Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

İtalya Maçı hezimeti…

Batı âleminin iki kalbinden biri Yunanistan’da ise diğeri İtalya’dadır.

Zira Batı medeniyeti iki temel üzerine kuruludur: Birincisi Greko-Romen (Yunan ve Roma) dünya görüşü, ikincisi ise Judeo-Christian yàni Yahudi ve Hıristiyan gelenek.

Roma mühim bir merkezdir Batı için. Avrupa Şampiyonası futbol karşılaşmalarının ilki de bu merkezde oynandı Türkiye ve İtalya arasında. Basit bir futbol maçını nerelere çektiyoruz diye düşünmeyiniz.

Maç belki basit bir eğlencedir. Fakat milyarlarca lira bağlanmıştır bu basit işe. Ve dün geceki karşılaşma da bütün dünya tarafından izlendi.

Teknik direktör Şenol Güneş belli ki takım elemanlarını iyi seçememiş, iyi bir hazırlık da yapılamamış. Kalkmış “eleştirileri kabul ediyorum, rakip bizden üstündü” diyor!.. Türkiye halkı bu maç için coşmuştu oysa. Yüzlerce ilân ve televizyon duyurusu ile sağır sultana duyurdular. Milyonlar ekranlara kilitlendi maçı seyretti.

Birinci yarı golsüz bitti ama ikinci yarı başlar başlamaz İtalya’nın golleri de sırayla yağmaya başladı. Öyle anlar oldu ki, tamam bu kez golü atıyoruz dedik ama bir türlü olmadı.

Olmadı çünkü futbolcularımızda zerre kadar millî haysiyet, millî heyecan ve çaba yoktu. Hattâ öyle anlar oldu ki boş bir kale ve kaleci ile karşı karşıya kalan futbolcumuz topu ağlara değil dışarıya gönderdi.

Bendeniz o anlar sonrasında “yok yok bu adam kesinlikle aramıza girmiş ajan” dedim. Futbolla kel alâka biliyorum ama böyle hissettiriyorlarsa elden ne gelir?

Esasen futbolu hiç sevmem, hazzetmem. Ne bir yerli takımı tutarım, ne de herkesin ayılıp bayıldığı maçları izlerim. Gençlik yıllarımda da böyle idi. Halter şampiyonluğum olduğu için maçlara serbest giriş kartım vardı ama neredeyse hiç kullanmamıştım.

Maç demek kavga demekti çünkü. Futbol milletimizi kamplara ayırıyor, insanlarımız tuttukları takım yüzünden birbirlerine girer. Hiç unutmam, Lise sonuna kadar tahsil hayatımın geçtiği Konya’da, iki Konya takımı arasındaki bir maç sonrasında ölü ve yüzlerce yaralı ile sonuçlanan bir meydan muharebesi olmuştu. Uçları çivili sopalarla halk birbirine girmişti.

Diğer muharebeleri de siz hatırlayınız. İstanbul takımları arasındaki maçlar nelere sebep oluyor benden iyi bilirsiniz. Üç İstanbul takımı ezelden beri hasımdır. Yàni dikkat ediniz “rakip” demedim, “hasım” dedim.

Diyelim maçı izlemeye gittiniz. GS ile BJK takımlarının maçı. Bunlardan birinin çoğunlukla yer aldığı bölgede oturamazsınız. Otursanız ve o takıma tezahürat yapmayıp sussanız o bile linç edilmenize yeter! Nedir bu? Sevgiyle takım aşkıyla bağdaştırılabilir mi?

* * *

Güzel şeyler de oluyor. İstanbul’da bir çarşının dörtyüzü aşkın esnafı bir araya gelmiş, evlenecek çiftlere evlerini düzmeleri için büyük indirimli paketler hazırlamışlar. Bu esnaf kardeşlerimi candan tebrik ediyorum. Öyle kredi mredi değil, doğrudan indirim… Allah hepsinden razı olsun.

* * *

Sağlık Bakanlığı’nın “aşı zorbalığı”nı kınıyorum. Kimse aşı olmak için zorlanamaz. Bu hem Anayasal bir kabahat hem de Türkiye genlerine aykırı bir tavırdır. İkna edemeyince zorbalık! Ne büyük küstahlık! Ne zavallı bir seviyesizlik. Siz devletsiniz, dünyayı üstünüze güldürmeyin.

Aşıların ne menem şeyler olduklarını bizzat onları üretenler bile itiraf etti. Genlerimizi bozma ihtimali başta olmak üzere, alerjsi olanları öldürme riskine kadar yüzlerce mahzur taşıyor bu aşılar.

Daha yeni yazdım, üçüncü doz diye bir şeyin olmadığını söylüyor uzmanlar. Nedir bu rezalet? Bu kadar çok yalanla insanlarımızı nasıl ikna edeceksiniz? O hâlde gelsin zorbalık… Yuh size veyl size… 12.06.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER