TÜRKLER VE KÜRTLER

Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.

Ara 17, 2025 - 23:25
TÜRKLER VE KÜRTLER

Türkler ve Kürtler, Orta Doğu’nun en eski ve köklü topluluklarıdır. Bin yılı aşkın ortak yaşam deneyimi göz önüne alındığında, iki halkın ilişkisi yalnızca siyasi gelişmeler üzerinden değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel etkileşim bağlamında; Kafkasya, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında iç içe gelişmiştir. Selçuklular döneminde Türk‐Kürt ilişkileri genellikle ittifak ve ortak yönetim zemininde gelişti. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu ilişkiler kardeşlik bağları en üst seviyeye çıkmıştır. Bu durum iki halk arasında uzun süreli bir toplumsal kaynaşma yaratmıştır. Türkler ve Kürtler arasındaki ilişki, sadece tarihsel bir birliktelik değil, aynı zamanda çok katmanlı bir toplumsal yapı ve kültürel etkileşim sürecidir. Tarih boyunca ittifak, karşılıklı bağımlılık ve ortak yaşam üzerinden gelişen ilişkiler, modern çağda siyasi değişimlere rağmen varlığını korumuştur. Kürtler ve Türkler arasında “kardeşlik” olarak tanımlanan ilişki, yalnızca duygusal veya siyasi bir söylem değil; tarihsel kökleri, ortak kültürü ve günlük yaşam pratiğiyle desteklenen bir toplumsal gerçektir. İki kardeş halk arasında yüzyıllar boyunca akrabalık ilişkileri,  kız alıp verme, düğün, bayram, dini ritüeller, ortak aşiret ilişkileri ve komşuluk pratikleri gelişmiştir. Bu bağlar yalnızca coğrafi yakınlıkla değil, kültürel benzerliklerle de güçlenmiştir.  Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası modern ulus-devlet dönemi ile birlikte kimlik, yönetim ve kültürel haklar bağlamında ortaya çıkan yeni tartışmalar, iki halk arasındaki ilişkilere farklı boyutlar kazandırmış olsa da binyıllık geçmişten gelen bağlardan dolayı birlik ruhu hep güncelliğini korumuştur. Türk-Kürt ilişkileri tarih boyunca çatışma odaklı değil, çok boyutlu ve tarihsel süreklilik gösteren bir olgu olarak varlığını devam etmiştir.  Kürt ile Türk arasındaki kardeşliği güçlendiren unsurların başında; ortak tarih bilinci, paylaşılan coğrafya ve ekonomik yaşam, aynı devlet çatısı altında uzun süreli birliktelik, karma ailelerin milyonlarla ifade edilmesi, kültürel sentez ve karşılıklı etkileşim bulunmaktadır. Bu iki halk, yalnızca yan yana değil; yüzyıllardır omuz omuza yaşamıştır. Kürt’üyle Türk’üyle bu ülkenin insanları, tarih boyunca nasıl birlikte ayakta kaldıysa; bugün de geleceğe aynı inanç, aynı cesaret ve aynı kardeşlik duygusuyla yürümektedir. Toplumsal hafızada ve günlük yaşamın pratiğinde köklenen bu güç, her türlü toplumsal zorluğu aşabilecek en sağlam dinamiği oluşturmaktadır. Bu kardeşlik, yalnızca geçmişin bir mirası değildir; aynı zamanda bugünün direncini, yarının ise inşa gücünü oluşturmaktadır. Toplumsal dayanışma arttıkça, ayrışmayı hedefleyen söylemlerin etkisi azalmakta; yerine ortak kader bilinci, ortak iyilik arzusu ve birlikte var olma kültürü güç kazanmaktadır.

Unutma:
Biz öyle bir kardeşliğiz ki, dağları birlikte aştık, ovaları birlikte geçtik, acıyı da ekmeği de birlikte paylaştık. Kardeşlik, bu toprağın çimentosudur. Ne rüzgâr söker, ne fırtına yıkar, ne de karanlık gölge düşürebilir. Biz birlikte yürüdüğümüz sürece, gelecek bizimdir, güç bizimdir, söz bizimdir!

Dr. İmbat MUĞLU