Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Halit Korkmaz

Evren ve Yeni Güç Merkezleri

Evren ve Yeni Güç Merkezleri

Dünya nüfusu sekiz milyara yaklaşıyor.

Başımıza düşen bombanın,  soframıza gelen kahvenin politikalar sonucu olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Hiçbir şey tesadüf değil.

“Et Atlası” raporuna göre 1kg et sofraya 15.455 litre su tüketerek ulaşıyor.

Bir kg et, bir insanın 14 yılda tüketeceği 850 damacana su harcanarak oluşuyor.

Bir kg havuç üretmek için 133 litre,

Bir fincan kahve için 170 litre,

Bir bira için 70 litre,

Bir kg domates üretmek için 184 litre su harcayan evren, kendisine anormal davranıldığı için Covid-19 ile insanlığı uyarıyor.

Sömürmeye kilitlenmiş zülüm makamı temsilcileri ise uyarılmayı reddediyor.

Hemcinsine adaletsiz davranarak sürekli ihanet eden insan, virüs yayılımında doğadan beklediği ayrıcalığı  göremediği için üzgün gözüküyor.

Adaletten, insaftan ve idrakten yoksun evrensel kurum ve bu kurumların temsil ettiği değerlerin  yönettiği  insanlık kan kokusu içerisinde çürüyor.

Küresel sermaye, aşırı tüketimi insafsızca teşvik ederek doğayı yok etme aşamasına getiriyor.

Ekonomileri petrole dayalı ülkelerin % 30’ lara varan gelir kaybına uğradıkları biliniyor.

Hegemon güçler 500 yıldır yer altı ve yer üstünü sömürdükleri halkları şimdi borçlandırmak sureti ile iliklerine kadar sömürüp borçlarını ödeyemez duruma getiriyor.

Emperyalizmin en tehlikeli silahı  olan  demokrasi sarmalının  yanında verdikleri yüksek faizli borç ve kısa vadeli krediler ulus devletlerin sonunu hazırlıyor.

Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının etkileri 70 yıl sonra minimuma inerek Japon halkı hayatını idame ettirmekte fakat Afrika’nın sömürü serüveni 500 yıldır devam ediyor.

Sömürü düzenine karşı koyan mazlumların verdikleri mücadelede insanlar daha çok acı ve işkence çekmekte ve bu mücadelede    nükleer bombaların öldürdüğü insan sayısından daha fazla insan ölüyor.

Emperyalizme karşı mücadele vermeye çalışan mazlumların manevi dünyalarını inşa etmede ümit bağladıkları din kurumunun da sanayileşerek tacirlerince sömürü aracına dönüştürülmesi  insanlığın yerinde saymasına neden oluyor.

Tek kutuplu emperyalizmin bölünerek çok kutuplu hale gelmesi yeni dünya düzeninin insanlığa sunduğu en önemli nimet ve fırsat olarak gözüküyor.

Bölgelerinde merkezi güç haline gelen ve sayıları iki el parmak sayısına yaklaşan ülkelerin oluşturacakları yeni güç odakları önem arz ediyor.

Asya Pasifik’te kurulan (RCEP) Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Antlaşması Çin ile birlikte 15 Ülke tarafından 15 Kasım 2020’de imzalanmıştır.

Antlaşmanın en önemli  jeostratejik tarafı ABD’nin güçlü partnerlerinden Japonya, Singapur, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore’nin birliğin öncülerinden Çin ile birlikte  hareket edip teşekkül oluşturmalarıdır.

Bu durum Batı sömürü düzeninin neoliberal politikalarını yürüten ABD ve G-8 ülkelerince aynı orkestrada yer alan IMF, Dünya Bankası ve WTO’nun birlikte yürüdüğü Washington Konsensüsü’ nü önemli derecede sarsıyor.

Diğer taraftan, Türkiye’nin önüne çekilmiş Ermenistan setinin Karabağ savaşı ile aşılarak Nahçivan/Azerbaycan/Orta Asya ve Türki Cumhuriyetleri ile kurulan stratejik ulaşımın Kafkasya’yı da içine alarak sağlanan bağlantı değeri ölçülemeyecek kadar kıymetlidir.

Uzak doğunun uyanışına aynı ritimle karşılık veren Türkiye, içinde bulunduğu Batı bloğu kurumlarının bazı üyelerine de  öncülük ediyor.

Demografik yapısı, stratejik konumu, kurduğu askeri üretimi sanayi üretimine  de aktarmaya başlayan Türkiye’nin bölgesel çekim merkezi konumuna yükselmesi sevinç veriyor.

Evrensel değer ve saygınlığını kaybeden ABD ve NATO’nun Biden yönetimi ile tekrar bu saygınlığa erişme arzu ve istekleri için kullanmaya çalıştıkları metod, fincancı dükkanına giren fil tavrı şeklinde olması hasebi ile dünya kamuoyu önünde itibar kayıplarının devam ettiği görülüyor.

Konvansiyonel silah gücünün, dünya sathındaki dağınık yerleşimi bölgesel siyasetlerde üstünlük sağlasa da global bir savaşta önceden mevzilenen merkez güçlere karşı  ABD’nin toparlanıp   zafer kazanması mümkün gözükmüyor.

Bu sebeple,

Kıyamet saatini kurmuş “Atom Bilimcileri Bülteni” temsilcileri, (Bulletin of Atomic Scientist) insan uygarlığını bir gece yarısı topyekün imhaya, tarihte hiç bu kadar yakın olmadığı uyarısında bulunarak evrene ve kendilerine şah damarlarından daha yakın tanrıya mesaj mı veriyor.

 

Saygılarımla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER