Pandemi ve ardından sökün eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın küresel menfi etkisi AK Parti iktidarının bir yönüyle şanssızlığı. Fakat enflasyon ve hayat pahalılığının, paramızın pul oluşunun tek suçlusu bunlar diyerek iktidarı mâsum ilân etmiyorum, “bunlar da önemli faktörler” diyorum.
Yeterince güçlü olmayan Türkiye ekonomisi 12 şiddetinde bir zelzele ile sallandı, binaen’aleyh millî gelir enkaz altında kaldı. Lâkin Türkiye’nin asıl şanssızlığı, muhâlefet. Çağdaş iyi demokrasilerde yönetimi denetleyen, çare ve çözümler de sunabilen, projeleri olan muhalefetler var. Bizde ise bay Kemal’in düttürü leyla CHP’si ve eski tüfek Meral ablamız var muhâlefet olarak…
Bay Kemal makam masasına bir tesbih koymuş, yanına bir de Ziyâ Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” kitabını ve kamera karşısına geçip poz vermiş. Ne kadar zekice değil mi? “Ben de Müslümanım, hemi de ülkücüyüm biraz…”
Bizdeki muhâlefet sadece iktidar düşmanlığı yapıyor, Yandaşları ise, tüm bu hal-i pür melâle rağmen bay Kemal’e destek veriyor; tek başına hiçbir işe yaramadığı için kurulan altılı masayı da adeta kutsuyorlar.
Yandaşlarının kamuyu yanıltamaya yönelik bir destekle muhalefeti savunması elbette hudâyinâbit değil. Desteğin ucu Atlantik ötesine kadar uzanıyor.
Sasyal medyaya bakın, çoluk çocuk bile Amerika’nın Erdoğan (Ak Parti) düşmanlığını görebiliyor ama bunlar görmezden geliyorlar. Vaziyet bunların resmen ve alenen hangi mahfillerden beslendiklerinin delili.
Bay Bay Kemal’i ve ayakları kırık masayı destekleyen muhâlefet sözcüsü yazar, aklımızla ihtihza edercesine “Kılıçdaroğlu AKP’nin silahını elinden aldı” demiş: demiş:
Bay Kemal’i eleştirenlere de, “…o gruplar, Kılıçdaroğlu’nun Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi sağcı liderlerle uzlaşıp “6’lı Masa”yı kurmasına da pek hoş bakmamışlardı. Önemli olan, sağ-sol demeden tüm yurtseverler birlik olup, ülkede ekonomiyi bozan, özgürlükleri yok eden, insanları perişan eden AKP iktidarına sandıkta son vermektir. Kılıçdaroğlu’nun hamleleri bu amaca yöneliktir. Türkiye’nin başarısız iktidardan [Erdoğan’dan… REB] kurtulması gerekiyor!” diyerek serzenişte bulunuyor…
Gayri bunları nasıl şerh edersiniz, size kalmış. Zerre miskal akıl, basîret ve feraset sahibi biri, “...önemli olan, sağ-sol demeden tüm yurtseverler birlik olup, ülkede ekonomiyi bozan, özgürlükleri yok eden, insanları perişan eden AKP iktidarına sandıkta son vermektir” lafları ardındaki samimiyetsiz ve dış mahfillerin süflörlüğü áşikâr bu cümlelerin mánâ ve ehemmiyetini idrâk eder.
Seçim sath-ı mailine fiilen girildiği bir süreçte Bay Kemal ve avanesinin; evvelen söyledikleri hattâ altında imzaları olan başörtüsü düşmanlıkları (unutanlara hatırlatan videolar ile) sosyal medyada zirve izlenirliğe ulaşmışken utanmadan sıkılmadan “başörtü meselesini gündemden çıkaracağız, kânun güvencesine alacağız” diyerek kânun teklifi veriyorlar…
Muhâlefet sözcüsü yazarın sondaki fıkrasına ise kahkahayla güldüm. Hayır aslında fıkraya değil, bu fıkrayla bay Kemal’i desteklediğini sanmasına güldüm.
Fıkra ismi: İNSANLARA YENİLİK LAZIM
“Adam, cami önünde kör bir dilenci görür. Ertesi gün dilenci yine aynı yerdedir ama bu defa kör değil, topal olmuştur. Üçüncü gün dilenci yine oradadır ve bu defa sağır ve dilsizdir.
Adam hayretle “Yahu dilenci bey” der “Her gün değişiyorsun, bir gün kör, bir gün topal…” Dilenci tebessüm eder: “Ne yapayım beyim, iyi iş yapmak için hep yenilik gerekiyor!”
Sayın yazar, itimad ediniz fıkranız gafkolik bay Kemal’in bile hoşuna gitmeyecek!. “Beni (rey, oy) dilencisi yapmışsın, teessüf ederim” demezse gel yanıma. Tàbîî fıkranızın destek yerine yerdiğini de söyleyecek birileri.
Size “güldürmeyin adamı” demeyeceğim. Sayenizde oldukça eğlenmiş oldum. Binaen’aleyh, “Beni güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün” diyorum. 08.10.2022
YORUMLAR