Dün gece (21 Aralık) «Şeb-i Yeldâ» idi. Yàni senenin en uzun gecesi.
XVII. asrın Nâbî gibi, hikmetli sözleriyle meşhur şairlerinden biri de Sâbit’tir. Asıl adı Alâeddin Ali idi bu Bosna’lı şairimizin. «Sâbit» onun mahlasıdır.
Sâbit en uzun geceyi şöyle tarif ediyordu:
“Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir / Mübtelâ-yı gama sor kim, geceler kaç saat.”
Bu hikmetli beyitin mánâsı şöyledir: “En uzun gece hangisidir, ne kadar saat sürer diye gidip müneccime, muvakkite (astronomi ilmiyle, matematikle namaz vakitlerinin tayini için takvim yapanlara) beyhude sorma; onlar bilmez. Gecelerin (gerçekte) kaç saat sürdüğünü sen gama tutulmuş olan(lar)a sor, asıl onlar bilir.”
Gün gelecek o günün nesilleri “2021’de büyük bir kriz olmuş, ekonomik hayat felce uğramış, insànlar kurdaki o ani yükseliş yüzünden büyük sıkıntı çekmişler bir zaman” diye anlatacaklar.
Anlatacaklar ama o günün nesilleri o “bir zaman”ın yàni o sıkıntılı vakitlerin ne kadar sürdüğünü kaynaklardan “bir ay veya birkaç hafta” diye öğrenecekler. Ve elbette büyük yanılgı olacak bu zan.
Sâbit misâli, sen o “bir zaman”ın ne kadar sürdüğünü o krizin gamını çekenlere sor, onlar anlatsın. Yàni o günün gariban vatandaşı, borca batmış esnafı ve sair dertli insanları anlatsınlar. Ne büyük bir karabasan yaşadıklarını, nasıl da ömürlerinden birkaç on seneyi yediğini…
Derdi yaşayan bilir. Ne diyor şarkıda?
“El çek tabip yaram üstünden, / Sen benim devam bilmezsin, / Lokman Hekim gelse bulunmaz çare, / Yaram yürektedir sarabilmezsin…”
Kriz de öyle. Rakamlardaki düşüş değildi asıl dert. O düşüşün, paramızın pul oluşunun yüreklerde meydana getirdiği endişe, korku idi asıl acıtan.
Allah bir daha böyle karanlık ve uzun bir gece yaşatmasın milletimize.
Namert ABD ve haçlı Batı Türkiye üzerinden el çekmiyor.
Beynelmilel Yahudi bu güçleri ve içimizdeki ajanlarını sürekli kışkırtıyor Türkiye aleyhine.
Türkiye elbette muz cumhuriyeti değil. Bütün bu vartaları çok atlattı bunu da atlatıyor inşá’allah.
Fakat vatandaşın çektiği yanına kâr mı kalsın? Hazine Bakanı Nebati Bey ve sair ricâl-i devlet, tá en tepedeki zata kadar asıl bunu konuşmalı.
Fiyatlar ne olacak? Emeklinin dul ve yetimin aldığı ne olacak?
Mutfağına ayda kilo kıyma sokamayanların hali ne olacak?
Ve ey devletlular, çektiğimiz korkunun bir güzel moral ile rehabilite edilmesi gerekmiyor mu? 22.12.2021
YORUMLAR