Dinler, Devletler, Siyasal Sistemler insanlar daha iyi yaşasın mutlu olsunlar diye vahiy edilmiş, düşünülmüş, ortaya cıkarılmışlardır. Amaç güçsüzü güçlünün zulmünden korumaktır, zengin karşısında fakirin, patron karşısında işçinin, devlet karşısında vatandaşın hakkını, hukukunu korumaktır… Güçlünün, elinde silah olanın şiddetinden insanı korumaktır, öylemi oluyor, ne yazık ki olmuyor!! Şimdi sizde, bende Afganistan da Camiye Bomba yazalım kaç haber cıktığına kaç kişi öldüğüne bakalım, neden bomba konuyor, bunun üzerine duralım! Yazdınız mı, kaç haber gördünüz en az 100 haber, yüz haberin yarısı tekrar ise 50 haber en az 50 kişi ölmüş olsa 50×50=2500 kişi camide öldürülmüş, hadi abarttık diyelim ki 1000 kişi camide ibadet ederken öldürülmüş… Neden öldürülüyorlar? Bu sorunun cevabına geçmeden önce dininiz, tercih ettiğiniz siyasal düşünceniz neyle anılmasını istiyorsanız, onu yapın, barışla, merhametle, huzurla, mutlulukla, adaletle anılsın isterseniz bunları, bombalamalarla, öldürmelerle, tecavüzlerle, işkencelerle anılsın istiyorsanız bunları yapın diyemeyeceğim… Gelelim Neden öldürüyorlar?
İçtihat farkından dolayı, nenden öldürülüyorlar, senin kabilen yönetecek, benim kabilem yönetecek diye, oysa bu gerilim de, çatışmada kim yönetiyor, silah tüccarları… Dönelim dinlerin şiddete cevaz verip vermediğine? Önce Peygamberimizin VEDA HUTBESİNDE uyarısına bakalım…
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes (Önemli, Kutsal) bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.” Kim koruyacak Müslümanların dini, toplumsal düzenleri koruyorlar mı, yok neden içtihat farkı, dini mücadele gibi görünse de, bu bile kutsal cana saldırı gerekçesi yapılamaz, Allah insanın iradesine saygı duyarak inanmama iradesiyle yaratmıştır. Çatışmaların temel nedeni devleti kim yönetecek, hazinenin imkanlarını kim kendi kabilesi için kullanacak, bütün kutsalları, mukaddesleri bunun için çiğneyen Müslümanlar artık kendi toplumlarından/ülkelerinden umudu kesmiş başka dindarların laikliği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü kullanarak inşa ettikleri toplumsal düzenlere doğru büyük bir kaçış içindeler.. Çünkü kendi ülkelerinde/toplumlarında aralarındaki düşmanlığı yok edecek adalete dayalı hukuk düzeni kuramadılar.. Bu kuramayış, sanki yeni bir hicret, kavimler göçü başlattı, üzülerek söylüyorum daha büyük bir göç dalgası da iklim değişikliğine dayalı kuraklıkla olacak gibi görünüyor…
Dinler, siyasal sistemler, içtihatlar insanlar birbirini öldürsün diye değil, daha iyi yaşasınlar diyedir, bunu sağlayamayan siyasetçiler ve dini kanaat öncüleri… Dinlerini ve siyasal sistemlerini sanki insan öldürmek için kullanıyorlar.. Daha başka bir şey de, kendi insanlarını çok rahat bir şekilde ölüme gönderebiliyorlar, insan hayatını değil, ölümü bile kutsayabiliyorlar… İşkenceler, öldürmeler, tecavüzler, günlük rutini oluyor bu tür toplumların, bu kutsallar/mukaddesleri ürettikleri kutsal ve mukaddesler için çiğniyorlar ve bu çiğneyişlerden dolayı insanlarına, merhamete, huzura, adalete ahlaka dayanan barışı, inşa ederek huzur ve mutluluk sunamıyorlar.. Oysa kimse bu yaşanılanları amaç etmiş degildi, yukarda veda hutbesinden örnek verdik, Kuranda da canı kutsayan örnekler var, bunu da biliyoruz.. Bütün bu bilinenlere rağmen bu canilikler yaşanıyor, daha da kötüsü daha da yaşanacak gibi… Biz Yaşanmamasını amaç edinelim, yaşanılan savaşlara, caniliklere taraf olmayalım, katkımız olmasın.. Merhamete, Ahlaka, adalete, barışa mutluluğa huzura katkı sunalım, bunların taraftarı olalım.. Olmak dileğiyle, ricasıyla selam ve sevgilerimle…
YORUMLAR