Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

GAZZENİN BAĞIMSIZLIK SAVAŞI

GAZZENİN BAĞIMSIZLIK SAVAŞI  Yaklaşık iki

GAZZENİN BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
 
 
Yaklaşık iki milyon Filistinlinin hapsedildiği, iyi tahkim edilmesiyle ünlü kıyı anklavından (Anklav toprak, bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçasıdır.) başlayarak her tarafı kuşatılmış, her gün tepesine bomba yağdırılarak yıldırmaya çalışılan şehrin adı Gazze’dir.
İsrail Devleti’nin kurulmasına yol açan 1948 Savaşı sırasında da tahminen 750 bin Filistinlinin evlerinden sürüldüğü meşhur Nekbe olayının bir devamı niteliğindedir.
İsrail’in Gazzelileri yerinden etme ve potansiyel olarak tamamen Mısır’a sürme planı yeni değil kaç seneden beri dünya kamuoyuna duyurup nabız ölçüyorlar.
Artık bu planın uygulanmasının zamanı geldiğini ve fırsatın ortaya çıktığını değerlendiriyorlar. Tel Aviv’de bir üstgeçitte “Gazze’de Gazzeli Hiç Kimse Kalmayacak!”  yazılı bir pankartın asıldığı görüldü.
(Siyonist parti Zehut’un lideri ve eski bir milletvekili olan Moshe Zalman Feiglin gibi siyasetçiler de) İsrail’in Gazze’yi “Dresden’e çevirmesi” çağrısında bulundu. Dresden’de 200 bin kişi vardı bunun 100 bini öldü. Burada 2 milyon 300 bin kişi var. Ne kadar gözlerini kan bürüdüğünü çıldırdıklarını görebilirsiniz.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu mevcut durumda gördüklerimizin “sadece bir başlangıç” olduğunu söyleyerek “intikam” sözü verdi. Diyor ki bahane elimize geçti hunharlıkta sınır tanımayacağız.
İsrail’in Hamas militanlarını hedef almak gibi bir hesabı yok. Katliam yaparak şehri boşaltmak istiyor. BM Soykırım Sözleşmesi’nde tanımlandığı şekliyle Gazze’deki Filistinlilere karşı ölümcül bir şiddet uygulamaktır.
“Gazzeliler Sina Çölü’ne gitsin”
Eski İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon, “Gazze halkının Sina’ya gitmesini söyledi.”
İsrail’in planı açıkça görülüyor. Gazze halkını Sina çölüne sürmeyi deneyecekler.
ABD ve AB’nin desteği ile Sina çölünde mülteci kampı inşa edilecek, savaştan sonra geri dönüşe izin vereceklerini söyleyecekler. Artık iş işten geçecek, eğer bu plan başarılı olursa, Gazzelilerin geri dönüşüne asla izin verilmeyecek ve sonunda Gazze İsrail’e ilhak edilecek. İsrail’in planının böyle olduğu anlaşılıyor.
Buna muktedir olabilecek mi?
Olması şu şartlara bağlıdır.
1.           Mısır’ın kabul etmesi, 2. Türkiye’nin kabul etmesi
Bu ülkelere ciddi miktarda para ödenmesi halinde kabul edebilirler. Şöyle ki; adam başı 100 bin dolar ve Gazze’nin arsa değerinin ödenmesi, bu değer nedir? 360 Km kare yani 360 milyon metre kare çarpı metre karesi 1000 dolardan 360 milyar dolar. Buna ilaveten adam başı 100 bin dolardan 250 milyar dolar civarı bir bedel ödenmesi söz konusu olunca toplam 610 milyar dolar civarı bir rakam ortaya çıkmaktadır. Bu işi 25-30 milyar dolar hesap ile bitirmeye çalışan Netenyahu bölge ülkelerine tekliflerde bulunmuştur. Bu teklifi canı pahasına da olsa Gazze halkı kabul etmemiştir. Sonuç bu işin para ile olmayacağı, savaş ile hiç olmayacağı Gazze halkına dokunulmaması gerektiği anlaşılmıştır.
Netenyahu, pek yakında son bulacak İsrail tarihine, görülmemiş büyüklükte kahraman olarak geçmek istemektedir. Ariel Şaron adlı firavun ’un başaramadığı bir işi başarmaya kalkmıştır. Şaron, Gazze’yi kontrol edemediği için boşaltmıştı, Yahudi yerleşim yerlerini yıkmış çekilmişti. Bunu sen mi başaracaksın? 20 seneden beri uygulanan ambargo ve ablukaya rağmen bir arpa boyu yol alınamamıştır. Direniş her saldırıdan sonra daha fazla güçlenmiş, bu işe İsrail’in gücünün yetmeyeceği anlaşılmıştır. 7 Ekim harekâtı ile birlikte ABD devreye girmiş onun desteğine rağmen başarısız olacağı anlaşılmıştır. Bu gün Gazze’ye atılan ağır bombardıman silahları ABD yardımı ile İsrail’e verilmiştir. Bu silahları birlikte sivil halka karşı ahlaksızca ve merhametsizce kullanıyorlar. Savaşın kalleşçe yürütülen boyutu ortadadır. Orantısız güç kullanma oranı bire bindir. Müslümanların canı Londra’da mayın tarlasına girmiş kediden daha değersizdir. Bu durumda düşmana mukavemet etmek dinimizce farzdır. Gazze halkının ölümüne direnmekten başka şansı yoktur. Mukavemet gurupları nefsi müdafaa yapmaktadır. Bu farzı yerine getiren her Filistinli Allah dostu bir kahramandır. Dolayısıyla Hamas bir milli mukavemet gücüdür, direniş gücüdür, meşru müdafaa gücüdür hak yolunda mücadele yapmaktadır, savaşma metodu İsrail’in terörizmine denk bile değildir.
Sonuç: Hamas bir direniş örgütüdür, nefsi müdafaa örgütüdür, mukavemet örgütüdür, erkekçe cephede savaşmaktadır. İsrail’in zalimane yüksek ateş ve tahrip gücüne rağmen Cenevre Sözleşmesinde belirtilen askeri kurallara uymaktadır. Terörizmle yakından uzaktan bir alakası yoktur.
Terörizm arayanlar İsrail hapishanelerinde Filistinli gençlere uygulanan sınırsız şiddet ve işkenceye göz atmalılar.

Suat Gün
Em.Binbaşı-Stratejist
Uluslararası Kudüs Derneği Başkanı