Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

TÜRKİYE SAHİPSİZ DEĞİLDİR !..

Değerli okuyucularım, tam 40 yıldır bazı yazılarımda Türkiye’nin sahipsiz olmadığını, binlerce yıllık bir ‘devletçilik anlayışı’ olduğunu ifade ederek AKSAKALLILAR’dan, AKSAÇLILAR’dan ve KEFENLİLER’den bahsettim. Devlet terbiyesi ile yetişmiş mütevazı bir gazeteci-yazar olarak tam 40 yıldır bu milletin ve bu devletin binlerce yıllık tarihi derinliğinden gelen manevi/milli bir ‘Devlet-i Ebed Müddet’ anlayışı (yani ‘devletçilik anlayışı’) olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bu DAVA öyle bir DAVADIR Kİ başı sonsuz sonu sonsuz!.. Yine de bir SON vardır. Fakat o SON’dan sonra da bir GERÇEK HAYAT vardır: İşte o sona varmak için fıtrat gereği insanın yaratılışından kıyametin kopuşuna kadar birey olarak insanın, kitlesel/toplumsal olarak devletin (ki devletçilik anlayışının) manasını ve derinliğini önce çok iyi anlamak/kavramak sonra da İNANMAK gerekiyor: AHİRET. Yani, (Ebed) SONSUZLUK!..

BİZLER 40 yıldır böylesi ulvi bir DAVA peşinden koştuk. Bu DAVA için her şeyimizi feda ettik. Her türlü kazaya, belaya ve tehlikeye gögüs gerdik. Yeri geldi tehdit edildik. Yeri geldi kurşunlandık. Yeri geldi yandık… Bu DAVA’ya bir ömrü kefen biçtik. Bizim gibi insanlara sıyırmış, uçmuş, kafayı bozmuş, hayalperest, çıldırmış derler. İnanın hepsi doğru!.. Gerçekten bu DAVA’nın sevdalısı olarak sıyırdık, kafayı bozduk, büyük hayaller kurduk ve çıldırdık!.. Fakat başardık da!.. 40 yıl boyunca öyle şeyler başardık ki… Ve bundan sonra da başaracağız… Çünkü bu DAVA’nın delisiyiz:DELİLERİYİZ!..

Tam 40 yıldır bu DAVA’nın mücadelesini veriyoruz ama asla ve asla pişman olmadık. Dünyaya yeniden gelsek yine aynı DAVA peşinde koşarız. Yine aynı hayatı yaşarız ve aynı amaca hizmet ederiz. Bizler ne örgütüz, ne derneğiz, ne de bir teşkilatız. Bizler bu DAVA için mal-mülk, makam-mevki, şan-şöhret düşünmeden ve gelecek endişesi taşımadan canını bile seve seve verecek sıradan insanlarız!

DAVA derken iki boyutlu (dünya ve ahiret) inancı ve düşüncesi ile yoğurulmuş bireyleriz. Topraktan geldik toprağa gideceğiz: BAŞAK/TOPRAK/VATAN. Onaltı Yıldız: Tarih/Türk Devletleri. Birbiri içine geçmiş üç ayrı renkte HİLAL: kırmızı(kan/BAYRAK), Turkuaz Mavisi:(Türk Dünyası, Türk Milletleri, Türk Devletleri. Millet anlayışımız üç aşamalı: Çekirdeğinde/merkezinde Cihanşümul/evrensel İNANÇ, ilây-ı Kelimetullah ki İMAN, gövdesinde İSLAM var, kabuğunda Türk olmak var!..

Devletçilik anlayışımız İSLAM boyutunda Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V) ile başlar. Türk boyutunda Hoca Ahmet Yesevi ile başlar. Ve Hoca Ahmet Yesevi sonrasında Türk boyutu ile devap eder. Öyle de yüzyıllardır devam etmiştir.  Bizim davamız Cihan-Şumûl/İlay-ı Kelimetullah’tır. Müslümanız dinci değiliz! Türk’üz ırkçı değiliz! Bin yıldır bu Kutsal Sancağı nesilden nesile Türkler taşımıştır. Neden Türkler derken, Kur’an’i bir mantıkla açıklamak isterim. Kutsal Sancak ve Emanetler günümüzde bile Türklerdedir. Yani bu hayırlı yarışta Türkler hep önde olmuştur. Bin yıldır sancağı hiç de bırakmamışlar. İşte o yüzden Türkler diyorum. Sancağı Müslüman olan diğer milletler de taşıyabilirlerdi. Bu yarışta öncü/lider hangi millet ise sancağı o taşır. Sancağı hangi millet taşırsa da aynı millet üzerinden elden-ele geçer… Demek ki bin yıldır bu kutsal SANCAĞI Türkler taşımıştır. Türk olduğumuza göre ne mutlu bize… O yüzden diğer Müslüman milletler Türklerin bu önderliğini ya takdir etmişler ya da kıskanıp tekdir etmişlerdir. Hatta bu yüzden bin yıl içinde sayısız savaşlar çıkmıştır. Onlarca, yüzlerce kardeş millet kavgaları… Makam/koltuk savaşları… İsyanlar, idamlar ve sürgünler…

Şimdi asıl iddiama geleceğim. Bu kutsal sancağı Tarihteki 16 büyük Türk Devletleri ve önderleri/liderleri taşıyarak bu kutlu yarışta hep öncü olarak birbirlerine teslim etmişlerdir. Selçuklu, Osmanlı ve 100 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bu devlet ilelebet devam edecek. Allah(cc)’ın Nur’u bir gün tamamlanacak! Yeryüzü ve tüm insanlık bir gün gelecek İslam ile şereflenecek. Bu şeref de Türklerin sayesinde olacak.

Yine bundan 30 yıl önce yazılarımda, eş-dost sohbetlerimde, seminer ve önemli toplantılarda bir gün gelecek devlet AKSAKALLILAR’dan bahsedecek. Bir gün gelecek Türk devletleri et-kemik ki tek MİLLET çok DEVLET olacak… Bir gün gelecek Türk Devleti eziklik/yılgınlık/tükenmişlik psikolojisi ve sendromundan kurtulacak dimdik, özgür/hür, iradesi güçlü bir DEVLET olacak… O yıllarda bunları yazmış, anlatmış ve iddia etmiş biri olarak şu an diyorum ki şu içinde bulundğumuzda Türkiye Cumhuriyeti Devleti AKSAKALLILAR’dan bahsetmiyor mu?! Her Türk Devleti bir AKSAKALLI  atayarak Türk Devletler Teşkiletı olarak bütün dünyaya güçbirliklerini ilan etmediler mi?! Peki, Bizim 30 yıl önce yazdıklarımızın, konuştuklarımızın ve iddilarımızın günümüzdre doğru çıkması bizi mutlu etmiştir.

Bin yıllık devletçilik anlayışımız hala devam ediyor. AKSAKALLILAR, AKSAÇLILAR ve KEFENLİLER hala vardırlar. Bu devlet, bu millet, bu bayrak, bu vatan SAHİPSİZ DEĞİLDİR!..  Yazmış olduğum kitaplarımda bu konuyu fazla derinliğine girmeden belirli sınırlar içinde detaylı bir şekilde ve roman tadında ifade etmeye çalıştım. Bu yazımı okuyan çoğu okuyucularım şimdiden başlamıştır düşünmeye: bu adam sıyırmış, üşütmüş, kafayı bozmuş, uçmuş diye. Değerli okuyucularım sizler ne düşünürseniz düşünün saygılıyım. Fikirlerime, düşüncelerime ve inancıma karşı olmanız benim size olan saygımı asla değiştiremez. Biz düşünce ve inançlarımızı ifade etmek zorundayız. Doğruluğu ve yanlışlığı okuyucularımızın takdirine kalmış. Bazen herkesin doğrusu kendisine göre olur. Ona da saygılıyız. Elbet ki eleştiriler olacak. Bu yazımı okuyan hangi siyasi partiden ve hangi siyasi düşünceden olursa olsun yine de olsa saygılıyım. Bu yazıyı okuyanın inancı, ideolojik görüşü, etnik kimliği, kültürü beni etkilemez. Çünkü okuyana saygılıyım, en azından okuduğu için. Çünkü zıt kutuplar birbirini çeker! Zıtlıklar olmasaydı ‘doğrular’ ortaya çıkmazdı! Doğrular ortaya çıkmasaydı yanlışları asla anlayamazdık!..

Bütün bunlardan sonra şunu tekrar çok rahatlıkla söyleyebilirim ki TÜRKİYE SAHİPSİZ DEĞİLDİR!..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER