Türk-iş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak anlaşma Olmazsa 2 Ocak’ta İzmir Felç olacak.

 Türkiye Meclis Üyeleri Birliği Türk-iş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak’ı ziyaret etti. Çakmak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve ekibi ile bir araya gelip konuşamadıklarını yıl sonuna kadar sözleşmelerde anlaşma yapılmazsa başta ulaşım olmak üzere İzmir’de 2 Ocak’tan itibaren iş bırakma eylemine geçeceklerini söyledi.

Ara 23, 2025 - 23:10
Türk-iş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak anlaşma Olmazsa 2 Ocak’ta İzmir Felç olacak.

 Türkiye Meclis Üyeleri Birliği Genel Başkanı Yalçın Kocabıyık, Ahmet Sarışın, Uğur Yelekli, Bülent Emre, Hatice Güleç, İnan Demirgıran,Melek Kartal,  Ali Hıdır Uludağ ve İsmail Hakkı Bulunmaz’dan oluşan heyet Hayrettin Çakmak’a yaptıkları ziyarette sorunlara nasıl çözüm bulunuru konuştular.

Genel Başkan Yalçın Kocabıyık

Sayın başkan ; Sizin temsilcileriniz var, siz başkanlık yapıyorsunuz ama tabii ki şubelerin başkanları var bu  başkanlarla zaman zaman görüştüğümüzde sendikanın ana temel düşüncelerini değil de kendini duygusal olarak bu işin içine koyup problemler yaratanlar var. Yani işte Büyükşehir Başkanımızla sendika şube yetkilisi  arkadaşınızın yaşadığı o nahoş olaylar. Bunların da olmaması lazım. Çünkü toplum bakıyor bunları, değerlendiriyor. Çok şey var yapmamız gereken aslında  buda  eğitimle ilgili bir şey. Sendikacı arkadaşlarımızın temsilcilerine bakıyorum. Eskiden ben bilirim,Eğitimden geçerdi temsilciler. Veyahut da sendikayı temsil edecek işçi arkadaşlarımız belli bir eğitimden gelirlerdi. Ne yazık ki son dönemlerde soruyorum, böyle sendikaların açtığı bir eğitim, o eğitim sonrası görevlendirme yok. Sen ol, sen ol gibi görevlendirmeler var. Bu da önemli sendikalar açısından. Ben bu uyuşmazlıkların halka çok büyük zararlar verdiğini görüyorum. İşçinin hakkını savunmak çok önemlidir. Ancak tabii ki karşılıklı uzlaşmak için de iki tarafın çok bilgili  hesabı kitabı bilmesi lazım.’dedi

 Başkan Hayrettin Çakmak 

Söylemlerinize katılıyorum   fakat  bıçağın kemiğe dayandığını  vede   halkın zor durumda kalmaması için bugüne kadar sabrettiklerini ancak yılbaşına kadar çözüme kavuşmazsa 2 Ocak’ta geniş kapsamlı bir iş bırakma eyleminin başlayacağını bunun kendi suçları olmadığını ifade etti.

Çakmak ‘Bugün bu nezaket ziyaretinde bulunduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum başta siz olmak üzere. Sizin gibi kıymetli, değerli halkın içerisinden seçilmiş ve belediye meclis üyesi olup da bu işin çatısının üzerinde de olmanız bugün de buraya gelmeniz bize de güç vermiştir. Çünkü emekten uzak bir siyaset asla bir siyaset değildir. Bizler gerçekten de yerel yönetimlerde bu sene çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Emek dünyası bugün işte ben de yılı tamamlayacağım nasip olursa. Emek dünyası İzmir'de gerçekten de hiçbir şekilde sarsılmayacak şekilde sarsılmaya başladı.

Bunda en büyük sıkıntıyı yaşatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay oldu. Seçimler sonrası gelip hemen KESK’le kavga etmesi. Kesk üyelerine bir sıkıntı yaşatması. Arkasından Disk’in eşit işe eşit ücret ilkesiyle ve politikasıyla yola çıkıp grev sürecini başlatması orada yanlış bir stratejinin oyunun içerisinde olmalarıdır. 

Biz meslektaşlarımızı eleştirmek için bu koltuklarda oturmuyoruz. Birbirimize güç vermek için birbirimizin eksiklerini görüp hatalarını görüp tamamlamak için buralardayız.. Hem Sayın Tugay tarafından hem sendikacılarımız tarafından biraz eksik yönlerle kamuoyunda yanlış algılatıldı. 

 Biz Tunç Soyer zamanında toplu sözleşmeyi bitirmiştik. Arkasından bu sözleşmeye eş değer sözleşmeler yapılması etik olmayacaktı. Öngörü olması gerekiyordu. Öngörüyü göremediler. Bir kavga bir kamuoyu önünde bir tartışma yaşandı. Halkın önüne atıldı sendikacılar. Biz sendikacılar inanın bir kuruşun hesabını yapıyoruz. Bir işçimiz evimize bir kuruş nasıl fazla? Bir ekmek nasıl götürür diye bunun için mücadele ediyoruz. Eee sizler de keza öyle. Ama mücadelemizi bin dokuz yüz elli ikiden buraya aldığımız felsefeyle büyüklerimizden aldığımız nezaketlere, emek sahasının gücüyle birlikte elli ikiden bu tarafa Türk İşimizin Bayrağı'nı hep korumaya çalıştık. Korumaya devam ediyoruz. Inşallah yeni gelen nesillerimize de bu şekilde aktaracağız. Bu grev sürecinde yaşanan sıkıntıları kamuoyu da gördü.

Ben Artvinliyim. Artvin'de bugün sendikacılık tartışılıyorsa demokrasinin beşiği olan bir İzmir'in demokrasinin beşiği olan yerde sendikacılık tartışıyorsa bunun suçu sendikacılar değil, bunun suçu siyasilerdir diye düşünüyorum. Biraz  sert oldu ama gerçekleri konuşmaktan çekinmememiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yarın sabah bu ülkede yine beraber yaşayacağız. Bugün günü tamamlayabiliriz. Günün sonunda yine birlikteyiz ama yarın sabah yine bu memlekette bu ülkede hep birlikte olacağız.

Siyasiler destek vermiyor . 

Siyasiler bizden kaçıyor başkanım. Onun için  İzmir siyasetinden şikayetçiyiz biz.. Biz ne vekil görüyoruz, ne meclis üyesi görüyoruz,  Tanıdıklarımla hasbihal ediyoruz. Sohbet ediyoruz. Ya düğünde cenazeden mutlaka yan yana gelebiliyoruz. Illa illa cenazelerde karşı karşıya geliyor, sohbet ediyoruz ama  emeği tartışacağımız, emeğin tutsallarını tartışacağımız alanda birlikte olamıyoruz. Bu da tabii ki üst yönetim kadrolarından kaynaklandığını biz biliyoruz. Ama bu böyle gitmez başkanım. Bu böyle giderse inanın ki yarın sandığa adam getirebileceğinizi düşünmüyorum. Biz de aynı yani öz eleştiri yaparsak, biz kendimiz sendikacılar çalışmasak, yarın işte benim genel kuruluma şu ana kadar on dört tane genel kurulu yapmışım. Daha bir tane başkan fire vermemişim. Şimdi onun muhasebesini yapıyordum. Önümüzde de var. Neden? Demek ki işlerini iyi yapmışlar ki fire vermemişiz, yolumuza devam ediyoruz.  Çalışanın hakkına teslim etmek gerekiyor.

Bizim üye portföyümüz.

Biz İzmir'de yüz on bin üyeye sahibiz. Elli dokuz şubem var benim bölgemde. Iki yüz yirmi bin üyem var. Yani  bilmiyorum artık yani buradan bizden neden kaçılır? Niye kaçılır? Bilmiyorum. Bizim sorularımıza cevap bulamadıkları için mi? Veremedikleri için mi kaçınır? Onu da bilmiyorum. Yani ben bugün burada Hayrettin Çakmak değilim. Ben burada Türk İş Ege Bölge Başkanıyım, Emeğin Başkanıyım  ben SSK İl Müdürünü aradığımda, İş Kurumu Müdürünün rahat rahat kapısını çalıyorum. Ama benim siyasi kurumun  kapısını rahat rahat çalamıyorum. Ben İl Teftiş'e gidiyorum, müfettişi alıp intikal ettirebiliyorum. SSK'da işimi rahat rahat görebiliyorum. Ama ben belediyede işimi göremiyorum.

Benim  belediyede muhatabım Büyükşehir Belediye Başkanı, zaten  Genel Sekreter'in yetkisi, hükmü yok. Sıkıntım var. Ben burada 110 bin üyeyi temsil ediyorum arkadaşlar. 28 tane şuben var İzmir'in merkezinde. 20 iş kolunda örgütlüyüz biz. 34 tane sendikamız var 20 iş kolunda. Her bir iş kolu başkanım bizim için çok kıymetli. Artı her gelen sorun çok çok farklı. Portfoydan farklı.

Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığında 8 tane sendikamda örgütlüyüm. Ve kenti ben taşıyorum. Nasıl taşıyorum kenti? Raylı sistemde ben varım başkanım. Grand Plaza'da kent ekmeği ben çıkartıyorum başkanım. İzdenizi ben taşıyorum başkanım. Jeotermal, Balçova'da suyu ben veriyorum. Güvenlik bende. Belediye iz doğası, iz ulaşı, iz susu bende. Efendim sana söyleyeyim daha hızlı geçtim ondan dolayı. Kenti ben 7500 üyem var toplamda Büyükşehir'de. 7500 üyemle kenti taşıyorum.  

Benim babam sabah geliyor kent ekmekten alıyor. Oradaki kuyruğu görüyorum ben..Sabah ekmek çıkartmasam vallahi Niye eylem yapıyorum diye babam beni döver. Ama gel gelelim ki benim o ekmeği çıkartan işçim mesai kalıyor  Parasını alamıyorum. Parasını alamadığım emeği niye satayım ben doğru mu? Ben parasını alamıyorsam. Ay başında geldiği zaman o alın terimin karşılığını alamıyorsam. Ben niye mesai kalayım doğru mu? Ya da ben sana hizmet edeyim sen en iyi şekilde rahat et. Böyle bir dünya yok. Paylaşacaksak beraber paylaşacağız. Sıkıntımız Büyükşehir'le ilgili meclis tablosundan baktığımız için. Bize özel sektörde de sıkıntımız çok. Alanda gerçekten de bugün kurum düşük oluşu, kurum baskılanması, girdi maliyetlerin yüksek oluşu. Bu belediye için de geçerli. Özel sektörde de geçerli. Ama diyalog olduğu zaman çözüm çok kolay oluyor başkanım. Ama diyalog olmadığı zaman sorun büyüyor. Çünkü çözüm oldukça paylaşılır. Ama çözüm olmadıkça ne olur? Sorunlar büyüktükçe biz de nereden gelen gücümüzü kullanacağız? Üretimden gelen gücümüzü kullanacağız. Ben tek başıma eylem yapsam bir sonuca varamam. Ama ben bir düğmeye basarsam kenti durdururum. Bu sefer halkı karşıladık. Çünkü bu sene ne yaptılar başkanım? Eskiden, biz bodrolarımızı birbirimize göstermezdik. Niye? Bereketi kaçar diye  Birinci kuralı buydu. İkinci kuralı neydi? Liyakat sistemi vardı. Şimdi kıymetli başkanım, ben buraya geldiğimde benim bir makinistim bu kentin en düşük ücretini alıyordu. Metroya biniyorsunuz. Aytekin Sözler'e şunu anlattım. Bir metronun içerisinde 100 kişi var. Bu adam sabah işine çocuğuna para veremedi. Başlarım senin işine gücüne, raydan çıkarttı 100 kişiyi öldürdü. Kaç paraya ver? Bunun hesabını hiç yaptınız mı? Bunun o yaş gruplarının içerisinde ölen insanların kan davası. Bu parası, şu parası, o parası, bu parası. Büyükşehir bunu kaldırabilir mi? 100 kişi öldüğünde. Sen burada yok yok diyorsun, beni kasıyorsun. Yalnız ama ben greve gideceğim dediğimizde para veriyorsun . Ben Tunç Soyar la  da böyle imza attım toplu sözleşmeyie. Ve en iyi seviyeye getirdim.

Ama gel gelen bu sene, benim belediye başkanım, İZSU genel müdürünün şoförünün bordosunu kamuoyuyla paylaştı. O iş hoş olmadı. Kentimize yakışmadı. İzmir'imize hiç yakışmadı. Biz kavga ederiz, burada ederiz, buradan dışarı çıkarken kol kola çıkmamız lazım. Çünkü biz kenti yönetiyoruz. Bu kentin değerlerine ve kalitesine sahip çıkmamız lazım. Onun için sizden ricam, diyalog kapılarının bir an önce açılması, bu genel merkez seviyesinde olur. Ya da büyükşehir belediye başkanım bizi çağırır,  biz kimseye ne küs veririz ne biliriz. 

Birde bu havuz sistemi nereden çıktı biliyoruz Av.Ahmet OKYAY tarafından çıkarılmış olup işçilerimiz  neden ,ne için bu havuza atılıyor sebebi söylenmiyor işçilerimiz göreve gelirken acaba bugün havuza bende girecekmiyim diye  bunu düşünüyor.

Sonuç itibariyle profesyonel yöneticileriz biz.

Küsmek bize yakışmaz. Biz emeği savunuyoruz. Bizim derdimizi çözenler, başımın gözümün üstüne. Ama derdimizi çözmüyorsa da, ben o kapıda beklemenin anlamı yok. Ben Denizli'de yaşamıyorum bu sorunu. Muğla'da yaşamıyorum bu sorunu. Manisa'da yaşamıyorum bu sorunu Uşak'ta yaşamıyorum. Tamam, buralarda da para yok. Ama İzmir'de sürekli kaos. Sürekli basının önünde kavga. Sürekli basınla aracılığıyla mesafeler katetme. Bu yakışmıyor bize , Siyaset bunu derhal düzeltmeliyim. Grup başkan vekilleri kimse, STK'ları, sendikaları gezip, sorunları dinlemeli. Geçen diske gelmişler, dinlemişler. Ben Bolu'daydım, yoktum burada. Benden de randevu istediler. Burada olmadığımı söyledim. Geldiğimizde görüşürüz dedim. İnşallah yeni yıla kadar görüşürüz , Yoksa yeni yıldan sonra biz düğmeye basacağız bu sefer. Bu sefer kent sıkıntıya girecek. İnanın, arkadaşlarım diyor ki, başkan bir an önce alalım. Eylemlere başlayalım. Şu yılbaşını atlatalım. Bir yılı atlatalım. Sıkıntı belki çözülür. Toparlanır. Yine yiyimser davrandım. Yılbaşı gecesini kimseye kabus etmeyelim. Herkes yılbaşı gecesini yaşasın. Güzel güzel. Bunu anlattım. Ayın ikisinden itibaren, biz Büyükşehir Belediyesi'nde bütün mesaileri iptal ediyoruz. Bu toplu alınan bir karar. İş kullarında alınan bir karar. Niye? Parasını alamadığımız bir işi yapmak istemiyoruz. Bu işçi, ben zaten benim yetersiz kadrolarımda eksiklerim var. Eksiklerimi doldurmaya bakarken, bir de böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya kalacağız. Yani derhal burada, İzmir kamuoyunu, İzmir siyaseti kendine gelmeli. Çözüm aramalı. Çözüme odaklı olmalı. Çözümü, Türkiye İşçi Sınıfı'nın baba ocağı olan Türk İş'te olmalı diye düşünüyorum. Burası Türkiye İşçi Sınıfı'nın baba ocağıdır. Kim ne yaparsa yapsın, dönüp dolaşır, buraya gelmek zorundadır. . Onun için bekleyip göreceğiz diyeceğim.

Beklemeye de vaktimiz kalmadı İnşallah tez zamanda çözümü Cemil Başkanla buluruz  diye umut ediyorum dedi.