi, Medya, Müslümanlar, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, Anayasa, Peygamber Ahlakı, Amerika ve İsrail, Türk Demokrasi Projesi, Temiz Gazeteci, İstanbul Sözleşmesi, Siyaset Satrancı, Fatih, Ayasofya ve Taksim Camileri, 19 Mayıs, Yahudi Düzeni, Paralel Dini Yapılanma, Diyanet, Yahudi Nevruzu, Devletler ve Kısas, Yunanistan, Atatürkçülük, Vesayet, PKK, Yeni Anayasa, İstanbul Sözleşmesi, Andımız ve Danıştay, Diyarbakır Anneleri, İstiklal Marşı ve Mehmet Akif, Papa’nın Niyeti, Dünya Kadınlar Günü, Fitne, Âdâb-ı Muâşeret, Kürtçe ve Osmanlıca, Ortadoğu, Kadınlar ve Evlatlar, Myanmar, Vergi Zulmü, Uygur Türkleri ve ABD, Çin ve Eğitim Kampları…
Değerli okuyucularım, bugün başlatmış olduğum “Başkent Postası Yazarları” konusunu her hafta Cumartesi yazılarımda devam ettireceğim. Bu durum tüm Başkent Postası yazarlarımız için geçerli olacaktır. Ki aralarında ayırım yapmayacağım. Fakat her hafta bir yazarımız… Yani, her hafta (Başkent Postası’nda yazan) bir yazarımızı misafir ederek hem kendisinden hem de tüm yazılarından bahsedeceğim. Bakalım, haftaya hangi yazarımızı (köşemde!) yazımda misafir edeceğim?!..
YORUMLAR