Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Bir değil iki değil…


Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi,
Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi,
Lakin aşk olsun ki, aldırmaz da otlarmış eşek,
Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı,
Hasmı derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!. [1]

Yakın tarihimizde Türkiyemiz, bazıları siyasî, sosyal, kültürel; bazıları da jeolojik ve biyolojik olmak üzere (hepsi Allah’ın dilemesiyle ve hak ettiğimiz için) ágâh olmamıza sebep olması gereken vartalar atlattı.

Bunlar bir değil, iki değil -en mühimleriyle zikretsek- tam dört büyük varta…

Lâkin intibah ve ágâh olmak yerine -kimse kusura bakmasın, mırın kırın edilmesin- hálâ büyük şair Mehmed Akif’in manzumen ifade ettiği yukarıdaki «Merkep İle Kurdun Hikâyesi»ndeki haldeyiz… Eski tas eski hamam yàni…

Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz” buyurmaktadır. Fesada uğrayan, inancı zayıflayan bir toplum elbette faziletli, yüksek, âdil bir idareye kavuşmaz.

28 Şubat 1997’de postmodern bir darbe yapıldı iktidarı denetleyen (!) Millî Güvenlik Kurulu ile. Hain darbeci çevik bir paşa milletle (aslında Müslüman çoğunlukla) alay eder gibi “balans ayarı yaptık” dedi.

Hadiseden ne ricâl-i devlet, ne de millet tarafından yeterli ders alınamadığı için, ardından yine ABD destekli FETÖ darbesi geldi 2016 yılı 15 Temmuz’unda…

Bu ikincisinin ucu da iktidara dokunduğundan, devlet olarak peşi bırakılmadı ve el’ân da Fetoculara karşı operasyonlar sürüyor.

Ne günlerdi o 28 Şubat (puslu) günleri… Kerli ferli[2] profesörler, çocuklar gibi BÇG brifinglerine koşuyor, başörtülü kızlar ağlaya ağlaya, başlarını açıp kampüse ancak o şekilde girebiliyor, ya da geri evlerine dönüyorlardı. Başını açıp girenler de tesbit edilip İkna Odaları’nda Üsküdar Amerikan Lisesi menşeli Nur Serter[3] gibilerden özel fırçalı ders alıyorlardı!

Muhterem okurlarım. Bu memlekette yaşayan halkın dominant yàni ezici çoğunluğu Müslümandır. Lâkin reis Erdoğan’ın da itiraf ettiği “davul bizde tokmak onlarda!” durumu hâl-i hâzırda devam ediyor!

1999’da yàni postmodern darbeden iki yıl kadar sonra çok şiddetli bir zelzele ile İstanbul ve çevresinde onbinlerce insanımız öldü…

Başlarına bunca felâket gelen bu Müslümanlar ders almadıkları için bunların hepsini hak etmişlerdir ve (inanın Allah korusun diyerek söylüyorum ama) hepsi tekerrür edecektir!

Kendimizi islah etmeye çalışmıyoruz. Herhangi bir toparlanma, islah hareketi görülmüyor. Hattâ son musibet olan Korona konusuna bile o kadar laubaliyiz ki… Bırakın gençleri; yaşını başını almışlar, mektep medrese görmüşler bile maske takmıyor! Polis hergün bir başka mekânı basıyor. Bakıyorsun beyinsizler ya halay tepiniyor, ya kumardalar. Va efsûs…

Bütün bu olanlardan sonra Müslümanların Allah’a yönelmeleri, dine sarılmaları, ibadetlerini titizlikle eda etmeleri -şu serbeslik günlerinde- Üniversitelere kızlarımızın en güzel tesettür kıyafetleriyle gitmeleri gerekmez miydi? Ne gezer. Üstü kaval altı şişane sözde tesettürlü süslüman kızlar sarmış dörtbir yanı…

Korona camileri hepten metruk kıldı. Cuma namazları bile eskisi gibi değil. Bu gidişle “Ramazanlık Müslüman” bile bulamayacağız korkarım ki…

Türkiye’nin üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla sarılı. Komşumuz olmayan dün eteğimizi öpen Fransa bile kafa tutuyor!

Kur’an-ı Azimüşşan ile Allah, “Tefrikaya düşerseniz gücünüz elden gider” diye Müslümanları uyarıyor, Müslümanlar kulak asmıyorsa biz bunu da hak etmiş olmuyor muyuz? Hergün bir sürü cinayet, tecavüz, gasp haberi. Herkes herkesle kavgalı… Üstüne bir de ekmek kavgası. Türkiye bu haliyle Devlet-i ebed müddet hayâli kurabilir mi? 01.01.2021

————————————–
[1] Safahat, 5. kitap, Hatıralar. 26 Haziran 1913’te Sebilürreşat dergisinde yayınlanmıştı.
[2] Kelli felli falan değil. Ker ve Fer güç ve kudret demektir, saygınlık, büyükbaş olmak demektir Farisî lisanında.
[3] Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Başkan Yrd. görevlerini yürüttü. 23. ve 24. Dönem CHP İstanbul milletvekili.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER