Yeni tip Korona virüsü (Covid-19) giderek yayılmaya devam ediyor. Virüsün ortaya ilk çıktığı ülke olan Çin, bu belayı kontrol altına almaya başlamışken; Avrupa ve diğer bölge ülkeleri virüsle mücadele için olağanüstü seferberlik halinde çalışıyor.
Her türlü tedbire rağmen ülkemizde vaka sayısı ve ölümler artmaya başladı! Öyle görünüyor ki artmaya da devam edecek. Vakaların çoğalması ve ölü sayısının giderek artması, canlarımızın yitip gitmesi, halkta endişeleri de arttırıyor. Yetkililer sürekli “Tedbir alın, zaruri olmadıkça evde kalın” diye uyarıyor! Ülkemizde toplumun yaklaşık yüzde 80’i bu çağrılara uyarken, bir kısmı da hala “Bana bir şey olmaz” yaklaşımı sergiliyor.
Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar, Belediyeler seferber olmuş halde canhıraş çalışıyor. (Tabii her kriz zamanında olduğu gibi bu virüsle mücadeleyi şova dönüştüren, işin reklam kısmını düşünenler de var. Bunları hem sosyal medyada hem de günlük yaşamda görüyoruz!) Bazı art niyetli kişiler de sosyal medyada, WhatsApp gruplarında halkı paniğe sevk edecek ses kayıtları, görüntü paylaşımları ve dezenformasyon içeren haberler paylaşarak her zaman olduğu gibi “saflarını” belli ediyor.
Virüs bize gösterdi ki; devlet ve ilgili kurumlar seferber olmuşken, virüsü fırsata çevirip sahte ürünler imal edenler, fahiş fiyatlara satış yapanlar, başkasının hakkını gasp edenler, yani kul hakkına girenler bu topraklardan hiç eksik olmayacak.
Virüs bize hatırlattı ki; normal hayatımızda şükredeceğimiz ne çok şey varmış! Düşünün ki ileri yaştaki anne babanızın alışverişini yapıp kapıya kadar geliyorsunuz ama onların ellerini öpemeden, en az bir metre mesafeden malzemeleri teslim ederek geri dönüyorsunuz!
Düşünün ki yurt dışından gelmiş bir aile ferdi, tek başına başka bir odada kendisini izole ederek hem aile bireylerini hem de toplumun diğer fertlerini korumaya çalışırken; yanı başındaki odada cıvıltısını duyduğu evladına dokunamıyor, onu öpüp koklayamıyor!
Düşünün ki milyonlarca Müslüman, “Mü’minin bayramı olan Cuma vakti” camiler yüzünüze kapanıyor ve tek başına yapayalnız kalıyor insan. Ve yine insanların yıllarca yolunu gözlediği, orada olmak, kalabalıklar arasından sıyrılıp ona yüzünü sürebilmek için için can verdiği Kâbe’de tavaf durabiliyor!
Virüs bize hatırlattı ki; hemen yanı başımızdaki Suriye’de 10 yıldır binlerce insan katledilirken, milyonlarca insan yurtlarından edilirken, Suriyeli masum çocuk “Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” derken, Aylan bebeklerin cansız bedenleri sahile vurmuş, insanlık yüzüstü kalmışken, kılı dahi kıpırdamayan Avrupa, bir virüs salgını karşısında bu şekildeki ölümün ne kadar acı, yaşamanın da ne kadar hak ve kutsal olduğunu hatırladı!
Her yıl Afrika’da binlerce insan açlıktan ve hastalıktan hayatını kaybederken ruhu duymayan dünya, şimdi bir Korona virüsü nedeniyle OHAL halinde! Kendini her şeyden üstün gören Avrupa, ABD, Çin şimdi bütün maddi imkânlarını seferber etmiş ama çaresizlik içinde.
Yıllarca Ortadoğu’yu kan gölüne çevirip, milyonlarca insanın yaşam hakkını gasp edenler, Irak’ı, Suriye’yi, Afganistan’ı, Yemen’i, Gazze’yi paramparça edenler, kimyasal silah kullananlar şimdi Korona virüsü karşısında yaşamın ne kadar değerli olduğunu hatırladı.
Virüs bize hatırlattı ki; kendi köşesine çekilip bireysel yaşama mahkûm kalsak da uzaktan bile sevmenin, hal hatır sormanın, saat 21.00’da balkonlara çıkıp sağlık personellerini alkışlayarak birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu göstermek ne kadar da kıymetliymiş.
Korona virüsü bize bir kez daha gösterdi ki; ihtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin ve ölüm gelmeden hayatın kıymetini, her şeyi yaratan Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmeliyiz. Son olarak Korona virüsü bize bir kez daha hatırlattı ki 4T: Temizlik-Tedbir-Tevekkül ve Tahammülü unutmayacağız.
YORUMLAR