İsrail lâ’net (lâ’netli) bir devlettir. Bir terör devletidir. İsrail, yahudi demek değildir, bilakis yahudiye de ihanettir.
Muharref Tevrat’ta bile yahudilerin devlet kurmaları men edilmişken böyle bir devletin kurulması terörü kafasına koymuş siyonistlerin ne denli hain ve huzur bozuca olduklarına delâlet eder.
Birlikte aynı mecrada yazdığımız Muhsin Akıl dostumuz hülasa etmiş son hainlikleriyle birlikte tüm marifetlerini.
İsrail 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Filistin halkı üzerine yasak olmasına rağmen fosforlu bomba yağdırıyor.
Ölümlerden öte zararlı bu tür bombalar boşuna yasaklanmamıştır. Hem öldürür, hem süründürür bu tür lâ’net silahlar.
Muhsin Bey’in yazısından iktibasla tekrar etmek istiyorum:
“Beyaz fosfor yangın çıkartıcı ve hedeflerin işaretlenmesi özelliği olmakla havayla temas ettiğinde yüksek sıcaklıkta yanarak insan bedeni içinde büyük hasarlara yol açabiliyor. Ayrıca su ile de söndürülemiyor. (Beyaz fosforun bu özelliklerinden dolayı) alınan uluslararası kararlarla çatışmalarda, savaşta veya sivil alanlarda kullanılması kesinlikle yasaklanmıştır.”
Pekâlâ dünya hálâ bu densiz ve dinsiz zalim saldırılara neden tepki vermiyor?
Aslında sualimizin cevabı basit ama Batı için yüzkızartıcıdır:
Ölenler Müslümanlarsa mühim değil, teferruattır…
Bu yüzden sadece İsrail Terör Devleti’nin yok edilmesi yetmez, Batı’nın bu zihniyetinin de yok edilmesi gerekir.
Bu nasıl olabilir pekâlâ?
Kuvvetle olur, güçle olur dostlar…
Batı’yı ancak Osmanlı gibi kerim ve güçlü bir devletin celâli, yumruğu hizaya çeker.
Tarihimize düşmanlık yerine Osmanlı aslında neydi, neyi nasıl beceriyordu onu incelesin, aklını başına devşirsin herkes…
Osmanlı demek adalet demekti. Ne zaman ki bu adelet çöktü Osmanlı da tarihin sayfalarına gömüldü.
Osmanlı demek İslâm demekti. Ne zaman ki, İslâm’ın nuru söndü, Osmanlı da söndü.
Allah’ın (İslâm’ın) nurunu kimse ağzıyla “püf” deyip söndüremez (âyet-i celîle), sönen bizim yüreklerimizdeki parıltı idi. O şûleyi kaybettikçe sürünmeye başladık. İzzeti kaybedip zillete düştük.
Bir avuç siyonist dünyaya pis, kerih mi kerih bir zulmü dayatıyor. Dünya kılını kımıldatamıyor…
Bilirsiniz bir toplulukta bir kötülük olduğunda ilk anda kimse tepki vermez. Yürekli biri çıkıp “dur” derse, kitle o vakit harekete geçer.
Bu kuralı, bu hakikati asla unutmayınız!..
Merhum şairler sultanı Necip Fazıl Kısakürek üstad da «Bir Gençlik» hitabında “Kim var?” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert “Ben varım!” cevabını verici, (…….) dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik…” diyordu ya hani…
İşte o sağına soluna bakınmadan “ben varım” diyebilenler, diyecek olan kişi yahut devlettir bahsettiğim.
Türkiye şükürler olsun ki nihayet bu çizgiye gelebilmiştir!.
En azından sayın Devlet Bahçeli’nin ağzından “haddinizi bilin yoksa icabını yaparız” denildi siyonist İsrail Terör Devleti’ne…
Türkiye Osmanlı olabilir mi yeniden? diye düşünenlere derim ki,
Olur da herkesin sayın Devlet Bahçeli imanında olmasıyla olur… Yâni, cesur, Müslüman Türk’e, Osmanlı ahfadına yakışır bir duruşla olur… 22.10.2023
YORUMLAR