Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş İstanbul’da partisinin genişletilmiş il divan toplantısına katıldı…
Konuşmasına toplum analizi yaparak başlayan Hüseyin Baş, “Bizim toplumumuz muhafazakâr ve belli duyguları kendi içinde yaşayan bir toplum.” diyen Baş şöyle devam etti;
“Toplumdaki en büyük kandırmaca da bu muhafazakârlık üzerinden yapılıyor. Bu ülkede Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllarca mücadele ettiği bir FETÖ hareketi vardı. Türkiye’de ilk defa bu hareketin ne anlama geldiğini, Türkiye’yi nereye sürüklediğini ortaya koyan O idi, bizim genel başkanımızdı. Toplumun bütün kesimlerine yıllarca bunu anlattı. Peki bunun karşılığında biz ne gördük? Gidiyorsun adama, ‘Bak bu FETÖ Papalık misyonudur’ diyorsun, ‘Hoca efendinin bir bildiği vardır’ diyor. ‘Bu FETÖ ülkenin bütün kritik mercilerini ele geçiriyor, başkaca işler yapıyor’ diyorsun, ‘Hoca efendinin bir bildiği var’ diyor. Askeriyeyi ele geçirdiler, adliyeleri ele geçirdiler, Yüksek Seçim Kurullarını ele geçirdiler. Türkiye’de aklınıza gelen bütün kurumsal yapıları ele geçirdiler. Bunları ele geçirirken de bu hükümetin eliyle ele geçirdiler. Bu hükümet önlerini açtı. Bu ülkenin dini değerleri yok ediliyor, milli, manevi, kültürel değerleri yok ediliyor ama adamlar bir taraftan da memnun oluyor. Dolayısıyla Bağımsız Türkiye Partisi’ne, sizlere, bizlere çok büyük iş düşüyor. Buradaki oyunları görebilen, ortaya koyabilen tek kadro biz kaldık.”
“Cumhuriyetin kurumsal yapıları yok edilecek”
“Türkiye’nin en kıymetli değerleri aslında Cumhuriyet kurulduğundan beri denetleyici, yargılayıcı kurumsal mekanizmalardır.” diyen BTP lideri, “Bunlar Sayıştay’dır, Yargıtay’dır, Danıştay’dır, TSK’dır, YSK’dır, YÖK’tür… Velhasıl bunlar Cumhuriyetin kurumsal yapılarıdır. Son 20 yılda planlı bir şekilde bu yapıların işlevselliği bitirildi. Türkiye’deki en büyük sorun budur. Şimdiki süreçte kritik dönemeç şu, yine ayıkmazsak bu işlevselliği elinden alınmış yapıların tamamı kapatılacak, yok edilecek. Buradan sonra yapacağınız hiçbir şey yok. Bu ülke bildiğin saltanata geri dönecektir. Bir insanlığın saltanatı savunması için padişahlığın kendi nesliyle devam etmiş olması lazım. Adam padişahlığı öyle bir savunuyor ki, saltanat olsa sana yine kölelik düşecek.”
“Atatürk sayesinde Irak gibi, Suriye gibi olmadık”
2010 yılı referandumunda ilk defa bu sistemin adının Prof. Dr. Haydar Baş tarafından demokratik krallık konduğunu belirten Hüseyin Baş konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
“Biz kralımızı seçmeye demokrasi diyoruz. Dolayısıyla bu demokrasi değil, bu Cumhuriyet değil. Bu yapıyı bizim kendimiz için, çocuklarımız için, geleceğimiz için ayakta tutmamız lazım. Aksi halde gelecek nesil bu krallığın altında ezilen, başkalarının kölesi olmuş, başkalarının emirleri tahakkümü altında hiçbir iradesini ortaya koyamayan, hiçbir üretkenliği olmayan bir toplum olarak ortaya çıkacağız. Bu toplumlar günün sonunda Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya dönüyor. Bugün Türkiye niye bunu yaşamadı? Türkiye’nin tek bir farkı var, o da kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk farkıdır. O yüzden bize düşen Atatürk’ün kurduğu değerleri yaşatabilecek bir Cumhuriyet organizasyonu ortaya koymak ve yaşatmaktır.”
“Dövize yine müdahale edebilirler”
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum üzerine de değerlendirmelerde bulunan Hüseyin Baş, “Çok kötü günler Türkiye’yi bekliyor. Yılbaşı programında, ‘Bu zamlar hiçbir şey, daha o kadar çok zamlar gelecek ki hayret edeceksiniz’ demiştim. Yaklaşık bir ay oldu üstüne ne kadar zamlar geldiğini gördük. Tekrar ediyorum bu zamlar da hiçbir şey. Üzerine daha ne kadar zamlar gelecek göreceksiniz. Dolar bugün 13 lira 13,5 lira. Zannediyorlar ki doları burada tutacaklar. Milletimiz sakın kanmasın, milletimizi kandırmak için, yalancı bahar oluşturmak için dövize yine daha önce yaptıkları gibi birilerinin cebinden milyarlarca dolar aktararak müdahale edip doları yine düşürebilirler. Bunu yalancı bahar yaşatmak için yapabilirler. Sakın kanmayın. Bu dövizi de tutamazlar, bu enflasyonu da tutmazlar, bu piyasayı da tutmazlar. Çünkü bunu tutmak için ellerinde hiçbir argüman, hiçbir bilgi birikim yok. Bu, Türkiye siyasetinde hiç kimsede yok ama bizde var. Biz bunu Milli Ekonomi Modeli çerçevesinde çözebilecek yegâne yapıyız. Çalışacağız, didineceğiz ve günün sonunda Türkiye’de iktidar olmak için iktidar olmayacağız, şu millete hizmet etmek için iktidar olacağız. Bu milletin tarihini, kültürünü, medeniyetini, dinini, inancını bu millete tekrar hatırlatmak için, tekrar yaşatabilmek için bu ülkeye hizmet edeceğiz. Bu insanlara tarihini, köklü medeniyetini hatırlatacağız ve tarihi ile övünmekle yetinmeyip geleceğe gerçekten bir Türk insanı damgasını vurmak için çabalayacağız, gayret edeceğiz ve bunu başaracağız.” şeklinde konuştu.