Ukrayna, ya da men dakka dukka...
Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de savaş methedilmez bilakis yerilir, barış teklif ve tercih edilir, lâkin “h...
Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de savaş methedilmez bilakis yerilir, barış teklif ve tercih edilir, lâkin “hoşumuza gitmese de (imanımızı ve vatanımızı kurtarmak, selâmette kalabilmek için) savaşın farz kılındığı” da ortaya konulur. (Bakara Sûresi, 216. àyet)
Mezkur âyet-i celîlede savaşın farziyeti emredilirken Allah (c.c), “Cihad, hoşunuza gitmediği halde üzerinize farz kılındı. Bazan bir şeyi kerih görürsünüz. Halbuki o şey sizin için bir hayırdır. Ve bazan da bir şeyi seversiniz, halbuki o şey sizin için bir şerdir. Ve Allah Teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz” (àyetin tamamı böyledir) diyerek emreder.
Samimi ve tavizsiz fikirleriyle Amerika’da ırkçılık karşıtı yükselen bir bayrak olan, 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü de kazanmış siyahî din adamı Dr. Martin Luther King ne diyordu?
“Ben hertürlü savaş organizatörünü telin ettim, kınadım, hepsine karşı durdum; bunların makamı, mevkii, rütbesi veya milliyeti ne olursa olsun...” Martin Luther doğru söylüyordu. İnsànlık şerefine sahip hiçbir âdemoğlu savaş çığırtkanlığı yapamaz, savaş açan taraf olmaz.
Savaş ancak nefsini müdafa zorunda kalan içindir. İslâm adı üstünde barış demektir ve barış dinidir.
İslâm tarihinde kendini bilen, dininde ihlas sahibi hiçbir lider savaşı açan taraf olmamıştır. Kâh bir kâfir hükümdar zulmüyle halkını kırmış, kâh gördükleri zulümler sebebiyle bizzat oranın halkı İslâm hükümdarlarını, İslâm liderlerini dâvet etmişlerdir “kurtarın bizi” diyerek.
Ukrayna’da neler olacak? Güzel soru. Elbette ki Allah’ın dediği olacak. Allah (c.c), “Âdil-i Mutlak” olandır. O hâlde gerçekten geleceği merak ediyorsak maziye (Ukrayna sabıkasına) göz atmamız gerekir.
Ukrayna’lıların yakın tarihten gelen bir sabıkası var. Polonya halkını katleden faşist Alman ordusuna yardım etmişlerdi. «Volhynia ve Doğu Galiçya'daki Polonyalı Katliamları» deyin onlar gerisini anlar...
Bugün “bize yardım edin” diyorlar. Dün katledilmelerinde Alman faşistlere yardımcı olduklarını unutup can havliyle o mâsum Polonyalıların çocuklarına bile el uzatıp “Stand with the people of Ukraine” (Ukrayna halkına yardım edin) demek...
Can tatlı tàbi. Ne şeref kalıyor, ne akıl. Dün yaptığın rezaleti unutup bugün aynı insànlardan yardım dilen... Tam bir Batı klasiği. Rus tohumu olsalar da neticede Batı âlemidir hepsi...
O hâlde tam da burada yine bir Amerikalı lider olan ve kafa karıştıran medya konusunda ellisekiz (58) sene öncesinden dünyayı uyaran Malkolm X’e de kulak vermekte fayda var:
“Medya dünyadaki en güçlü varlıktır. (Yàni bazı eblehlerin dediği gibi dördüncü kuvvet falan değil. Hele günümüzde bir de sosyal medyayı ilâve ederseniz..... REB) Mâsumları (kurbanları) suçlu, suçluları mâsum (kurban) gösterebilir. Ve bu güç kitlelerin minoslarını (mitolojide bir lâ’netli güç, bizdeki Firavun veya Nemrut gibilerin Batı’daki tanımı, sorumluluk yüklenemez olan yarı Tanrı...... REB) kontrol ediyor.
Basın, image-maker (imaj yaratma) rolünde o kadar güçlü ki, suçluyu (mâsum iken) suçlanıyormuş gibi de gösterebilir. Dikkatli olmazsanız bunlar, mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri sevmenizi sağlar.” (Malcolm X'in Harlem'deki Audubon Balo Salonu'ndaki konuşması − 13 Aralık 1964)
Ukrayna için üzülürken bunları da düşünmeli. Ne demiş eskiler? Men dakka dukka demişler... Başka bir deyişle, ne ekersen onu biçersin, kim ne eder kendine eder. Yaptığını bulmayan yoktur. 24.02.2022