Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Kadınlar, «Feminizm Kurbanı»

Batı menşeli sosyokültürel virüslerden nasyonalizm nasıl Osmanlı dahil nice büyük devletleri parçalayıp yok etmişse, Feminizm de böyle, hattâ covid-19 misâli çok daha korkuncudur.

Zira bu çok tehlikeli sosyal virüs, toplumun çekirdeği âileleri parçalıyor!. Lâkin bunu yaparken yuvayı yapan dişi kuşun yàni kadın kurbanlarının gözlerini bağlıyor, gerçeğin farkına varmalarına mani oluyor…

Şeytan’ın binbir sureti var. Feminizm de tam olarak böyle. Son maskesi «İstanbul Sözleşmesi»ni ise kahbe suratından kimse indiremedi hálâ.

Feminizm kimi saftiriklerin zannettiği gibi mâsum bir «kadın tepkisi hareketi» falan değil. Bu konuda büyük bir cehalet hâkim.

Cehalet hâkim çünkü feminizmin kadınları sürüklediği lağımlardan, (meselâ lezbiyenliği sorsan) bizimkilerin yüzde doksanı bilmez.

Feminizm, evvelâ erkek cinsiyetinin düşmanı olmak, evli de bekâr da olsa erkeği tahakküm altına almak, erkeğe isyan hareketidir.

Kaynağından aktarıyorum, Y. Ö isimli bir feminist bayan şöyle demiş: “Feminist hareket ile lezbiyen feministlerin birlikte inşa etmeye çalıştığı bu birlikteliği bir gün herkes tartışmasız kabul edecek”

Ve, “Feminizme lezbiyen kadınlar açısından bir pencere açılmasının, bir diğer deyişle Türkiye’deki feminizmin cinsel yönelimi içermesinin lezbiyen feministler sayesinde olduğu söylenebilir” diye devam etmişti…

“Kadınlar, «Feminizm Kurbanı» olmayın” diyorsak bir bildiğimiz var.

Feminizmi alenen kabul etmeseler de, sinsi bir haz gibi içine çekmiş o kadar çok kadınımız var ki. Hattâ bu kadınlar yalnız sayıca değil, nüfuz sahibi kadınlar, ricâl-i devletten kadınlar olarak da yaygın.

Anlayacağınız cehalet tahsilliler arasında da yaygın; hattâ cehl-i mürekkeb olarak. Yàni bu kadınlarımız feminizmi bilmediklerini de bilmiyorlar…

Mâsum bir kadınsı savunma sandıkları feminizmle erkeklerdeki lûtilik (oğlancılık, erkek erkeğe ilişki, gay, LGBT) lâ’netlik sapıklığının kadınlar versiyonu (sureti, taklidi) yàni kadın kadına sapık ilişki olan lezbiyenlik arasında (yukarıda aktardığımız) yakınlığın farkında bile değiller çünkü.

Yalnızca lezbiyenliğe yakınlık değil, bu hareketin tüm yıkıcı ve bölücü virüslere açık, Windows programından bile fazla; yüzlerce kapısı var. “Kadın erkek eşitliği”, “kadına hürriyet”, “bilimadamı değil biliminsanı” gibi tüm sahtekâr sloganlar niyetlerini açık ediyor ama anlayan beri gelsin.

Anlayan hiç mi yok? Hayır, şükür ki var. Meselâ, merhum bacım Şûle (Bitikçioğlu’nun) lise arkadaşı (star gazetesi) yazarı Sibel Eraslan hanımefendi dünkü yazısında bakın neler diyordu:

“İstanbul Sözleşmesi’nin konuşulmaya başlandığı 2011’lerde kadını güçlendirme ve kadına yönelik şiddeti engelleme gibi hedefleri, pozitif amaçlarla desteklemiştik. Geçen yıllar içinde (……..) fıtrata aykırı, deneysel, ideolojik ve dolayısıyla zorlayıcı, ütopik, endüstriyel, sonu insansızlaştırmaya varacak uçurumları farkettik…

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bizleri sarıp kuşattığı fikrinin önemli sonuçları var; âileye güvensizlik, âile kurmaktan çekinme, sorumluluktan kaçınma gibi demoralize sonuçlar bunlar.

(……..) Bu bakış açısına karşı çıkması, âileci tezlerle şerh düşmesi gerekenler en başta mütedeyyin kesim veya siyaseten söyleyecek olursak muhafazakâr camia olması gerekmiyor mu?”

Sibel hanımefendi bacım çok haklı da, ne o bahsettiği nisâ’yı devlette (ricâl-i devlet desek yine kıyamet koparırlar) bunları idrâk edebilecek akıl var, ne de düşman feminizmi teröristlerle kaçak yolardan sokmadı yurdumuza Düşmana ne hacet, yerli seküler lâikçi, çağdaş (ve dahi ezik İslâmcı) kesimler az uğraşmadı… Tam yüz yıl olacak neredeyse… 26 Mart 2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER