90’ların ünlü aktrislerinden ve «Temel İçgüdü» filmi ile şöhretin zirvesine ulaşan eski manken Sharon Stone’un hâtırátı «The Beauty of Living Twice» (İki Kez Yaşanan Güzellik) isimli kitap 30 Mart’ta çıkacakmış.
Fakat şöhretli ve hele hele şöhreti seksapalitesi ile oluşmuş bir aktris sözkonusu olduğunda daha yayınlanmadan kitabın bazı bölümleri dünyaca ünlü dergilerde yer almaya başlamış bile.
İktibaslarda anlatılanlar arasında en ziyâde dikkatimi çeken, ünlü aktrisin anlattığı “sinema yapımcılarının «çirkin teklif»leri” oldu…
Fakat bahsekonu yönetmen veya yapımcılardan sadece biri kendisine yakınlaşmak istemiş, o da kabul etmemiş.
En çirkini ve benim asıl dikkat çekmek istediğim ise, bu namussuz yapımcıların ünlü aktrise (filmlerdeki) partnerleri ile seks yapmayı teklif etmeleri. Partner aktörün kimyasına uygun olanın bu olduğunu tavsiye etmişler Sharon Stone’a.
“Bu «çirkin teklif»lerin ne ilki ne de sonuncusu, başka bir çok yapımcı da rol arkadaşımla yatmamı istedi” diyor Stone.
Muhterem okur, bu türden işleri yalnızca Amerika’da ya da Batı’da yapıyorlar sanıyorsan aldanıyorsun..
Affınıza mağruren belirteyim ki, Müslüman Türkiye’de de aynıları hattâ fazlası yaptırılmış ve el’ân da yapılmakta. Hatırlarsınız belki, arada yastık vardı, yoktu tartışmalarını.
Hem bu kadarla da kalmıyor iş. Türkiye’ye Batı’yı taşımayı misyon edinmiş çok ulu bir zat da sinema ve tiyatro ile üstün (!) Batı sanatını yerleştirmek için hayli uğraşmış, kafası Batı’da şekillenmiş kaabiliyetli kim varsa (halkın soytarı dedikleri dahil) tek tek vazifelerini dağıtmıştı.
İşte bunların en meşhurlarından ve bizzat ulu zatın görev verdiği, sonrasında da sahnesini (özel) locasında şereflendirdiği (!) iltifatlara boğduğu biri hakkında da hayli «çirkin teklif» şayiaları var…
Oyuncu adaylarına «çirkin teklif»lerde bulunuyor, hattâ kimi zaman teklif bile etmeden tasallut ediyormuş. Gerekçesi de şuymuş:
“Sahneye çıkacak olanda utanmadan zerre kalmamalıymış…” Eğer oyuncuda utanmadan az bir şey bile kalsa (aynen Sharon Stone’un anlattıkları) kimyası tutmaz ve seyirciler karşısında asla başarılı olamazmış.
İnternette “sahne etiği” diye aratın ve zamanınız varsa biraz okuyun. Lâkin “sahne etiği” olarak idealize edilenlerin yazılı ve standart umdeler olduğunun bilinciyle okuyun.
Bir de yazılmayanlar, daha doğrusu “yazılamayanlar” var. Sharon Stone bile olsanız… Yàni bir İslâm ülkesinde yaşamıyor olsanız da, ancak 63 yaşlarında kem küm ederek açıklanabilen «san’atsal şeyler» de var!.
İşte bu yüzden, muayyebatıyla ve diğer kahırlarıyla sahne öncesi ve perde arkasında olanları en iyi onu yaşayanlar, yaşamışlar bilir.
Midenizi bulandırdım biliyorum ama bunlar da mühim konular. Bu «çirkin teklif»li rezillikler yüzünden memleket bu halde.
Ve bunların şüyûu vukuundan beterdir.
Hergün bir sürü tasallut, cinsel istismar haberi veriyor ajanslar. Cinsellikle alâkalı suçlarda neredeyse patlama var.
Ey ülkemin gariban kadınları, çok kıymetli anneler ve ana adayları, bu fakiri lütfen iyi dinleyiniz. Biz ne söylüyor, ne yazıyorsak hep Allah içindir.
Size açık ve kesin olarak söyler, bildiririm ki, sapıklar ve sadistlerden sizi ne «İstanbul Sözleşmesi» ne şu ne bu kurtarır. Sizi kurtaracak olan su katılmamış, hümanizma haline getirilmemiş gerçek İslâm’dır.
Ziyâ Paşa, “Ne zâtında ne vukūundadır / Fenâlık onun şüyûundadır…” diye çok güzel demiş, lâkin ya fenâlıklar toptan şüyû ediyorsa?
Hergün tv’lerden ve internetten «kanalizasyon» misâli fenâlık akıyorsa? Şüyûu vukûundan beter olmaz mı o zaman?
Allah yâr ve yardımcınız olsun efendim. 21 Mart 2021
YORUMLAR