Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Diyalogcuların diyalektiği

Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tüm fitneler gibi Fetullah Gülen fitnesi de Türkiye Müslümanlarının kafasını fena halde bulandırmıştır. Öyle ki, diğer bütün fitneleri bastırabilmiş bir büyük fitne, bir iğtişaş haline gelmiştir.

Bugün hemen herkesin feto (F. Gülen’den mülhem) veya onun yol açtığı terörvari büyük fitnenin adı olarak FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) deyince olumlu düşünmediğini, hattâ kalay kayış gittiği malûm.

Zira bu feto şeytanının Türkiye’de bir 15 Temmuz darbesi yaptırdığı, insanlarımızın katline sebep olduğunu bilmeyen yok. Allah’ın izniyle lâ’net kalkışmayı milletçe göğsümüzde söndürdük fakat…

Fakat bu bizi rehavete sürüklememeliydi. Yàni darbeyi bastırdık, feto kadrosundan hayli şerefsiz, imansız kişiyi (hattâ bana kalırsa biraz fazlasını da, arada gümbürtüye giden bazı mâsumları da) içeri tıktık diye bu mesele bitmiş değildir.

FETÖ meselesinde yapılması gereken asıl iş maalesef yapılmamış ya da şöyle ifade edeyim, hakkıyla yaplamamıştır.

Amerika ikiyüz yıldır Türkiye üzerinde çalışıyor. Bazı aklı evvel dimağı fitnelerle kevgire dönmüş ukalâ anlayamasa da Türkiye Asya ve Avrupa arasında stratejik bir köprü olduğu kadar İslâm dünyası ile Hrsityan âleminin de karşılaştığı, bir cedel kavşağı, köprüsü hattâ meydanıdır.

Türkiye’yi ele geçiren hem Hristiyan, hem Müslüman dünyayı ele geçirmiş olur denilse yeridir. Aklı evvellerin hakkıyla idrâk edemediği de bu. “Türkiye bağımsız bir ülke” diyorlar. Ya öyle mi?

FETÖ darbesini yapanlar kimlerdi o zaman? Üçbeş kişi miydiler? Yoksa (saftirikleri saymasak bile) hálâ kadrosunun tamamı cezalandırılamamış bir devasa ekip miydiler? Elbet ikincisi.

O hâlde bu aklı evvel takıma aldırmadan diyalog fitnesiyle İslâm ülkesi Türkiye’yi hristiyanlaştırma veya en azından İslâm dışına çıkarma hain projesini masaya yatırmalı, Türkiye’yi bitirinceye kadar devam edecek olan demogojik diyalektiği sona erdirmeliyiz.

Bu dâva büyük ve vasıflı insanların kaldırabileceği bir yük… Sorsam ziyâlı geçinenlerin çoğu hakkıyla diyalektiği bile bilmezler ki diyalog fitnesini kavrasınlar…

Diyalektik latincede bildiğin cedel yàni münakaşa tartışma, ağız dalaşı. Lâkin felsefî olarak o kadar basit değil ve faydalı. Yeter ki demogojik olmasın. Yàni ağız dalaşı seviyesini aşsın, münazarayı vasıflı insanlar yapsın, iş münakaşaya evrilip sürgit olmasın.

Felsefî diyalektik, gerçeğin ortaya çıkması için yapılan akıl yürütmeler, karşılıklı konuşma ve tartışmalarla gerçeği tâbirden tâbire, fikirden fikire atlayarak da olsa, madalyonun iki tarafına da bakıp bulma mücadelesi, çelişkileri savuşturup hakikati bulma mantığı, usûlü, sanatıdır.

Fakat aldatılmaya da fevkalâde açık bir saha bu. Feto diyalog zehirini diyalektikle soktu milyonlarca Müslüman geçinen insanın zihnine.  “Müslüman geçinen” diyorum ve bu tâbiri hak ettiklerini düşünmekteyim. Zira onlar gerçekten de muhlis Müslümanlardan olsalardı daha işin başında, ilk hamlelerde meseleyi çözerlerdi.

Allah aşkına “Üç İbrahimî Hak Din” nedir yahu? Allah indinde tek (hak) din İslâm değil midir? Kur’ân bu hakikati bize mübin olarak beyan etmiyor mu? Tamam iman ve ihlás noktasında hayli aşınmış adamlarsınız hadi bu zokayı yediniz, yahu sizde zekâ karıntısı da mı yok?

İnsanlara kendi dinini öğretmeden başka dinler hakkında konuşulabilir mi? Konuşuluyorsa bu hainlik değil midir? Bu kadar basit bir mantık yürütmeyi dahi beceremiyor musunuz?

Şimdi sair nurcu cemaatlerden kardeşlerim de kızacaklar ama, bunun sebebi de müşterek (temel ve vahim bir yanlış) tedrisat. İnsanlara ilmihal bilgileri hakkıyla öğretilmeden Bediüzzaman’ın Risale-İ Nurları okunur durulursa papağan misali ezberler ama hiçbir şey anlamazlar.

Netekim bu kardeşlerimize dini bir konuda herhangi bir şey sorun size hemen risalelerden (ilgili kısmı) kelimesini sektirmeden ezbere okurlar. Siz “eee, cevap” dersiniz, onlar “üstad anlatıyor ya” derler. “Yahu bir de sen anlat…” dersin, “üstadın sözü üzerine laf söylenir mi?” der. Zira bir şey bilmiyordur, ezberindekileri de şuurlu olarak bilmez.

İlmihal bilgisi yanında akaid de var. Merhum dersiâm (ordinaryus profesör) Ömer Nasuhî Bilmen hocanın Büyük İslâm İlmihali eserinde itikad konularındaki temeller de anlatılır.

Adam “Üç İbrahimî Hak Din” diyor. İtikad bilgisi olan kişi hemen “sus bre cahil küfre giriyorsun” demez mi? Demez, hattâ “ne büyük adam, kitap gibi konuşuyor” der.

Herif usta tiyatrocuları gölgede bırakan ağlamaklı vaazlarıyla şöhret oldu. Nelere şahid olduk biz. Herif zırlayarak “Hamza var ya Hamza, Rambo gibi güçlüydü” diyor, bizim saftirik de birlikte ağlıyor “Rambo kim lan?” diye takbih etmek yerine…  25.07.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER