CB Erdoğan’ın ABD seyahati için söyledikleri çok önemli. Hem Türkiye, hem ABD açısından önemli. Elbette transatlantik için de…
Mr. Biden, Erdoğan ile görüşmeye tenezzül buyurmamış... ABD tarihinde ilklerden biri oldu bu. Başkan kapılarında bekletilen Türkiye temsilcileri olmuştu fakat “görüşmüyorum, küstüm” hadisesi bir ilk.
Ve bu hadsizlik ile Erdoğan’ın itibarına zarar vermeyi hedefleyen ABD başkanı tam aksine kendi itibarına zarar vermiştir.
Zira herkes Erdoğan iktidarının ABD için ehemmiyetini biliyor. Bu konuda özel bir masa bile kuruldu ABD’de. Bazı kulağı kesik gazetecilere sorun onlar bilirler ne kastettiğimizi.
Hal böyle iken “küstüm konuşmuyorum” tavrı hem çocukça bir laubalilik olarak, hem de ABD kadim stratejisine zararı cihetiyle J. Biden’in hanesine nâkısa olarak geçti. Yàni büyük itibar kaybettirdi Mr. Biden’e.
Diplomasiyi ahmaklar yapmaz. Akıllı devlet adamlarının işidir. Mr. Biden bu patavatsızlığı ile ABD tarihinin en ahmakça işine imza atmış, dış ilişkileri, transatlantik bağlantısının en önemli ayağını tehlikeye atmıştır.
Netekim muhterem CB Erdoğan, dönüşte ayağının tozuyla Rusya lideri Putin’i konuşmaya başladı. Türkiye belki NATO üyeliğinden bile ayrılabilir Mr. Biden yüzünden…
Bu da en stratejik coğrafyaya ve en güçlü orduya sahip Türkiye’nin değil, NATO ittifakının kaybı olur. Bu nedenle sanıyorum Mr. Biden’e aklı başında NATO üyelirinden de ciddî tepkiler gelecektir.
(İkinci Yazı) Aşı zorbalığından sonra Aşı terbiyesizliği
Tv dizilerinde mobing ve halka hakaret… Devletin zirvesi söyledi, “aşıda gönüllülük esasını uyguluyoruz” denildi en üst düzey ricâl-i devlet tarafından. Lâkin gel gör ki mobing ve hattâ hakarete kadar geldi iş.
Arka sokaklar mıdır caddeler midir, bir tv dizisinde “aşı olmayanlarla virüsle mücadele eder gibi mücadele edeceğiz” deniliyor… Hamile bir bayana da bir sağlık görevlisince baskı yapılıyor “aşı ol” diye.
Artık bardağı taşırdınız beyler, bayanlar.
Bu yaptığınıza dinî ıstılahta münafıklık, insàniyet lügatinde iki yüzlülük diyorduk malûm.
Lâkin artık (kusura bakmayın ama) yalnızca TERBİYESİZLİK diyeceğiz!..
«Devlet ciddîyeti» diye bir tâbir var. Devlet sert kararlar alabilir, cezrî (köklü, radikal) tedbirler de alabilir herhangi bir mesele için.
Bunlar halka rahatsızlık veriyorsa, basın yayın tarafından ve sair halk temsilcilerince tenkid edilir falan. Fakat devlet asla terbiyesizlik yapamaz.
Stalin Rusya’sında bile onca zulüm yapılmış ama devlet terbiyesizliği yapılmamıştır. Zira böylesi keyfe má yeşâ işler devlet itibarını zedeler, ricâl-i devletin kıymet-i harbiyesini düşürür, ülkeye kalıcı zararlar verdirir.
Türkiye kadim gelenekleri, teamülleri olan bir ülkedir. Devlet geleneğimizde ciddî ve hakikaten kıymetli bir töremiz vardır. Meselâ halkın dertleriyle, halk nezdinde istifhama yol açmış işlerle asla istihzâ edilemez, devlet olarak halkın umumi fikriyatına (kamuoyuna) ters düşülemez kaidesi vardır.
ABD ile Rusya arasına sıkıştırılmış bir Türkiye’nin devlet ciddîyeti her asırdakinden mühimdir, bu konuda kimsenin en küçük bir taviz vermeye ne hakkı ne salâhiyeti vardır. Anlaşıldı mı? 25.09.2021
YORUMLAR