100 yıl önce, 67 yıl önce, 20 yıl önce TÜRKİYE neredeydi ve bugün nerede?! Bundan 67 yedi yıl önce (TARIMDA) küresel güç ABD’nin darbesiyle yere düşen Türkiye, 67 yıl sonra (hem de 20 yıl içinde) kendi özgüveni, milli gücü ve devası başarıları ile ayağa kalktı ABD’yi bile utandırdı! Sadece ABD olsa AB ülkeleri, NATO, BM (Birleşmiş Milletler), Rusya, Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri, Türk Devletleri vs. bütün dünyanın takdirini aldı. Türkiye dünyaya bir UMUT oldu. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesi ve barışın sağlanması için de olağanüstü performans göstererek büyük bir diplomasi trafiği koşturmuştu. Arkasından da yine Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan dolayı patlak veren dünya tahıl krizinin çözülmesinde de öncülük yaparak ABD dahil birçok ülkenin takdirini aldı. Türkiye nereden nereye geldi… Türkiye tarımda, ekonomide, teknolojide, bilimde, askeri alanda, istihbaratta ve daha birçok alanda öyle bir gelişti ki… 100 yıl önce neredeydi, 1956 da neredeydi, 20 yıl önce nerede… Yıl 2022 ve şu anda nerede?!
Yıllar önce Türkiye ‘tarım ülkesi’ olarak bilinirdi. Bundan 67 yıl önce ABD tarafından Türk tarımına öyle bir darbe vuruldu ki… Darbeyi vuran NATO müttefikimiz sözde dostumuz ABD. Türkiye’deki askeri darbelerin de arkasındaki güç ABD’deydi. Emperyalist gücüne güvenen ikiyüzlü ABD. Türkiye ile ilgili siyasi, ekonomik, askeri, istihbarı vs. her alanda ilişkilerinde gerçek yüzünü göstermeyen kuzu postunda kurt ABD. Şu anda bile Türkiye’ye dost görünen ama Yunanistan’ı askeri üs deposuna çeviren ABD. Suriye’de PKK/PYD/YPG’ye her türlü (siyasi, ekonomik, silah, istihbarat) desteği veren ABD. Sözde Rusya’ya karşı ama Türkiye’nin etrafını kuşatmak isteyen ABD…
Yıllar önce (2011 yılı) yazmış olduğum ‘Şer Üçgeni’ kitabımda ABD’nin bütün kirli çamaşırlarını anlatarak maskesini düşürüp gerçek yüzünü ifşa etmiştim. Aslında başka bir zaman ABD’yle ilgili bu konuyu derinlemesine yazacağım. Bugünkü konumuz tarım. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan dolayı dünyada patlak veren ‘tahıl krizini’ çözmek için Türkiye’nin arabuluculuğu, diplomasi trafiği, üstlenmiş olduğu rol gereği neticesinde göstermiş olduğu olağanüstü performans nihayet sonuç verdi. Dünyadaki tahıl krizini BM/(Birleşmiş Milletler)’in planı ve Türkiye’nin öncülüğünde çözmüş oldu. Dünya Tahıl Krizi’nin çözülmesinde atılan imza ile ilk adım atıldı. Böylece Rusya ve Ukrayna tahılı dünya piyasasına Karadeniz üzerinden sevkedilmiş olacak.
Son 20 yıl öncesi birileri Türkiye’nin bugünlere geleceğini söyleseydi kimse inanmaz ve deli derlerdi. Son 20 yıl öncesi birileri Türkiye’nin siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı böyle bir güce ulaşacağını söyleseydi gülüp-geçerlerdi. Son 20 yıl öncesi birileri ‘dünyada oluşabilecek tahıl krizini Türkiye çözecek’ deseydi inanın dalga geçerlerdi. Fakat hepsi gerçekleşti. Neden üç cümlemde ‘birileri’ dedim?! Çünkü BİZ bundan 20 yıl önce değil tam 30 yıl önce Türkiye’nin 2023 yılına kadar siyasi, ekonomik, askeri, istihbarı ve daha birçok alanda bölgesel bir güç olacağını söylemiştik. Gerek yazılarımızda, gerek birebir konuşma ve sohbetlerimde, gerek seminer ve konferanslarımızda, gerekse önemli toplantılarda hep Türkiye’nin bugünlerini (ta o günden) konuşmuştuk. Belki Türkiye’nin 2023 Projesi’nde de denizde damla bir katkımız olmuştur!.. Bunu da bir Allah(cc) bir de BİLEN bilir!..
Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan dolayı patlak veren ve dünyayı kasıp-kavuran tarım krizinin çözülmesinde Türkiye’nin öncülük etmesi bile ‘bölgesel güç’ olduğunun aleni bir göstergesiydi. Daha da ötesi, Türkiye’nin ‘küresel güç’ olma yolunda devası adımlar attığının apaçık bir ilanıydı. Zaten BİZ 30 yıl öncesinden 2023 yılında Türkiye’nin tam bağımsız bir ülke olarak ‘bölgesel güç’, 2053 yılında da ‘küresel güç’ olacağın iddia etmiştik. 2023 ile ilgili iddiamız gerçekleşti. Ve 2053 iddiamız da aynen gerçekleşeceğine bütün yüreğimizle inanmaktayız.
Ne kadar içinde bulunduğumuz günlere ve geleceğe yönelik iyimser, umut verici, pozitif düşünsek de geçmişi asla unutmamalıyız! Mademki gündem de dünyadaki ‘tahıl krizi’ var. O halde Türkiye’nin bundan 67 yıl önceki tarım gücünü (çünkü Türkiye kendi çapında bir tarım ülkesiydi) ABD’nin nasıl yok ettiğini ve Türk tarımına nasıl darbe vurduğunu derin (yatay/dikey/çapraz) bir mantıkla izah etmeye çalışacağım.
Türkiye, emperyalist güçler tarafından Ortadoğu’da jeopolitik ve stratejik özelliği yönünden nasıl ki hedef bir ülke haline getirildiyse aynen tarım yönünden de ABD için hedef bir ülke haline gelmişti.
Türkiye aslında bir tarım ülkesiydi. Bütün dünyaca tarım ülkesi olarak bilinirdi. Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğu ne çabuk unutuldu. Yıllar önce “Türk Tarımını ABD Çökertti” başlıklı yazımda işte bu konuyu dikkat çekmiştim. Türk tarımının çökmesi yeni değildi. Ta 1956 yıllarında ilk darbe vurulmuştu. Ve bu darbenin 67 yıl önce ABD tarafından nasıl vurulduğunu ve Türk tarımının nasıl çökertildiğini 2005 yılında Anayurt Gazetesindeki bir yazımda şöyle anlatmıştım:
“Türkiye’nin siyasi, ekonomik, teknolojik, istihbarı, askeri gelişmesini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapan emperyalist küresel güçler aslında tarımımızı da unutmamışlardı. Çünkü 1956 yılından önce Türkiye denilince akla tarım geliyordu. Bu tanım/tabir yıllarca da devam etti. Bundan çeyrek asır öncesine kadar da dünyada Türkiye denilince akla ilk tarım geliyordu. Dünyaya göre biz bir tarım ülkesiydik ve öyle de kalmalıydık. Keşke kalabilseydik! Ekonomimizin, teknolojimizin, askeri alanda güçlenmemizin önüne geçmek için hep bizi tarımla oyaladılar. Günü geldiğinde tarımımıza da en büyük darbeyi vuracaklardı. Evet, günü geldi ve onu da yaptılar.
Türkiye, dünyada ‘tarım’ alanında kendi ayakları üzerinde durabilen nadir ülkelerden biriydi. Türkiye çelişkilerle dolu bir tarım politikası bataklığına sürüklemişti. Böylece Türk tarımının ekolojik dengesi bozulmuştu. Yeniden ihya edilebilecek ekolojik dengeye sahipken artık tarım ürünleri ithal eder duruma getirilmişti.
ABD yıllar önce Türkiye ile dostluğunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak siyasi, ekonomik, askeri alanlarda etkisi altına alabilmek için birçok anlaşmalar yapmıştı. Türkiye bu korkunç tuzağa 12 Kasım 1956 tarihinde ABD ile “Tarım Ürünleri Anlaşması” yaparak düştü. Türkiye’nin ABD’den ihraç edeceği tarım ürünlerine bakın; buğday, arpa, mısır, et, yağ… Yıllar sonra buna bir de ‘tatlandırıcı’ eklendi. Ve olan oldu! Türkiye’deki pancar üreticileri de aynı şekilde ‘bitirilmeye’ çalışılıyordu. Arkasından da Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından ‘Organik Tarım’ gündeme getirildi.
Görüldüğü gibi ABD Türkiye’yi siyasi, ekonomik, askeri abluka altına almakla kalmayıp aynı zamanda Türk tarımına da el atarak felç etmeyi başarmıştır. ABD’nin asıl amacı Türkiye’nin tarım politikasına hükmederek kendi pazarı içine çekebilmekti. Sonunda bunu da başardı. Tarımda ‘milli politika’ izlenmezse olacağı buydu.
Yıllar önce ABD ve Türkiye arasında yapılan ‘tarım anlaşması’ yüzünden ABD, Türkiye’nin tarım politikasına doğrudan müdahale edebileceği gibi istediği şekilde ‘tük tarımını’ denetleyebilmekte ve sürekli olarak da kontrol edebilmekteydi.
Türkiye’nin ekolojik yapısı açısından tarım alanında kendi ihtiyacını çok rahat bir şekilde karşılayabilecek durumda olmasına rağmen düştüğü duruma bakın!.. Dışarıdan buğday, arpa, mısır, et, yağ vs. ithal edeceğiz! Yıllar önce ABD ile yapılan tarım anlaşmasının neticeleri… Şimdi de tatlandırıcı! Siz düşünün artık pancar üreticilerinin halini…
Milli bir tarım politikasının uygulanamayışı ve teslimiyetçi bir zihniyetle Türkiye’nin yıllarca sömürgecilere peşkeş çekilmesinin faturasını devlet ve millet olarak hala ödemekteyiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Milli Ekonominin Temeli Tarımdır” sözü görmezlikten gelinmiş, Türk tarım politikası yanlış yönlendirilerek Türkiye’nin ekolojik dengesi bozulmaya çalışılmıştır.
Günümüzde Dünya Ticaret Örgütü’nün Türkiye’nin tarım üretimine sınırlamalar getirmesine ne derseniz?! Maalesef Türkiye’nin kendi ihtiyacı olan Ayçiçek, mısır, soya, pamuk gibi ürünleri yetiştirebilecek ekolojik yapısına rağmen milyar dolarlık tarım ürünleri ithali tamamen kasıtlı ve Türk tarımını bitirmeye yönelik politikalardır.
Yanlış ve çarpık zeminde uygulanan Türk Tarım Politikası, nihayet buğday üretiminde de canını okudu! Ziraatçıların açıklamış olduğu ‘Buğday Raporu’na göre, geçmiş yıllara nazaran buğday üretimi yerinde saymaya terkedilmiştir. Buğday ithali ise her geçen yıl daha da arttığı gözlenmiştir. IMF ise Türk Tarım Politikası üzerinde teşvik edici değil caydırıcı rol oynamaktadır.”
Maalesef bundan 67 yıl önce ABD-Türkiye arasındaki “Tarım Ürünleri Anlaşması” Türk tarımına vurulan en büyük darbeydi. Hem de ABD tarafından. Bu durum Türkiye için ibret alınması gereken tarihi bir ders olması gerekir. AK Parti iktidarları dönemlerinde ( tam 20 yıl) nasıl ki uluslararası ilişkilerde, dış politikada, teknolojik gelişmelerde, bilimde, sanayide, askeri ve istihbarı alandaki tüm yeniliklerde Türkiye olarak devası adımlar attı, aynı şekilde Türk Tarımının modern çağa ayak uydurarak daha da ileri gitmesi için dev adımlar atmayı başarmıştır. Bu da Türkiye için sevindirici bir durumdur. Artık Türkiye sadece Tarım Ülkesi olmakla kalmayacak aynı zamanda her alanda (siyasi, ekonomik, teknolojik, sosyal, askeri, istihbarı vs.) gelişen, büyüyen bir Türkiye olma yolunda dev adımlar atmaya devam edecektir. Türkiye 20 yıl içinde 2023 Projesi’ni gerçekleştirebildiyse mutlaka ve mutlaka 2053 ve 2071 Projeleri içinde altyapı ve hazırlık çalışmalarını başlatmış olacak…
YORUMLAR