Türkevi ve Transatlantik
Bizim müstağribler (entelektüel geçinen şaşkınlar) “Diyanet İşleri Başkanı’nın Türkevi açılışında ne işi var&...
Bizim müstağribler (entelektüel geçinen şaşkınlar) “Diyanet İşleri Başkanı’nın Türkevi açılışında ne işi var” diyedursun, Atina yönetimi Amerika Başpiskoposu’nun Türkevi açılışına katılmasından duyduğu rahatsızlığı (üstelik agresif bir üslûpla) dile getirdi.
Bu konuya döneceğim şimdilik şunu diyeyim: Demek ki, müstağriblerin her dediğine kulak asmamak lazımmış. Yeri gelmişken... Müstağrib kelimesini ziyâlı kesime kazandıran merhum Cemil Meriç üstattır.
Ümit Meriç hanımefendi üstadın kızıdır. Merhum üstad 38 yaşında gözlerini kaybettikten sonra ona her ne istiyorsa okumak suretiyle, üstadın ışıktan mahrum yıllarında da nice ziyâlı geçinen sözde entelektüelden fazla araştırma yapmasına vesile olmuştu.
Üstad müstağribler diyordu bu zavallı gürûh-ı lâ yüflihûna. Hakikaten de bunlar öylesine şaşkındırlar ki, burunlarının dibindeki mumları yakmaz, kalkıp tá Atlantik ötesine (transatlantik) gider elin gâvurunu okurlardı.
Tamam, hadi okusunlar, üstad da okurdu ama okuduklarından da bir şey anlamadıkları içindi zaten üstadın verdiği müstağriblik makamı.
Oysa bunların hayranlıkla izlediği Batı entelektüelleriinin çoğu, Türk ve İslâm dünyasındaki ziyâlıların sıkı takipçisi ve hayranı idiler. Eserlerinde de bu tesir ve izler barizdir. Gel gör ki şaşkınlık ahmaklığın bir cüzüdür.
Şaşkının gözleri vardır okur ama idrâk edemez. Kulakları vardır işitir ama işittiğini anlamaz, tefekkür melekesi dumura uğramıştır. Kafasını ideolojik basma kalıp fikirler istila etmiştir. Ne söylesen kâr etmez.
Aynı durum bazı Müslüman geçinenlerde de fazlasıyla vardır. Onlar da müstağriblik makamındadır. Zaten bunları tarif için güzel bir kelime de icad edilmiş: İslâmcı.
Hakiki Müslüman ve vasıflı hiçbir ziyâlı, yàni hakiki münevver İslâmcılığı kabul etmez. Zira İslâmcılık İslâmı savunmak değil, onu banal ideolojik kalıplar persfektifinde konuşmak veya yazmaktır. Meselâ bunların çoğu reformisttir. Partizan olanları da çoktur.
Bu yüzden de müstağrib lâikçiler ve İslâmcılar Türkevi açılışı için kayda değer bir görüş serdedemediler. Oysa hadise hem bizim için hem transatlantik dünya için çok mühim bir vaka idi.
Transatlantik dünya değişiyor, artık herkes CB Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür!” uyanışında. ABD’de yayınlanan The Wall Street Journal, ABD Başkanı Biden'ın koltuğa oturduktan sonra ilk uluslararası telefon görüşmesini Alman lider Merkel ile yapmak istediğini fakat Merkel'in bu görüşmeyi reddettiğini yazdı!..
Biden’in dahi (üst düzey) Dünya Liderlerinden gördüğü CB Erdoğan, New York'taki Türkevi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada Afgan mültecilerle ilgili ABD'ye tepki göstererek, "Mülteciler nereye gidecek, bu bedeli ABD ödemeli" diyiverdi.
Demek ki, ABD açısından yolunda gitmeyen şeyler olmaya başlamıştı transatlantikte...
Amerika Başpiskoposu Elpidoforos, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkevi’nin açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tebrik ettiğini ifade etti. Açıklamasında, "Her zaman olduğu gibi Ekümenik Patrikhane’nin öneminde, Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasında ve Türkiye'deki dini azınlıkların haklarının desteklenmesinde ısrar ediyorum..." dedi.
Aslında bu da mühim bir gelişmeydi. Amerikada gerçekleşiyordu üstelik.
Yàni Yunanistan artık kıçını yırtsa Türkiye aleyhine bir lobi çalışması yürütemeyecektir. Zira Amerikadaki rumlar Yunanistan’ı değil başpiskoposlarını dinler. Onlar palikarya psikolojisinden kurtulmuş, akıl sağlıkları yerinde, ezik olmayan insanlar.
ABD tarihi karanlık zulümlerle doludur fakat Amerikalılar her hatıradan bir ders çıkarmayı bilmiştir. Orada liderler transatlantik için kötü emeller besleseler de halk dış dünyaya daha müşfik bakar, savaşı değil, barış ve konforu ister. 24.09.2021