“”Siyasetçilerimizden Ricamızdır, Her Söz Ya Sevgiye, Saygıya, Yada Nefrete Düşmanlığa Neden Olabilmektedir. Bu Bilinç Üzere Sözler Söylenmesi Önerisiyle.””
Siyasetçilerimizin diline bakıyoruz, ne görüyoruz siyasal tarafgirseniz karşı tarafta hain var, ajan, işbirlikçi, terörist var, hiç merak ettiniz mi bu dille suçladığınız taraftan siz nasıl görünüyorsunuz? Demokratik yarışta bu suçlamalar normal degil, teröristse neden aday olabiliyor, o zaman hukuk kurallarında mı sorun var? Yoksa biz rakiplerimizi gereksiz yeremi suçluyoruz? Sonra hain diyenlere bakıyoruz, sonra ajan diyenlere bakıyoruz, vatandaşlık hukukun geçerli olduğu hukuk sisteminde soy sop, mezhep değerlendirmelerine tanık oluyoruz… Ben siyasilere söylemlerinin dilinin tam bir vasat dil, bu dilin suçlayıcı bir dil, bu dili kullanan rakip siyasiler sizi de suçlar ve söylemlerin, gerilimlerin dozu artarsa, karşılıklı olarak Tanrı ve akıl korusun toplumsal fitneye neden olabilir… Sonra kamu imkanlarını kullanan siyasilerle devam edelim mi?
Bir açılış var, sanki kendi cebinden yaptım havası ile, bir kamu kurumu, hazinenin kaynaklarıyla yol yapmış, park yapmış alt geçit üst geçit yapmış, ibadethane yapmış, yapmışta yapmış ne yazık ki fabrika yapmayı unutmuş tarihimizin işsizlik rekorlarını kırmışız…. Konu dagılmasın bu iktidar olanların kimin gücüyle, kimin parasıyla iktidar olduklarını unuttuklarını görüyorum, üzülüyorum… İktidarı denge, denetim fren sistemi mekanizmalarıyla sınırlandırmazsak, demokrasi dışı davranışları sık sık görürüz… Vatandaşların gücünü, kamunun gücünü kendi güçleriyle karıştıran yöneticilere daha sık tanık oluruz…
Bir açılışa tanık oluyoruz, ben yaptım edalarını görüyorum, sen yapmadın vatandaşlar seni yönetici yaptı, vergileriyle parasını verdi sende müteahhitlere yaptırdın… Para vatandaştan yapım işini, ihale etmek, yönetmek senden ama vatandaşların bir bölümünü olan muhalifler, ötekiler diye bölerek oraya davet edilmemesi, tuhaf degil mi? Bir ilçede, bir ilde, bir ülkede muhalif vatandaşlar vergi veriyor mu, veriyor, yapılan hizmetten yararlanıyor mu yararlanıyor, o zaman neden sadece ve sadece iktidar partisi mensuplarının konuşmalarıyla kamu hizmetleri acılıyor… Muhalif konuşmacılar neden davet edilip orada o işin aksayan yanlarını, fahiş bir maliyeti varsa onları halka muhalefet neden açılışta anlatamıyor? İktidar partisi mensupları üstelikte seçim dönemlerinde bu acılışları seçim mitinglerine çevirerek yapıyorlar ki, bu başka bir sakat anlayışımız olarak ortada duruyor, seçim dönemlerinde açılışlar 6 ay yasaklanmalı veya sadece bürokratların katılacağı açılışlar yapılmalıdır… Kamu görevlisi anlayışıyla, siyasal partili anlayışı arasındaki fark günden güne kayboluyor, uzun dönem iktidarlarda hepten silikleşiyor… Bu toplumun kamu anlayışını devlet anlayışını erezyona uğrattığını düşünüyorum…
Bir kamu görevlisi, iktidar partisi il, ilçe, belde başkanına, genel başkanına nasıl davranıyorsa muhalif partinin genel başkanına ve örgütlerinede aynı davranması gerekmez mi? Onların verdiği vergilerden maaş almıyor mu, onların devletinin görevlisi degil mi? Sanırım bu saydığım sorunlar ortadogu toplumlarının iktidarı tek elde, tek liderde, toplaması ve onunda devletin birlikte anılır olmasının bizim demokrasimize yansıması olabilir.. Olabilir mi olabilir, iyide bizi krallık, tiranlık, monarşi ile demokrasi arasında ki farkı bilemeyenlermi yönetiyor? Kısacası siyasetimizde bu rakibi düşmanlaştıran, muhalifleri kamu alanının dışına atan bu dilin, davranışın üzerinde durulmalı… Son olarak bu dilin nedenleri üzerine duralım mı?
Bence bizim durmamızdan çok sosyologlar, sosyal psikologlar, Psikiyatristler, mantıkcılar, hukukcular bu dili degerlendirmeliler ve kınanmaları gerekiyorsa genel başkanlardan başlayarak bu dili kınamalılar… Biz vatandaşlar bu dili kullanan siyasileri alkışlamayı bırakmalıyız… Yoksa demokrasi düşmanların yarışı degil, ülkeyi, devleti vatandaşların hakkına, hukukuna riayet ederek ben daha iyi yönetirim yarışıdır… Bu yarışın kuralları demokratik hukuk kurallarıdır ve herkes bu kurallara uymak zorundadır.. Uyulmaması halinde fitne çıkar, fitne nereye kadar gider, kimi rahatsız eder, bu söylemdeki fitneler toplumsal çatışmaya dönüşünce neler olur? İyi hesaplamak gerekir ve nefret, kin, düşmanlaştırma dilini siyasilerimiz acilen terk etmelidir… Terk edilmesi önerisiyle, selam ve Sevgilerimle..
YORUMLAR