Devlet ile Kavga Değil, Devleti Anlamak
Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.

Sevgili okuyucularım,
Son günlerde ülke gündemi yine oldukça yoğun. Yolsuzluk ve terörle bağlantılı soruşturmalar; tutuklamalar ve gizli tanıklar üzerinden yürüyen davalar tartışılıyor. Fakat halkın gerçek sorunları konuşulmuyor.
Bu yazıda kim haklı kim haksız diye tartışmayacağım. Çünkü buna karar verecek olan yargıdır. Ancak bazı sorular kamuoyunda sıkça soruluyor:
1. Hakkında ciddi iddialar olan kişiler, ellerindeki belgeleri, bugüne kadar kamuoyuyla neden paylaşmadı da sokağı tercih ettiler?
2. Tanıkların tamamının aynı siyasi çevreden olması tesadüf mü, tevafuk mu yoksa bilinçli bir tercih mi?
3. Sokağa davet edenler, bunun dış politika ve ekonomi üzerindeki etkisini hiç mi düşünmedi?
4. Siyasi liderler, kendi çocuklarını neden sokağa çağırmadılar?
Gizli tanık:
Yargı süreçlerinde sıkça duyduğumuz “gizli tanık” kavramı da bu süreçte bir algı unsuru haline geldi.
Gizli tanık, yargılama süresince ve gerektiğinde yargılama aşamasından sonra kimliği gizli tutulan kişidir. Gizli tanığın kimliği yargı organları tarafından bilinir ( ) Bu demektir ki yargılama aşamasında tanığın ifadeleri de gizlidir.
Mahkemenin açıklamadığı gizli tanığın ifadeleri üzerinden algı üretmek hem davaya hem de adalete zarar verir.
1990’lı yıllarda yaşanan protokol krizi
1990’larda Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısında Özal, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ev sahibi olarak liderleri karşılamak isterken, Demirel “Ben karşılayacağım” diyerek itiraz etmişti. Bu tartışma büyümüş, medya konuyu laiklik ve irtica eksenine çekmişti. Özal, “Ekonomiye zarar vermeyelim” diyerek geri adım atmış, toplantıya katılmamıştı.
2008’deki komutanlar arası gerilim
Özkök Paşa, hükümetle kavga etmediği için bazı çevrelerce eleştirilmişti. Özkök paşa, “Ben halkı, ekonomiyi ve dış politikayı gözeterek hareket ettim” diyerek demokrasiden yana tavır aldı.
Özkök Paşanın açıklaması çok önemli bir noktaya işaret ediyor:
Demokrasilerde yargıya müdahale edilmez. Devlete parmak sallanmaz. Bilgi ve belge konuşur.
Sokak Eylemleri Üzerine:
Bugünlerde sokak eylemleriyle ilgili olarak “Sokak eylemi olmasaydı gözaltına alınanlar serbest bırakılmazlardı” gibi söylemler duyuyoruz. Bu söylemler, “Sokakta baskı kurarak yargıyı yönlendirebiliriz” düşüncesini ortaya koyuyor ki bu, demokrasiyi zedeleyen bir yaklaşımdır. Aynı zamanda isyana teşviktir…
Devlete Güvenelim
Devlet sabırlıdır, kimseden korkmaz. Adalet sistemi işler. Mahir Polat, sağlık durumu nedeniyle ev hapsine alındı.
Gözaltına alınanlardan güvenlik güçlerine zarar verenler, tutuklandı, diğerleri serbest bırakıldı. Bu süreçte, devletin kurumlarını zayıf gösterecek söylemlerden kaçınmak hepimizin sorumluluğudur.
Son Söz:
Demokrasilerde çözüm meydanlarda değil, sandıktadır.
Hukuka güvenmek, toplumsal barışın ve devlet ciddiyetinin temelidir.
Selam ve saygılarımla