Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Sana isyan edenleri terk ederiz

Peşinen belirteyim ki bu yazı dinî nasihat türünden bir yazı sayılabilir ancak bendeniz bir girіzgāhtan sonra; Taliban (Afganistan) heyetiyle Türk Dışişleri’nin görüşmesini, «Besmele» hadisesini ele alacağım.

Duâ konusunu hafife alanlar aslında kendilerini hafife almış olurlar. Duâ bütün kapıları açan esrarlı bir anahtardır. Meselâ Kunût Duâsı (aslında 2 duâ olduğu için Kunût Duâları da denilebilir).

Kunût, lügatte, itâat, tâat, ibâdet demek. Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Mi’râc hadisesinden sonra öğrettiği çok faziletli, adeta belâ savar mahiyette bir duâ ve niyazdır.

Kunût Duâsı, kulların Allah’tan (c.c.) neyi, nasıl isteyecekleri hususunda yol gösteren duâlardan ve depremler korkuttuğunda Diyanet emriyle tüm camilerimizde farzlardan sonra okunmaya başlanan, «Selaten Tüncina» duâsı gibi, ihlasla okunursa musibetlere karşı bir «Koruyucu Duâ»dır.

İbrahim Hakkı Bursevî’nin (rahmetullahi aleyh), Ruhu’l Beyan eserinde “Resûlullah (s.a.v), Miraç’ta, Sidre-i Mühteha’ya çıktı, iki rekât namaz kıldı. Cenâb-ı Hak kendisine bir rekât daha kılmasını emretti. Böylece namazı, akşam namazı gibi vitir (vitr, tek) oldu. Peygamberimiz (s.a.v), üçüncü rekâtı kılacağı sırada Allah’ın nuru tecelli etti, efendimiz (salat’u selâm olsun ona), kendinden geçer gibi oldu, elleri çözüldü. Sonra ellerini (iftitah tekbiri gibi kulak hizasına) kaldırarak tekbir aldı. Kunût’a başlamadan önceki tekbir böylece sünnet oldu.” bilgisi yer almaktadır.

Bunları niçin anlatıyorum? “Duânız olmayaydı ne işe yarardınız” (Furqàn Sûresi, 77) buyuran Allah (c.c), Peygamberimize (salat’u selâm olsun ona) duâ ve ibadetlerimizi nasıl yapacağımızı va’z etti ve duâdan hiçbir şekilde uzak durmayalım diledi.

Biraz uzun bir girіzgāh oldu ama değecektir diye düşünüyorum.

Malûmlar Apartmanı’ndan bazıları Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Afganistan (Taliban) heyeti arasındaki diplomatik görüşmede, Çavuşoğlu’nun «Besmele çekerek» başlamasına fena kabarmışlar.

Çocukluğumda hindi yalnızca marketlerin et reyonunda olmazdı. Merhum babamla pazara gider alırdık. Kimi zaman mahallemizden koyun sürüsü gibi hindi sürüsü geçerdi, böyle vakitlerde de onları satın alanlar olurdu. Kimi çocuklar da hindilere yaklaşır, “Kabaramaz, qabaramaz kel Fatma, annen güzel sen çirkin…” şarkısını söylemeye başlardı.

Bizim lâikçi, Kemalist kesimin halini hindilerin kabarmasına benzetiyorum. Sanki iktidar bizim çocukluğumuzdaki gibi bunlara “Kabaramaz, qabaramaz” diyor, bunlar da (ne hikmettir hálâ bilmem o hindilerin şarkıyı duyunca tüylerini kabarttığı gibi) olur olmaz her şeye qabarıyorlar.

Behey nádân herifler. Bir kere iktidarın bu yaptığı yalnızca dini bir gayret değildi. Zira gelenler Afganistan yönetimini silah gücüyle ele geçirmiş ve kendilerine TALİBAN (talebeler) HAREKETİ demiş, sarıklı ve şöyle yahut böyle dini bir rejim kurma gayretindeki devlet heyeti.

Diplomasi zekâsı, ki sizde zerresi olmadığı belli, bir heyetle görüşürken muhatapların gelenek ve ruhî durumlarına münasip bir diplomatik tavrı zarurî kılar. Bunu ABD’ye gitseler J. Biden denilen kovboy bile yapar.

Bizim heyetlerimize, Pakistan yahut Mısır heyetlerine, hemen bütün Batı ülkelerinde “Selâm’ü aleyküm” denilerek karşılama, besmele çekilerek görüşme başlatılmadı mı? Kininizle geberin emi…

Açın internetten araştırın. 2009 senesiydi. ABD başkanı Barack H. Obama, o vakitler başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan’ı Beyaz Saray Oval Ofis’inin kapısında, önce «Wellcome» (hoşgeldiniz) diyerek karşılayıp hemen sonrasında da “Selâm’ü aleyküm” diyerek jest yapmış, görüşmeler böyle başlamıştı. Daha nice böyle misâller var.

Muhterem okurlarım, birinci Kunût Duâsı sonunda ne diyorduk?

 وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ

Ve nahleu ve netrukû men yefcürük” yàni meâlen, “Sana isyan edip duranları terk ederiz (onlarla görüşmez, onları adam yerine koyup fikirlerini sormayız, tüm münasebetlerimizi keseriz) diyoruz değil mi? O hâlde mesele bitmiştir. Bu Kur’ân tâbiriylye “beyinsizler”le işimiz olmaz, onları terkederiz. 15.10.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER