Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Ortadoğu Kaynayan Kazan: Olası İran-İsrail Savaşı ve Sonuçları !..

31 Temmuz 2024’te gece saat 02.00’de Hamas lideri İsmail Haniye’ye yönelik İsrail tarafından gerçekleştirilen suikast, İran ve Ortadoğu’daki tüm dengeleri bozdu. İran/Tahran’ın göbeğinde Hamas lideri Haniye’nin şehit edilmesi İran ve İsrail arasında savaşa yol açtı. Artık Ortadoğu’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!.. Olası bir İran-İsrail savaşı bölgeyi cehenneme çevirecek. Hatta bu savaş daha da büyüyerek dünyaya yayılacak ve 3. Dünya Savaşı’nı tetikleyecek…

31 Temmuz 2024’te gece

Haber-Yorum: Muhsin AKIL

30 Temmuz 2024 tarihinde Hizbullah’ın önemli komutanlarından Fuad Şükür’ün İsrail tarafından öldürülmesi üzerine Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, artık tüm cephelerde yeni bir savaş başlattıklarını açıklaması ve arkasından da Hamas lideri Haniye’nin İran/Tahran’da İsrail tarafından hunharca bir suikast sonucu şehit edilmesi üzerine savaş konusundaki kararlıkları kesinleşmiş oldu.

Hamas lideri İsmail Haniye’nin şehit edilmesi sonrası İran intikam yeminleri ederek İsrail’e savaş açacağını duyurdu. Bu konuda BM’yi de bilgilendirdi. İran dini lideri Hamaney, yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’a savaş yetkisi verdi. Sonrasında İran devlet televizyonundan halkı bilgilendirici savaş yayınları başladı. Artık İran için İsrail ile ‘savaş’ an meselesi…

İsrail’e her türlü silah, mühimmat ve siyasi destek veren ABD’nin Haniye’nin öldürülmesiyle bir alakalarının olmadığını açıklaması kadar absürt ve tuhaf bir şey olamazdı. ABD’nin İsrail’e yönelik İran veya başka bir ülkeden yapılacak her türlü saldırıya karşı İsrail’i koruyacaklarını ifade etmesi ne anlama geliyordu?! Ayrıca İran’ın ‘savaş’ açıklamasından sonra İsrail’in güvenliğini sağlamak için ‘savaş uçakları ve gemiler göndereceğini’ açıklaması ikiyüzlülüğünün en büyük kanıtıydı.

ABD ve İsrail’in hala ateşkesten bahsetmesi ne kadar inandırıcı olabilir?! Düşünebiliyor musunuz ateşkes görüşmelerinin muhatabı şehit Haniye idi! ABD, Mısır ve Katar’ın arabuluculuk yaptığı müzakerelerde Hamas lideri olarak Haniye muhatap alıyordu. Ateşkesten ve barıştan söz eden ABD ve İsrail niçin böyle bir arabulucuyu (Haniye) öldürsün?! Demek ki ateşkes ve barış sadece ve sadece oyalamaktan başka bir şey değilmiş. Amaçları Filistin/Gazze üzerinden savaşın bölgeye yayılması imiş.

O halde ABD ve İsrail işbirliği ile ateşkes görüşmelerinin muhatabı olan Hamas lideri Haniye’ye suikast yapılması ne anlama geliyordu?! Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla mı demek istiyordu. Ya da İran’a “Güvendiğin dalları kırıyorum, ayağını denk al, sıra sana da gelecek” mesajı mı vermek istiyordu. Yani, Hamas lideri Haniye ve Hizbullah Komutanı Fuad Şükür’ün öldürülmeleri Hamas, Hizbullah, Husiler, Suriye ve Irak’taki güçlerinin hepsine yönelik bir uyarı mıydı?!

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesine ilişkin açıklamalarda bulunarak Haniye suikastından önceden haberdar olmadıklarını (ABD’nin dahli olmadığını) ifade etmesi ne kadar inandırıcı olabilirdi?! Böylesi bir yalanı bütün dünyanın gözleri önünde söylemesi kadar bir saçmalık düşünebiliyor musunuz! İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD’de yapmış olduğu konuşmayı alkışlayarak Filistin zulmüne, vahşetine ve soykırımına destek veren kendileri değil miydi?! Durum bu kadar açık almasına rağmen ABD nasıl olur da suikasttan haberimiz yok (ABD’nin dahli yok) diyebiliyordu!..

Artık ABD’nin veya İsrail’in ‘ateşkes’ten bahsetmesindeki samimiyetine kim inanır?! Bir de böylesi bir olay sonrası, gerilim/tansiyon zirveye çıkmış iken (hem de savaşın eşiğinde) ABD ve İsrail’in “Gazze’de müzakerelere bağlıyız, rehine anlaşmasının başarıya ulaşmasını istiyoruz” sözlerinin inandırıcılığı kalmış mıdır acaba?! Şehit Haniye üzerinden hala ateşkesten ve müzakerelerden bahsedilmesi kadar absürt, tuhaf ve sinsi bir şey olamazdı! Hamas lideri Haniye’nin öldürülmesini ateşkes ve barışa sıkılmış kurşunlar olarak değerlendirebiliriz.

Türkiye’ye yönelik İsrail devletinin üst düzey yetkililerin yapmış olduğu açıklamalar!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları İsrail’i olağanüstü rahatsız etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e yönelik “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız.” sözleri üzerine paçası tutuşan İsrail’den Türkiye aleyhine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan açıklamalar geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaretleri Türkiye’nin sabrını taşırmıştı. O yüzden Türkiye, Filistinlilere geçmişte olduğu gibi her türlü desteği vermeye devam edeceğini açıklamıştı.

Ayrıca İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı’nı hedef alan iğrenç sözleri karşısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanı Fahrettin Altun ve AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik birbiri arkasına çok sert açıklamalar yaparak İsrail Dışişleri Bakanı’nı kınadılar. Daha açıkçası İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’a haddini bildirdiler.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani, Siyonist ve işgalci İsrail tarafından Haniye’nin suikast yapıldığını ifade ederken “Uluslararası hukuk uyarınca meşru müdafaa hakkımızı muhafaza ediyoruz… BMGK’de 10 aydır, özellikle ABD olmak üzere yaklaşık 10 ülke, İsrail’in Gazze’de katliam ve bölgedeki kötü niyetli faaliyetlerinden sorumlu tutulmasını engelledi… BMGK, İsrail’i bu saldırı eyleminden sorumlu tutmak için acilen adım atmalı.” uyarısında bulunmuştu.

Haniye neden İran/Tahran’da öldürdüler?! Neden Katar’da, Mısır’da veya Türkiye’de değil de İran/Tahran’da?! Çünkü Türkiye’de böyle bir riske girmeyi göze alamadılar. Türkiye’nin böylesi bir durumda ne yapacağını, nasıl bir cevap vereceğini çok iyi biliyorlardı. Bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çekiniyorlardı. Türkiye’nin siyasi ve askeri gücünden korkuyorlardı. Yani, İsrail Türkiye’yi başlarına bela almak istemiyorlardı!

Haniye’nin niçin İran/Tahran’da öldürüldüğünün ikinci sebebi de İran’ın askeri ve istihbarat gücünü test etmekti. İsrail’e göre İran en büyük düşmandı. İran’ın kariyerini itibarını sarsmak, devlet imajını çizmek, dünyanın gözünde küçük düşürmek yegane amaçlarıydı .Zaten İsrail, daha önceden Kasım Süleymani’nin öldürerek İran’ı teste tabi tutmuştu! İran, İsrail’e karşı aynı ölçekte misilleme yapamamıştı. İsrail için bu önemli bir kozdu! Yani, İran’ın çekincesini ve zaafını yakalamıştı! Yine de tam emin olamadığı için İran’ı suikastlarla test etmeye devam etti. Sonunda İran’ın zaaflarını keşfetti! Bilhassa istihbarat açığını! İşte İsrail, İran’ın bu açığını çok iyi değerlendirdi. Ve sonunda Hamas lideri Haniye’yi İran/Tahran’da suikast sonucu infaz etmiş oldu.

Acaba Haniye suikastı sonrasında İran ne yapacaktı?! İsrail’in beklediği de buydu. Nihayetinde İran tüm hazırlıklarını yaparak İsrail ile savaşacağını aleni bir şekilde dünyaya duyurdu. İran, İsrail’e karşı dört ülkeden harekete geçeceğini açıkladı. İran’ın devlet televizyonunda “Önümüzdeki saatlerde dünya çok önemli gelişmelere sahne olacak” açıklaması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun füze fotoğrafları ile “Terk edin, geliyoruz” ifadesi ve İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney “Şüphesiz, İsrail rejiminin bu suçuna İran ve direniş cephesi, sert ve acı dolu karşılık verecektir” sözleri artık İran ve İsrail arasında mutlak bir savaşın çıkma olasılığının açık sinyalleriydi… Şimdi sıra İsrail’deydi. Şayet İran saldırırsa nasıl bir cevap verecekti?! Gerçi İsrail ABD koruması altındaydı! İngiltere ve bazı Avrupa ülkeleri de zaten İsrail’e her türlü desteği veriyorlardı! Böylesi devası bir ittifak karşısında İran ne yapabilirdi ki?!

Öte yandan İsrail’in aynı kararlılıkla Filistin/Gazze’ye yönelik saldırılarını devam ettireceğini, kendilerini tehdit eden ülkelere ve yapılacak olan saldırılara karşı da misilleme de bulunacaklarını açıklaması her şeyi izah ediyordu. Gerek devlet olarak İran’ın (Hamas ve Hizbullah’ın açıklamaları) ve gerekse İsrail’in açıklamaları artık yakın bir zamanda Ortadoğu’nun cehenneme döneceğinin aleni göstergeleriydi. Bu savaş başladığı zaman bütün Ortadoğu ülkelerini de içine alacak şekilde yayılacaktı. Ve 3. Dünya Savaşı’nı bile tetikleyebilirdi.

Böylesi bir karmaşık ve gergin bir atmosferde Türkiye’nin soğukkanlı, kararlı ve çok sert bir şekilde İsrail’i eleştirerek Filistin/Gazze’ye her türlü desteği vereceğini açıklaması da çok önemli bir mesajdı. Türkiye bu mesajıyla sadece İsrail’i değil aynı zamanda ABD, İngiltere ve diğer müttefiki ülkeleri de uyarıyordu. Bilhassa yılanın başı ABD’yi uyararak sorumluluğunu hatırlatması bir o kadar önemliydi.

ABD, sözde dost/müttefiki İsrail’e her türlü desteğini açıklaması meşru oluyor da Türkiye’nin Filistinlilere her türlü desteği verecek olması neden meşru olmasın! Ve bu durumdan İsrail ve ABD niçin rahatsız olmuşlardı. Kendileri yapınca iyi/meşru Türkiye yapınca kötü/gayrimeşru! Ne yaman bir çelişki böyle… Emperyalist ve Siyonist GÜÇ işbirliğinin (ABD ve İsrail) meşruiyeti dünyada kaç ülke tarafından tescil edilmiştir?! NATO her neyse de BM ve diğer uluslararası teşkilatlar?!

Ortadoğu’da gerilim ve tansiyonun arttığı böylesi bir zaman diliminde Türkiye’nin casuslar takasında ev sahipliği yapması dünyada bir hayli ses getirmişti. ABD Başkanı Biden’in casuslar takasında arabuluculuk ederek ev sahipliği yaptığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak teşekkür etmesi manidardı! Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu fırsatı değerlendirerek Haniye suikastı, İsrail ve İran konusunu açarak uyarması da zamanlama açısından çok iyi denk gelmişti. Bilhassa Papa ile de telefonla görüşmesi çok çok isabetli olmuştu.

Öte yandan İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’a savaş yetkisini devreden kararnameyi onaylarken sosyal medya hesabından geçtiğimiz yıla ait “Siyonist rejimin sonu geldi” ifadelerinin yer aldığı gönderiyi sayfasında paylaştı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin töreni için bulunduğu Tahran’da uğradığı suikast sonrasında Devrim Muhafızları Ordusu’nun yayınlamış olduğu bildiride, “Şüphesiz, İsrail rejiminin bu suçuna İran ve direniş cephesi, sert ve acı dolu karşılık verecektir” ifadeleri yer almıştı.

İsrail basını, Hamas lideri İsmail Haniye, Hizbullah komutanı Fuad Şükür’ün öldürülmesi (şehit edilmesi) ve Kassam Tugayı komutanı Muhammed ed-Deyf’ın öldürüldüğü iddiasının bölgede karışıklığa ve gerginliğe yol açtığı yorumunu yaptı. Ayrıca İsrail’e yönelik saldırılara cevapsız kalmayarak misilleme de bulunacağını ifade etti. En önemlisi de İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ‘ikiyüzlü’ davrandığına vurgu yaparak rehinelerin gündeminde olmadığını açıklaması şaşırtıcıydı!

Gerçek Yahudilerle Siyonist Yahudileri ayırmak gerekiyor. Dünyanın birçok yerinde İsrail Siyonist rejimine ateş püsküren ve İsrail zulmünü, vahşetini ve soykırımını kınayan Yahudi Cemaatleri Haniye’nin öldürülmesine de büyük tepki gösterdiler. Bilhassa İran/Tahran’daki Yahudi Cemaati bir bildiri yayınlayarak “İsmail Heniye’nin suikastı, terörizm ve uluslararası yasaların açık bir ihlali olarak” İsrail’i kınaması Yahudi dünyasındaki önemli farkı ortaya koyuyordu.

Hamas lideri Haniye’nin öldürülmesi/(şehit edilmesi) sonrası bir günlük milli yas ilan edilmesi ve Türkiye’nin Tel-Aviv Büyükelçiliği ve Kudüs Başkonsolosluğu’nda bayrakların yarıya indirmesine ateş püsküren İsrail’in küstah açıklamaları ne kadar iğrençti. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Türk bayrakları yarıya indirildiği için Türkiye’yi kınaması ve Türk büyükelçi yetkilisini bakanlığa çağırması aşağılık ve alçakça bir davranıştı. 

Ayrıca, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Türkiye’nin Tel-Aviv(Büyükelçilik) ve Kudüs(Konsolosluk)’ta bayrakları yarıya indirilmesini “Utanç verici” olarak ifade etmesi ve bayrakları tamamen indirip ülkelerine geri dönmeleri gerektiği şeklinde küstahça açıklama yapması kadar iğrenç bir şey olamazdı. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bu sözleriyle Türkiye’ye olan öfkesi ve kininin ne kadar büyük olduğu da ortaya çıkmıştı

Türkiye, Filistin/Gazze konusunda tarihin hiçbir zaman diliminde sessiz kalmadı! Şu anda da gelişmeleri soğukkanlı bir şekilde izliyor! Zaten İsrail’in korkulu rüyası Türkiye’dir. Türkiye her açıklamasıyla İsrail’in uykularını kaçırıyor. İsrail bu acı gerçeği sinesine çekerek ara-sıra Türkiye’ye tahrik eden ifadeler kullanarak sözde Türkiye’yi de mi test ediyor?! İsrail, Türkiye’yi İran ile karıştırıyor. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Yeri ve zamanı geldiğinde Türkiye öyle bir şey yapacak ki İsrail kaçacak/sığınacak delik arayacak!..